En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim;
yazdıklarımdan sorumluyum ama sizin ne anladığınızdan sorumlu
değilim!
Sözüm, yazdığım her şeyi neresinden anladığını
anlayamadığım okuyucu arkadaşlara.(Bu cümlede bir hakaret yok,
cümlenin neresinden anladınız demek istedim!)
Darbe döneminden şikayet edenlerin iktidarının o
zamankinden hiç de farklı olmadığını yazdım geçenlerde, aman
Allahım! Bu ne öfke! Anında darbeci oldum!
Yahu kıyas yapmak suçmu? Sorgulamak suçmu?
23 Nisan resepsiyonuna türbanın girmesinin AKP'nin
mağduriyetini ortaya çıkardığını yazdım türbana karşı olduğumdan
tutun, dinsiz, Allahsız oldum! Yine birileri beni dinden çıkarma
girişiminde bulundu, güldüm geçtim!
Namaz kılması için çocuklara ödül dağıtılmasını
manasız buldum, bu işin ancak ve ancak sevgiyle, içten gelerek
yapılmasının makbul olabileceğini söyledim, "vahiy mi geldi?" diye
sordular.
Bir insanın domuz eti yediğini kürsüde resimlerle
gösteren bakanın yaptığı hareketin yanlışlığını kaleme aldım,
"domuz eti mi yedirmek istiyorsun millete" dediler, kafir
oldum!
Dinin siyasi çıkarlara alet edilmesini, insanların
manevi duygularının sömürülmesini eleştirdim, binbir hakaret.
Bir emniyet müdürünün eline mikrofon alıp acizce
"içim kan ağlıyor" demesini sorgulamadınız da benim emniyet
müdürünü eleştirmeme kızdınız.
Yine başlıktan yola çıkıp yazıyı okumadınız, sanki
ben fuhuşu destekliyormuşum gibi yorum yaptınız.
Okulda tabletle eğitim verilmesinin sorunlara yol
açabileceğini yazdım, teknoloji düşmanı dediniz.
Anladım penceremiz farklı, görüşlerimiz örtüşmüyor,
bu çok normal.
Ama insaf ya, kadın cinayetlerini kaleme aldım ona
bile karşı çıktınız.
Niye?
Ben yazdım diye!
Ve sadede gelince…
Ancak ve ancak bana doğru gelenleri yazarım ben,
aklıma her estiğinde….
Buna alışsanız iyi olur diyorum…
İstediğiniz kadar gelin üstüme, korkmuyorum!
twitter.com/nsrnylmz