Habertürk yayını mektupla karıştı! Sunucu Didem Arslan'ın zor anları
Abone olABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik yazdığı mektupla ilgili tartışmalar Habertürk stüdyolarını karıştırdı. Konuklar karşılıklı birbirlerine yönelik sert sözlerle yüklenince Didem Arslan Yılmaz reklama gitmek zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti ve öncesinde
yaşanan Türkiye-ABD Gerilimi Habertürk stüdyolarını karıştırdı. CHP
Parti Meclis Üyesi Erdal Aksünger'in canlı yayında mektuptaki bazı
bölümleri okuması tartışma yarattı.
Aksünger, Türkiye'nin mektupla aşağılandığını ileri sürerken Türkgün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Müftüoğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sözlerini hatırlattı. Bu sözler üzerine Aksünger, Bolivya örneğiyle Türkiye'nin darbelerle tehdit edildiğini ileri sürerek, "kimmiş bu darbeciler açıklayın öğrenelim" diye Müftüoğlu'a yüklendi.
Kaya'nın sözleri ortalığı gerdi!
Aksünger'in sözleri TÜRKAD Başkan Yardımcısı Cem Kaya'nın tepkisine neden oldu. Kimsenin Trump'ın mektubunu programda okuyarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve Türkiye'yi aşağılamayacağını söyleyen Kaya, Aksünger'i ve CHP'yi suçladı.
İşte ikili arasındaki o sert tartışma;
Cem Kaya: Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhur Reisi'ni bizim olduğumuz hiçbir yerde hiç kimse aşağılayamaz. Nokta!
Erdal Aksünger: Kim aşağıladı?
C.K: Amerika Başkanı aşağılıyorsa, paçavradır o mektup! O mektubu da da benim Türk Silahlı Kuvvetlerim alıp tarihin çöplüğüne attı.
E.A: Sen kime söylüyorsun? Kime söylüyorsun sen?
C.K: Siz o aptal kelimesini burada zikrediyorsanız, önce dönüp kendi partinize dönüp bakacaksınız. Önce dönüp kendi genel başkanınıza bakacaksınız.
E.A: Haddini bil! Haddini bil bak! Haddini bil...
Didem Arslan Yılmaz: Cem Bey!
C.K: Niye haddini bileceğim Erdal Bey!
D.A.Y: Hayır hayır..
E.A: Trump'a haddini bildireceksin... Senin devlet başkanın Trump'a haddini bildirecek Trump'a...
Benim haddimi bildiremezsin sen! Sen benim haddimi bildiremezsin! Bak sana söylüyorum benim haddimi bildirecek adam yok öyle!
Didem Arslan Yılmaz: Bir araya gidelim. Hadi duyuyor musun beni gir araya! Hadi hadi...