Haberal konuştu sırlar döküldü
Abone olMehmet Haberal’ın Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans yöntemiyle savunması alındı. Haberal bakın nasıl savunma yaptı.
İkinci Ergenekon davasının 50. duruşmasında tutuklu
sanık Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal’ın Üniversitesi
Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans yöntemiyle
savunması alındı.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Mehmet Haberal’a geçmiş
olsun dileklerini ileterek sorularını yöneltti. Savcı Mehmet Ali
Pekgüzel’in ''2001 ve 2002 yılında siyasi parti kurma
girişiminiz oldu mu?'' şeklindeki sorusuna, hedeflerinin
arasında siyasi parti kurmanın olmadığını belirten Haberal, Bülent
Ecevit’in düşürülmesi yönündeki iddiaları duymadığını ve kimsenin
böyle bir teklifte bulunamayacağını savundu. İnsan hayatında
hekimlerin ve hakimlerin büyük önemi olduğunu belirten Mehmet
Haberal, "İkisi de insan hayatı ile ilgilidir. Hekimler
Allah’a hesap verir. Kimse bize gelerek ‘şununla ilgili rapor
verelim’ deme cesaretini gösteremez" diye konuştu.
ECEVİT BENİ CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY
GÖSTERDİ
İddiaları savcılıkta öğrendiğini kaydeden Mehmet Haberal,
"Siyasi parti kurmak gibi bir düşüncem olmadı. Başbakan
Bülent Ecevit Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterdi. Ben demokratik
toplumlarda Cumhurbaşkanı’nın meclisin içinden seçilmesi
gerektiğini söyleyerek bunu kabul etmedim. Benim tek hedefim vardı
o da ülkemi yükseltmektir" diye konuştu.
ADAYLIĞI KABUL ETMEDİM
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in "Sayın Bülent Ecevit,
Cumhurbaşkanlığı için size yazılı mı sözlü mü teklifte
bulundu?" şeklindeki sorusuna Mehmet Haberal, "O
dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu bir hasta ziyareti için gelmişti.
Bu sırada bana 'Cumhurbaşkanlığı ile ilgili ne olacak' diye sordu.
Bende ‘bunu Başbakan’a sor’ dedim. Bu konuşmanın ardından öğle
saatlerinde Meclis dışından benim adım, Meclis'ten ise İsmail
Cem’in adı geçmeye başladı. Bunun üzerine iki gün sonra Hüsamettin
Özkan’ı ziyaret ettim. Bu görevi kabul edemeyeceğimi söyledim.
Bunun ardından Bülent Ecevit, 'Siz teklif etmediniz. Biz sizi
gösterdik' dedi. Ben yine Cumhurbaşkanı’nın meclisten çıkması
gerektiğini söyleyerek bunu kabul etmedim" şeklinde
konuştu.
MİLLETVEKİLİNE BUNLARI YAKIŞTIRAMADIM
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in "Recai Birgün ile aranızda bir husumet
var mıydı? Neden böyle bir açıklama yaptı?" sorusuna ise "Aramızda
hiçbir şekilde sorun yoktu" diye cevaplayan Mehmet Haberal,
"Meclis'teki Birgün ile işin içindeki Birgün’ü tanımakta zorluk
çektim. Bunları ona yakıştıramadım. Söyledikleri doğru değildir.
Başbakan'ın koruma müdürlüğüne yükselmiş ve milletvekili olmuş
birisine bunları yakıştıramadım" dedi.
BAŞBAKAN KİM OLURSA OLSUN BU ÜLKEYİ TEMSİL EDİYOR
''2007 yılında hazırlandığı ileri sürülen Cumhuriyet
Bildirgesi’nde yer aldığınız söyleniyor. Bu konuda ne
diyeceksiniz?'' sorusuna "Haberim yok. Kesinlikle olmamıştır" diyen
Mehmet Haberal, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in ’Küçük’ün
bilgisayarında Ecevit’in sağlık sorunları ile ilgili notlar var.
Sizin hakkınızda da bir yazı yazmış" ne diyorsunuz demesi üzerine,
"Başbakan kim olursa olsun bu ülkeyi temsil ediyor. Kimsenin bu
yakıştırmayı yapmaya hakkı yoktur. Bu kabul edilemez. Bu mümkün
değildir" şeklinde konuştu.
"25 Ekim 2003 tarihinde Cumhuriyete saygı yürüyüşü düzenlenmiş,
Anıtkabir'e yürüyüş yapılmıştır. Bu yürüyüşte ordu görevi pankartı
taşınmıştır. Bu yürüyüşe katıldınız mı? Yürüyüşe katılmak için
akademisyen ve öğrencilere otobüs temini yaptınız mı?" şeklindeki
soruya Haberal, "Toplantıyı YÖK’ün düzenlediğini biliyorum.
Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir’e gideceğiz denildi. Ben
Aslanlı yola kadar gittim. O gün ameliyatım olduğu için geri
döndüm" diye cevap verdi.
BU BENİM İÇİN ZULDÜR
Ardından bütün tahliye taleplerinin kuvvetli suç şüphesi nedeniyle
reddedildiğini söyleyen Haberal, "Bu kuvvetli suç şüphesi ne ise
bilmek zorundayım. Türk milleti bilmek zorunda. Bunu Türk milletine
anlatmak zorundayım. Ben terör örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu
benim için zuldür. Ben sadece ülkeme değil aynı zamanda dünya bilim
adamlarına da hesap vermek zorundayım. 356 gün tutuklu kaldım"
dedi.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Sakin olmanızda yarar var bir şeyi yaparken başka bir komplikasyon yaratmayalım" dedi.