Haber programları tat veriyor mu?

Abone ol

Yeni yayın dönemiyle birlikte çoğu televizyon kanalı habercilik anlamında bazı yenilikler yaptı. Peki bu yenilikler, izleyicide nasıl bir etki bıraktı? İşte sorunun yanıtı:

Bu yıl kanallardaki yeni yayın dönemi haber programlarında büyük değişimlere yol açtı. Peki izleyici kitle bu değişimden nasıl etkilendi? İşte tüm bu soruların yanıtını Vatan Gazetesi yazarlarından Nihat Sırdar verdi...

Ana haber bülteni dedikleri

Televizyonlarımız yeni yayın dönemine habercilik anlamında bazı yenilikler yaparak girdi. Yönetimdeki ve yayın saatlerindeki değişiklikler televizyon kanallarındaki haber programlarını nasıl değiştirdi acaba?

Bir izleyici, hem de iyi bir haber izleyicisi olarak biraz şu ana haber bülteni mevzuuna girmek istedim.

Bir kere NTV ve CNN TÜRK'ün ardından, diğer büyük televizyon kanallarının "haberler"inde eski tat kalmadı artık.

Önemli bir gelişme oldu mu, mesela bir deprem, küçük büyük herkes NTV, CNN TÜRK veya diğer haber kanallarını açıyor.

Zaten diğer haber kanalları da öyle deprem falan gibi konuları pek sallamıyor. Eskiden flaş haber girelim diye etrafta koşuşturan insanlar çoktan haber kanallarına geçtiler çünkü.

Çok değil, bundan 5-6 yıl önce ATV, Kanal D, Show TV, Star gibi büyük kanallar iyi habercilik yapmak için uğraşırlardı.

Kendi adıma söylemem gerekirse ana haber bültenlerinin olduğu saatlerde hangisini izleyeceğimi şaşırırdım.

Ama tercihim o yıllarda ATV olurdu. O zamanki ATV kadrosu habercilikte efsane bir ekibi barındırır çünkü.

Ayşenur Aslan ve Baki Şehirlioğlu yönetiminde hareket eden bu ekipte bugün medyada çok iyi yerlerde olan ve işini hakkıyla yapan isimler var. Murat Çelik, Gürkan Zengin, Çiğdem Anat, Mirgün Cabas şu an aklıma gelen isimler.

Bu arada yanlış anlamayın. Ben sıradan bir haber izleyen olarak kimler emek veriyor bu işlere diye merak ettiğimden bu isimleri biliyordum o zamanlar. Kim o haberleri hazırlıyor, kim o görüntüleri çekiyor diye, kimsenin dikkat etmediği altyazıları okurdum. Ateş Can, Enver Erdem, rahmetli Fatih Çotur gibi usta kameramanlar çekerdi o görüntüleri.

Rahmetli Fatih'in çektiği nöbet bekleyen çevik kuvvet polislerini selamlayan küçük çocuk görüntüsü hâlâ hafızalardadır.

Ya da bir eylemi izleyen bir başka ATV kameramanı Hayri Özuğur'un sırtında polislerin cop kırması.

Böyle bir ekiple çalışırlardı o zamanlar bu insanlar. Habercilik, en doğru haberi, en hızlı şekilde vermekti bir zamanlar. Şimdiyse işini böyle yapmak isteyenlerin önünde patron engeli var. Aman patronun hükümetle arası bozulmasın denilerek müdahale ediliyor birçok habere.

O zamanın efsane isimleri şimdilerde haber kanallarında. Ben yine onların haberlerini izliyorum. Arada sırada bakıyorum büyük televizyonların haber bültenlerine. Reha Muhtar taklidi yapmak zorunda kalmasına çeyrek kalan Ali Kırca, yüz kaslarının hareketlerinin sınırlı olduğunu sanan bayan ana haber spikerleri, içi boş sarhoş veya hırsız haberleri.

Star televizyonunun üst düzey yöneticilerinden biri geçenlerde sohbet ederken, büyük televizyon kanallarında haberin gereksiz olduğunu söylemişti. Ben şaşırıp kalınca da "ne gerek var kardeşim, ana habere gece haberine falan. Haber isteyen açsın NTV'yi CNN'i izlesin" demişti.

Korkarım bu şekilde düşünen yöneticiler yüzünden içi boş ve hiçbir şey veremeyen kutular haline geliyor televizyonlar. Habercilerin önce kendi meslektaşlarıyla mücadele etmeleri gerekiyor anlaşılan.

Süper ayıp.com
Geçenlerde yazmıştım medyada önemli gelişmeler var diye. Bu gelişmeler de genelde internet medyasında yer alıyor. Ama medya haberi veren siteler bazen öyle büyük gaflar yapıyorlar ki bunlara gaf demek hafif kalıyor.

Bazen kelimenin tam anlamıyla terbiyesizlik yapılıyor. Serdar Turgut geçtiğimiz günlerde Akşam Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni oldu. Ardından bir beyin kanaması geçirdi. Hemen hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı.

Gelişmeleri duyuran bu sitelerden biri, henüz Serdar Turgut hasataneye kaldırılırken şöyle bir başlık atmış haberine:

Serdar Turgut'un Genel Yayın Yönetmenliği tehlikede.

Bunun adı seviyesizlik.

Kim olursa olsun, neticede bir insan hayat mücadelesi veriyor.

Serdar Turgut'un ambulansla hastaneye götürülür, yoğun bakıma alınırken makamını kaybedeceğini düşündüğünü mü sanıyor bu adamlar.

Eğer böyle düşünüyorlarsa herkesi kendileri gibi zannediyorlar. Yaptıkları ayıp, hem de büyük ayıp.

YAZI:Nihat SIRDAR
KAYNAK:VATAN

Günün Önemli Haberleri