Haber atlatma tartışması

Şu üç noktayı açıklığa kavuşturarak konuya katkıda bulunmak ve bu anlamsız tartışmayı noktalamak istiyorum. 1- Ben muhabirlikten gelen bir yöneticiyim. Otuz yıllık meslek yaşamımda, "muhabirlerin aralarında anlaşarak haberi tutmaları" gibi bir mantıksızlığı asla uygulamadım. Genel Yayın Yönetmenim Sayın Nurcan Akad da muhabirlikten gelen bir yönetici olarak, aynı ilkeyi, yani "muhabirin haber tutma anlaşması yapmaması" ilkesini ödünsüz uygulamaktadır. Muhabirlerin aralarında haber tutma anlaşması yapmaları, gazeteciliğin özü sayılan rekabet olgusuna aykırıdır. Hatta bence meslek suçudur. Muhabirin böyle bir yetkisi yoktur. Bu yetki muhabire değil, yöneticiye aittir. Ayrıca 14 gazetecinin katıldığı bir gezide yapılan haber tutma anlaşmasının, ne kadar gerçekçi olabileceğini düşünmenizi isterim. Kaldı ki geziye katılan iki gazeteci anlaşmaya uymayacaklarını diğer arkadaşlarına deklare etmiştir. 2- Gazeteci, iş dönüşü evine değil gazetesine gider, yöneticilerini bilgilendirir. Karar mekanizması bu aşamadan sonra yöneticiler tarafından çalıştırılır. Konusuna hakimiyeti, titizliği ve çalışkanlığı ile tanınan sağlık editörümüz Sinem Eminoğlu, işinin gereğini mükemmelen yapmıştır. Üstelik, birlikte geziye gittiği meslektaşlarını "haberin kullanıldığı" konusunda uyarmaya çalışmış, telefonla ulaşabildiği arkadaşlarına bilgi vermiştir. Telefonları kapalı olan arkadaşlarına doğal olarak haber verememiştir ki; bence bir gazeteci cep telefonunu kapatma lüksüne de sahipdeğildir. 3- Tekrar vurgulamak istiyorum: AKŞAM'da Sinem Eminoğlu tarafından kaleme alınan haber; noktasına, virgülüne doğrudur. Dr. Güllü Görgün ile yapılan söyleşinin tamamı, Sinem Eminoğlu tarafından teyp bandına alınmıştır. Dr. Güllü Görgün'ün itirazı AKŞAM'a değil, diğer iki gazetenin kullandığı başlıklara yöneliktir. Eminoğlu, bağlı bulunduğu kurumun anlayışına uygun olarak, görevinin gereğini eksiksiz yerine getirmiştir.