Geçen sene bu zamanlar ne gürültüler koparıyorduk,
"sansürleniyoruz" diye. Bilen de, bilmeyen de
konuştu ama hiçbir şey olmadı. Bir yılda 5 milyona yakın abone
Güvenli İnternet'i tercih etti, kimsenin özgürlüğüne
dokunulmadı.
Herkes tercihini kullandı bir başka deyişle!
Güvenli İnternet hayatımıza gireli bir yıl
oldu.
Birinci yıl pastasını dün kestik, oturduk konuştuk, yeni dönemde
"İnternet'in daha da özgür olabilmesi için" neler
yapabileceğimizi tartıştık.
Bilişim Teknolojileri Başkanı (BTK) Tayfun Acarer
ve Türkiye İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı Serhat
Özeren'in ev sahipliği yaptığı birinci yıl
etkinliklerinde, çarpıcı konular masaya yatırıldı.
Masanın iki tarafında ben de vardım.
Hem yayıncı olarak, hem de Türkiye İnternet Geliştirme
Kurulu'nun üyesi olarak.
***
Kişi hakları ön plandaydı,yapılan konuşmalarda.
Garip olan, kimi konuşmacılar kapatmalardan, kırıp dökmekten dem
vururken, Türkiye İnternet Geliştirme Kurulu,daha çok
özgürlükleri savunan bir tutum içindeydi. 5651 Sayılı
Yasa'da yapılacak değişiklikle eskisi gibi sitelerin kapısına kilit
vurulmayacağı vurgulandı mesela.
Televizyonların vazgeçilmez ismi ünlü hukukçu Ersan
Şen'de oradaydı.
Google'den şikayet ediyordu.
Muhatap bulamamaktan yakınıyordu.
Peki çözüm neydi?
Kişilik haklarının korunması için, 5651'in daha da
katılaştırılmasından yanaydı,anladığım kadarıyla.
Yani...
"Kapatalım gitsin!" demedi ama...
Sözlerinden bu anlam çıkıyordu!
***
Türriye'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "uyar
kaldır" uygulamasını yaptıran en iyi kişi. Facebook'la
veya aleyhine yorum yapılan herhangi bir siteyle uğraşmak yerine,
hakaret eden kişi veya kişilerle uğraşmayı tercih ediyor.
Doğru olan da budur!
Bakın,yabancı bir konuk İngiltere'de yaşanan bir örnek
verdi,Güvenli İnternet'in birinci yaş günündeki toplantıda.
Bir gazete Thatcher'e hakaret ediyor.
Ağır hakaretler...
O hakaretleri twitter'de tam 9 bin kişi tekrarlıyor...
Şimdi sıkı durun...
Sizce Thatcher kime dava açıyor?
Twitter'a mı?
Yoksa yorum yapan, daha doğrusu hakaret eden kişilere mi?
9 bin kişi tek tek araştırılıyor...
O kişilerin iletişim bilgilerine ulaşılıyor...
Ve Thatcher Twitter'ı dava etmek yerine o kişileri dava
ediyor.
***
Yabancı konuk bunları anlatırken, ben Serhat Özeren Başkan'ın
yüzüne acı acı baktım. Bizde olsa böyle bir olay,
Twitter'ın kapısına kilit vurmak için ne gerekirse
yaparız. Zira, Facebook ve Twitter'ın kapatılması için
ülkemizde çaba harcayanların sayısı pek de az değilmiş, Osman Nihat
Şen'den edindiğim bilgiye göre...
Peki ne olacak bu işin sonu?
Böyle mi devam edecek bu?
Hep kapatmaya mı odaklanacağız?
Biri bir halt etti diye...
Koca koca sitelerin kapısına kilit mi vuracağız
hep?