Gürüz yalan söylüyor!
Abone olYÖK Başkanı Kemal Gürüz ile Fener Rum Patriği arasındaki gizli görüşmeler neden kesildi?
Sekiz yıl Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) başkanlığı yapan Profesör
Kemal Gürüz'e geçtiğimiz hafta pazar günü Habertürk TV'de, Melih
Meriç'in sunduğu Basın Kulübü programında, gazeteciler Ömer Lütfü
Mete, Abbas Güçlü ve Ali Çağatay ile birlikte sorular yönelttik.
Gürüz, 1995 Aralık ayında başlayan ve 2003 yılı aralık ayına kadar
süren görev süresi boyunca yaşanan gelişmelerle ilgili ilginç
açıklamalar yaptı.
Üç saat süren programda, Gürüz ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
arasındaki çatışmanın perde arkası, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi'nde yaşanan fişleme olayları ve Ruhban Okulu'nun
yeniden açılması için yapılan gizli görüşmeler olmak üzere pek çok
konuda ilginç bilgiler ortaya çıktı. Cumhuriyet'in tehlikede
olduğunu öne süren Gürüz'ün birkaç defa dile getirdiği örnek
çarpıcıydı: Haşema.
Yaz sezonu başladığı halde haşema ile denize girenlere ilişkin
neredeyse gazetelerde hiç haber çıkmadığı bir dönemde Gürüz'ün şu
sözleri düşündürücüydü: "Türkiye'de bir olay var. Uzun bir süredir
devam eden laik cumhuriyeti hedef alan bir karşı devrim var.
Haşemalı bir Türkiye var. Atatürk'ün Türkiye'si bu değil… Kafanızı
kuma sokmayın. Türkiye'de ciddi olaylar oluyor. Farkında olmadan
Türkiye bir yerlere doğru gidiyor. Haşemaları görmüyor musunuz?"
Türban yasağını savunurken El Kaide lideri Üsame bin Ladin'in
ismini anan; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği sürecinde
dile getirdiği "Medeniyetler buluşması" söylemini bile Cumhuriyet'e
yönelik bir karşı devrim sloganı olarak gören Gürüz, en azından
haşemayı El Kaide ile ilişkilendirmedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Kemal Gürüz arasındaki
gerginlik biliniyor. Sezer, Gürüz döneminde YÖK'ün aday gösterdiği
pek çok rektör adayını tayin etmedi ve Gürüz'ün en yakın arkadaşı
İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun görevden
alınması işlemini imzaladı. Peki, Gürüz'ün Sezer'le yıldızı neden
hiç barışmadı? Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı iken 26 Nisan 1999
günü Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada,
yasaklanmış dil olamayacağını, fikir ve düşünce özgürlüğünün
önündeki engellerden birinin de YÖK'ün mevcut yapısı olduğunu
belirtince, dönemin YÖK Başkanı Gürüz, kendisine bir eleştiri
mektubu yazmış. Gürüz programda açıkça, "Sezer'in cumhurbaşkanı
olmaması için uğraştım." dedi.
2000 yılı mayıs ayında Ankara'da Sheraton otelinde gizli bir
görüşme yapan Gürüz ve Fener Rum Patriği Bartholomeos,
Heybeliada'daki ruhban okulunun yeniden açılmasını ele aldılar.
Gürüz, bu görüşmeyi dönemin cumhurbaşkanı Demirel'in talimatıyla
yaptığını belirtip şöyle devam etti: "İstanbul Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi mukayeseli dinler bölümünde Rum Ortodoks ana
bilim dalı açılacaktı. Kılık kıyafet aynen bizdeki gibi olacaktı.
Okulun kapısında da şu yazacaktı. Türkiye Cumhuriyeti İstanbul
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mukayeseli Dinler Bölümü Ortodoks
Anabilim Dalı Uygulama Araştırma Merkezi. Bu kadar. Bunu Patrik de
kabul etti."
Ancak, hayatının bir dönemini anlatan, "Bir Patrik Çocukken" kitabı
için düzenlenen kokteylde konuştuğumuz Patrik Bartholomeos,
Ankara'daki görüşmede kesin mutabakat sağlanmadığını, bir hafta
sonra görüşmeleri İstanbul'da sürdürme kararı aldıklarını
belirterek, "Ama Sayın Gürüz İstanbul'a gelmedi. Herhalde yukarıdan
durduruldu." dedi. Gürüz İstanbul'a gelmiyor; ama devreye o sırada
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde görevli olan Zekeriya
Beyaz giriyor. YÖK'ten talimat alan Beyaz, Patrikhane'ye gönderdiği
yazıda, İlahiyat Fakültesi bünyesinde Ortodoks ana bilim dalının
açılacağını belirtiyor. Patrik, "Biz bunu istemedik." diyor. Peki,
Patrik Bartoholemos ne istiyor? Bunu şöyle anlatıyor: "Bizim
istediğimiz Ruhban okulunun yeniden açılması. 1971'de kapatılmadan
önce nasılsa öyle istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir
meslek yüksekokuludur."
Programda Gürüz'e, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde yaşanan fişleme
olaylarını da hatırlattık. Gürüz, Rektör Yücel Aşkın'ın 25 Nisan
1999 günü göreve başlamasından 19 gün sonra göndermeye başladığı
yazılarda bazı profesörler ve çocuklarının irtica ile ilişkilerinin
araştırılması talimatını vermişti. Gürüz ile Aşkın arasındaki bu
yazışmalar iki yıl boyunca sürmüş ve sonuçta 347 kişi ya
üniversiteden ayrılmak zorunda kalmış ya da uzaklaştırılmıştı.
Gürüz, "Bugün de o yazıların arkasındayım. Yapılan fişleme değil,
teyakkuzdu." dedi.
Kaynak: Aksiyon