Gürtuna hükümete gürledi
Abone olTurkuaz Hareketi Lideri Ali Müfit Gürtuna'dan hükümete eleştiriler. Gürtuna, iktidara gelenlerin devlet adamı gibi siyaset yapmaları gerektiğini söyledi.
Turkuaz Hareketi lideri Ali Müfit Gürtuna, "Devlet mantaliteniz varsa, devlet adamı gibi siyaset yaparsınız, aksi halde yine bir makama gelinir; fakat o zaman yapılan devlet adamlığı değil, rantiyecilik olur" dedi. Turkuaz Hareketi lideri Ali Müfit Gürtuna, Turkuaz Çalışma Grubu arkadaşlarıyla birlikte Maslak Daruşşafaka Sosyal Tesisleri Çetin Berkman Spor Tesisleri'nde bir basın toplantısı düzenledi. Gürtuna, Türkiye'nin gerek ekonomik gerek sosyal alanda, gerek dış politikada olumsuz şartların gittikçe ağırlaştığı bir ortama sürüklendiğini belirterek, "Biz 200 yıldır bir sistem çatışması içindeyiz. Öyle bir çatışma yaşamışız ki, modernleşme bir çatışma vesilesi olmuş. Batılılaşma bir çatışma vesilesi olmuş. Bugün geldiğimiz noktada, küreselleşme bir çatışma nedeni haline gelmiştir. Bu 200 yıldır süren kavram tartışmaları, bizim toplumumuzu dinamitleştirmiş, kavram ayrışması toplumun içinde yerleştirilmiş atom bombası görevi görmüş, farklı kavramları yerleştirip, farklı düşünmeye başlamışız. Bir müddet sonra farklı düşünme, düşmanlık ürettiği için bizim zaafımız olmuş. Farklılıkları giderek çatışmaya dönüştüren ve psikolojik taarruzlarla yorulan Türkiye, pimi çekilmiş bir bomba haline getirildi" dedi. Gürtuna, "Burada ortaya çıkan çatışma, ne yazık ki merkez ve çevre arasındaki çatışmayla birlikte, laik, anti-laik çatışması, Alevi-Sünni çatışması, batı-doğu çatışması, fakir-zengin çatışmasına yol açtı. Bunların hepsi Türkiye'yi yordu, kan kaybına, enerji kaybına sebep verdi. Üretmemiz gereken siyasetin önemli bir unsuru da bu yorgunluk, bu kan kaybını ortadan kaldıracak. Yeni dinamizm topluma enjekte edecek bir heyecan ve yeni gelecek arzusu olacak. Umutları yeniden canlandırmalıyız" diye konuştu. Türkiye'nin bilimsel olarak gerileyip, fikri önderliğini kaybetmiş olduğunu öne süren Ali Müfit Gürtuna, "Türkiye, küresel iddiasını kaybetmiş, bölgesel iddiasını kaybetmiş, kendine güvenini kaybetmiş durumda. Böyle bir ortamda, küresel olguyla karşı karşıyayız. Küresel olgu dediğimiz konu, paranın, malın, projenin, ulaşımın en hızlı şekliyle küresel hale gelmesidir. Küresel olgu, aynı zamanda bir kültürel hızlı dönüşüme yol açmış. Yeni hareket, bu milletin tarih sahnesine çıkmasını sağlayacak, yeniden kurucu güç olmasını sağlayacak, özgüven içinde ortaya konulmuş bir hareket anlayışı olması gerekir. O yüzden Turkuaz düşünü önemsiyoruz, bu düşümüzü, düşünce yapısına dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bir Turkuaz eylem planı içinde, bir Turkuaz geleceğine dönüştürmek istiyoruz. Geleceği düşünüp kurgularsanız, gelecek sizindir. Ama gelecekle ilgili bir hedefiniz yoksa, siz bir hiçsiniz" ifadelerini kullandı. "BUGÜNKÜ SİYASET MANTALİTESİ, KÖKSÜZ BİR ATMOSFERE BENZİYOR" Turkuaz Hareketi lideri Ali Müfit Gürtuna sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin bu kadar önemli problemleri varken, bu konulara ne gerek var? Siyasetle bu ülkenin ne ilgisi var? Zaten ortaya koyduğumuz temel fark burada. Bütün çalışma arkadaşlarıma bunu vurgulamaya gayret ediyorum. Siyasetin özünde, siyaset felsefe olmalıdır. Siyasetin özünde devlet felsefesi olmalıdır. Değerler zemini bir ağacın köküdür. O kök bir gövdeyi oluşturur. O gövde siyaset bilimidir. Çıkan dallar projelerdir. Onlardan meyveler oluşur. Kökü, gövdesi, dalı olmayan bir ağaçtan meyve beklenemez. Bugünkü siyaset mantalitesi, böyle köksüz bir atmosfere benziyor. Eğer değerleriniz, devlet mantaliteniz varsa, devlet adamı gibi siyaset yaparsınız. Aksi halde, yine bir makama gelinebilir; fakat o zaman yapılacak olan devlet adamlığı değil, rantiyecilik olur. Orada insanları nasıl kandırarak, bir sonraki aşamaya nasıl geçebilirim olayına geçersiniz. Çünkü kökünüz yoktur. Biz Turkuaz Hareketi olarak, oluşturduğumuz bu sürecin, sosyal değerlerimizin ışığında ekonomik verilerin programları, değerleri olmaya çalışıyoruz. Böyle bir çabanın içindeyiz. Ortaya koymaya gayret ettiğimiz siyasal anlayış bu olurken, bir değerler toplumu bilgi toplumu olmaya çalışıyoruz. Bu hedeflere giderken, bu anlayıştaki kadrolara ihtiyacımız var." Son günlerde Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Deniz Baykal arasında geçen diyaloglara da değinen Gürtuna, "Biz başbakan mı daha zengin, ana muhalefet partisi mi tartışması içinde günlerimizi geçiriyoruz. Türkiye Protestan olsun mu olmasın mı? Kayseri, Konya Kalvenist olsun mu olmasın mı tartışmaları içinde gündem yoğunlaşıyor. Ama dünyaya bakıyorsunuz, dünya farklı bir kulvarda akıyor. Dünya yeniden şekillenip, hayat buluyor. Yeniden tarihi sınırlarla birlikte günümüz güç istikametinde sınırlar ortaya çıkıyor. Nelerle oyalandığımızı iyi bilmeliyiz. Türkiye'nin ne kadar çapsız bir yönetim anlayışı içinde yönetildiğini iyi anlamamız gerekiyor. Davos'a gidildi, 'desinler' diye gidildi. Çağı yakalayamayan, çözüm üretmeyen bugünkü tartışmaların, Türkiye'ye bir faydası yok. Aksine tüm gücümüzü ve heyecanımızı alıp götüren bir yapı söz konusudur" şeklinde konuştu. Lider Gürtuna, "Geçen ay bütçe tartışmaları yapılırken, bütçeden hiç bahsedilmedi. Karşılıklı küfürler 3 nokta edebiyatıyla, koskoca TBMM bütçe görüşmeleri bitirildi. 75 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesi eşittir borçlanma, borç ödeme, maaş. Nerede alt yapıya destek, eğitime, sağlığa yatırım, nereden ulaşım, nerede kalkınma, nerede bunlar? Hiçbiri tartışılmadı ne yazık ki. Bugün devlet yapısı kendi haline terk edilmiş, gittikçe harabeye dönen bir bina gibidir. Ülkenin yüzde 40'ı açlık sınırının altında, 30 milyon insan fakir, perişan, mutsuz. 200 milyona çalışan çok insan var. Siyaset çözüm üretmemiz gerekirken, çözümsüzlüğün başlıca sebebi haline geliyor" ifadelerini kullandı.