Gürkan Hacır ilk kez konuştu!
Abone olAkşam gazetesi'nden kovulduktan sonra ilk kez konuşan Gürkan Hacır İnternethaber'e çarpıcı açıklamalrda bulundu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER/ANKARA
TMSF tarafından el konulduktan sonra Genel Yayın Yönetmenliği'ne
Star'dan AK Parti eski milletvekili Mehmet Ocaktan'ın getirildiği
Akşam gazetesi yazarlarından Pazar günleri tarih yazıları kaleme
alan Gürkan Hacır'ın gazeteyle ilişkisi 1 Temmuz 2013 günü
kesilmişti.
Gürkan Hacır, Akşam Gazetesi'nden kovulma sürecini, Türk
medyasının geleceğini ve bundan sonra yapacaklarını İnternethaber'e anlattı:
ZATEN BÖYLE BİR GAZETEDE YAZMAK İSTEMEZDİM
"Akşam Gazetesi'nin son birkaç gündür yayınına
baktığınız zaman neden tasfiye yaşandığını anlayabiliriz. Mehmet
Ocaktan'ın gelişiyle birlikte savrulduğu çizgiye baktığımız zaman
neden tasfiye edildiğimiz ortaya çıkıyor. Doğrusunu isterseniz
böyle bir gazetede de ben zaten yazmak istemezdim, çünkü
gazeteciliğin tanımı değişti artık. Eskiden, Başbakanı veya iktidar
partisini destekleyen bir gazeteci bile bu denli yazılar yazamazdı.
İşte dün Akşam Gazetesi'nde bir kadın yazar, inanılmaz bir yazıya
imza attı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz Özal, Demirel ve Çiller dönemini gördük ama artık yandaşlığın da dozu kaçtı. Doğrudan iktidar güzellemesine döndü iş. Böyle bir gazetede zaten benim yazmam doğru olmazdı, ben de zaten onun için olabildiğince kendi doğrultumda hiç eğip bükmeden yazılarımı yazmaya devam ettim."
YAZIMI YAYINLADILAR VE ERTESİ GÜN...
"Mehmet Ocaktan döneminde tek bir yazı yazdım, o yazıyı da
yayınladılar, ben yayınlamazlar diye düşünüyordum ama yayınladılar.
Yayınladıklarının ertesi gün de bana yol verdiler."
"Doğrusu, bu benim yaşadığım ilk tasfiye değil ama İsmail
Küçükkaya yönetiminin Mehmet Ocakatan ile değiştirilmesinden sonra
hepimiz böyle bir süreç bekliyorduk. Zaten gazetenin bugünkü halini
görünce de bu hiçbirimiz için sürpriz olmadı."
AKŞAM'IN OMURGASI DEĞİŞTİRİLDİ
"Öncelikle bu durumu anlatmak için vurgulanması gereken şeyler
olduğunu düşünüyorum. Burada bir hukuksuzluk var. Gazeteye TMSF
tarafından el konulduktan sonra TMSF'nin görevi gazeteyi bir an
önce en yüksek bedelle satışa çıkarmak ve kamunun alacağını tahsil
etmektir. TMSF'nin görevi budur. TMSF, orada bir yazar tasarrufuna
bir yayın yönetmeni tasarrufuna, yazı işleri tasarrufuna gidemez.
TMSF'nin böyle bir görevi ve yetkisi yok. TMSF buna rağmen orada
adeta bir yandaş medya yaratırcasına kadrolaşmaya gitti ve
gazetenin olduğu gibi omurgasını değiştirerek yayın politikasını da
yerle bir etti."
TMSF HUKUKSUZLUK YAPIYOR
"Bu noktadan baktığınızda burada büyük bir hukuksuzluk
görüyorsunuz. TMSF yönetimi büyük bir hukuksuzluk yaptı. Ama şu da
var; Yazı işlerindeki sorumlu bir müdür arkadaşım, kendisine bu
hukuksuzluk hatırlatıldığı zaman şu sözü söyledi; "Biz zaten bu
gazetenin kimse satılacağını biliyoruz, onun için kadrolaşma
yapmamızda bir sakınca yok." Düşünebiliyor musunuz, ihalesi
yapılmamış bir işin satıştan sonraki sahipleri bilinerek kadro
kuruluyor ve ona göre bir hazırlık yapılıyor. Bu basın tarihimizde
görmediğimiz bir olaydır. Böyle bir olaya, Menderes, Demirel, Özal
ve Çiller döneminde de tanık olmadık. Her dönemde yandaş medya
vardı, iktidara güzel gözükmen isteyen medya vardı ama bu denli
ölçü kaçmamıştı."
İSMAİL KÜÇÜKKAYA'YI ELEŞTİRENLER BUGÜNE BAKSIN
"İsmail Küçükkaya'ya zamanında eleştiri yöneltenleri bir kez daha
gazetenin son halini görmeye davet ediyorum. Görsünler ve İsmail
Küçükkaya'nın aslında nasıl bir yayın yönetmenliği yaptığını
görsünler. Her görüşten, her düşünceden insana nasıl kapıları
açtığını, nasıl gazetecilik saikiyle hareket ettiğini görsünler. Bu
olayla da bu zaten daha iyi anlaşıldı. Ona yönelik iktidara şirin
gözükmeye çalışıyorsun ithamları da bu olayla yerle bir edilmiş
oldu, kimse artık bu tür eleştirilere kulak asmayacak."
YAŞANANLARI OBJEKTİF DEĞERLENDİREMİYORLAR
"Türk medyası özellikle Gezi Parkı sürecinde iyi sınav veremedi,
hatta bırakın sınavı mevcut durumunu dahi koruyamadı. Bütün
dünyanın gözlerinin çevrildiği bu muazzam, Cumhuriyet tarihinde
benzeri olmamış ayaklanmayı sanki basit bir olaymış gibi görmeye
çalıştılar. Ardından arkasında komplo teorileri aramaya çalıştılar,
arkasından küçümseyerek veya farklı amaçları olduğunu iddia ederek
bu olayı saptırmaya çalıştılar. Oysa yaşananları soğukkanlı bir
şekilde bir gazeteci objektifliğiyle değerlendirmeleri gerekiyordu.
Ama bunu ne yazılı ne de görsel medyada göremedik."
TÜRK MEDYASI ÖLDÜ HABERİ YOK
"Afika'da avcılar ceylanları vurmak için zehirli ok kullanırlarmış ve bu zehirli okla ceylanı vurduktan sonra ceylan bir müddet daha koşmaya devam edermiş. Bu sırada avcı şunu söylermiş: "Öldü ama haberi yok."
Türk medyası da öldü ama haberi yok. Gerçekten alternatif bir medya doğacak. İnternet medyası tam olarak patlayacak ve gerçek güzüne ulaşacak. Çünkü insanların hakikati bulma, hakikati öğrenme ihtiyaçları ve haber almak hakları var. Ve buna yönelik bir susamışlıkları var. İnsanların cep telefonlarından yaptıkları yayınlar bile yüzbinlere ulaşmaya başladı, bunu Ankara'da gördük. Gezi olaylarından sonra bu gerilla tipi yayıncılık merkez medyanın, ana omurga medyanın önüne geçecek, bunu görebiliyoruz. Türkiye'de yeni bir medya şekilleniyor."
TEKLİFLER VAR AMA DAHA TAM OLGUNLAŞMADI
"Birkaç gazete ile görüşmelerim var, teklifler var ama daha tam
olarak olgunlaşmadı. Ama bizim yazacağımız gazete sayısı sınırlıdır
zaten. Tahmin ediyorum 4-5 gazete içinde kalacağım ama gazetenin
ismini daha henüz açıklayamıyorum çünkü kesinleşmiş bir şey
yok."