Toplumsal hayatta yaşanan olumsuzlukları ve günahları birilerine
yıkma işi çok eski bir gelenektir. Bu geleneğin kurumsal adı “Günah
Keçisi”dir.
Günah Keçisi kavramı ve içeriği esasında bir Yahudi adetidir.
Yahudiler, Kefaret Günü ayinlerinde toplumsal günahların hepsini
bir erkek keçiye (tekeye) yükleyip onu da Kudüs dışında bir
yerlerde olmak şartı ile büyük bir uçurumdan aşağı atarlardı.
Kavmin bütün günahlarını yükledikleri keçiyi hunharca katlederek
arındıklarına inanırlardı. Bu yolla tüm kavim günahlardan
temizlenmiş olurdu.
Antik Yunan’da da benzer bir gelenek vardı. Belli zamanlarda
düzenledikleri şenliklerde bir erkek ve bir kadını seçerler ve
onları tüm kentte dolaştırıp önce sopalarla döver sonra da
taşlayarak öldürürlerdi. Böylece toplumun yıl boyunca topladığı
günahlarından arındığına inanılırdı.
Kim ne derse desin, Günah Keçisi hikayesi ve kurgusu Batı
düşüncesinin en önemli referanslarından birisidir.
Her zaman kendisi dışında bir kötü yaratıp onu şeytanlaştırır ve
sonra da uçurumdan aşağıya atar.
Batı için “öteki” her daim kötüdür. Ötekiyi her daim
kötüleştirerek dışlayan bir sistem sahibidir batı.
Kategorik bir Batı düşmanlığım yok, pek çok batılı düşünüre
derin bir hayranlık duyarım. Kurdukları siyasi sistemleri hem
başarılı hem de insani bulurum, insan ilişkilerinde inanılmaz
konforlu bir mantığa sahipler; bir batılı ile diyalogunuzda asla
yorulmazsınız çünkü neyin nasıl olacağını çok önceden tahmin
edebilirsiniz veya bilirsiniz.
Ancak batı düşüncesinin oluşturduğu dünyayı okuma biçimi son
derece gayri insanidir. Ciddi etik sorunlar içermektedir. Kendisine
ait bir cennet mekan kurmak ve bu cennetin cehennemini de yine
kendisi inşa etmek istedi ve büyük oranda zihinlere böyle bir
paradigmayı da yerleştirdi.
Batı, kendisini hep bir cazibe merkezi olarak gördü ve gösterdi.
Bunu da sırf kendisini muhataplarından daha üstün göstermek için
yaptı.
Büyük oranda da istediğini yaptı. Bir eli ile Afrika’da katliam
yaparken diğer eli ile de yardımlar dağıttı. Aslında Batı demek bu
çelişkinin manipüle edilmesi Son iki haftadır “Doğu”dan,
Afrika’dan; daha iyi bir yaşam için, bir cennet mekan için “Batı”ya
göç eden insanların dramatik bir şekilde Akdeniz’de boğularak can
verdiklerine dair haberleri izlemekteyiz.
Bu insanları kendi yurtlarında huzursuz eden esas ideolojinin
ana kaynağı Batı felsefesidir. Bu insanlara cüzzamlı muamelesi eden
batılılardır. Bu insanların ülkelerindeki zenginlikleri sömüren
Batıdır. Bu insanların ülkesindeki sosyolojiyi tahrip eden batılı
antropologlardır. Bu insanların ürettiği katma değeri cuzi bir
ücretle satın alıp astronomik fiyatlarla başkasına pazarlayan
Batıdır…
Toplumsal kusurları birilerinin üzerine atarak kendisini
arındırma ayinine konu olan Günah Keçisi batı için iki yönlü bir
işlev yerine getiren bir felsefe olduğunu söylersek sanırım
abartmış olmayız.