Günleri mezar kazmakla geçiyor
Abone olİstanbul'daki mezarlıklarda 158 kişi mezar kazmakla görevli. Kentte günde 250'ye yakın kişi toprağa veriliyor...
Ailelerinin rızkını kazanmak için bu işi yapan işçiler,
arkadaşları arasında 'mezarcı' olarak anıldıklarını söylüyor.
Onları en çok üzense genç yaşta vefat edenleri anne-babalarının
gözü önünde toprağa vermek.
Mezarlıklarda çalışan mezar kazıcıları, şehrin gürültülü
temposundan uzakta sıra dışı bir mesleği icra ediyor. Nafakalarını
mezarlıklardan kazanan işçiler, en çok çocuk ve genç insan
cenazelerinden etkilendiklerini belirtiyor. Zincirlikuyu
Mezarlığı'nda mesai sabah 08.00'de başlıyor. İşçiler, mezarlık
içindeki 20 metrekarelik konteynerde iş elbiselerini kuşanıyor
önce. Kural gereği ilk gelen çayı demliyor.
Bardaklar yıkanıyor servis için. Mütevazı bir kahvaltı eşliğinde
yapılan kısa sohbetin ardından 'çavuş' adıyla anılan kıdemli
personel, o gün gelecek olan cenazelerin listesini ve nerelere
defin yapılacağını paylaşıyor meslektaşlarıyla. Mezar kazıcıları
kazma küreklerle kazacakları alana doğru yola çıkıyor.
Zincirlikuyu, İstanbul'un büyük mezarlarının başında geliyor.
Yetkililer, mezarlıkta yeni yer olmadığını, işçilerin daha önceden
satın alınan yerleri kazdığını aktarıyor. Haftada bir gün izin
yapan kazıcılar, defin işlemi sırasında herhangi bir ücret almıyor.
Mezar yeri açmak, güç kuvvet kadar tecrübe de gerektiriyor.
Kazıcılar, her mezarın 2 metre boyunda, 80 santim genişliğinde
olması gerektiğinin altını çiziyor.
Dini hassasiyetlere de dikkat edilmesi gerekiyor. Besmele çekmek,
cenazenin sırtına yumuşak toprak koymak, kıbleye çevirmek, üzerine
tahtaları düzgün yerleştirmek gibi detaylara dikkat etmek
gerekiyor. Her gelen tabut, mezarlığa yeni bir hüzün getiriyor.
Mezar kazıcıları, işleri bittikten sonra bir köşeye çekilip onlar
için bu sahneler artık sıradan bir durum olsa da zaman zaman onlar
da kapılıyor bu duygu seline. Kazı, gözyaşı ve yorgunluğun ardından
akşam saat 16.30'da bitiyor mesai.
Akrabasının tavsiyesi üzerine mezar kazmaya başladığını söyleyen 45
yaşındaki İsmet Dedeoğlu, 5 yıldır bu işi yaptığını söylüyor. Dört
çocuk sahibi olduğunu dile getiren Dedeoğlu, kazıcılığa başlamadan
önce mesleğinin çiftçilik olduğunu ifade ediyor. Dedeoğlu, işe
başlamadan önce, "Allah'ım, bana toprakla uğraşacağım bir
iş ver." diye dua etmiş.
Mezarın şekline göre kazma süresinin değiştiğini ifade eden
Dedeoğlu, defin işlemi sırasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Çocuklarla gençlerde etkileniyoruz. Ağlayanlarla
ağladığımız oluyor. Vefat eden çocuk olunca annesi babası ağlıyor,
insan ister istemez üzülüyor. Akşam eve gidince de etkisinde
kalıyoruz. Mezarı kazarken manevi bir gücü var sanırım, taş da olsa
toprak da olsa anlamıyorsunuz kazarken. Bakıyorsunuz, mezar
bitmiş."
Günde bir ya da iki mezar kazdıklarını kaydeden Dedeoğlu,
arkadaşları arasında lakaplarının 'mezarcı' olduğunu söylüyor.
Dedeoğlu, başından geçen ilginç olayları şöyle anlatıyor:
"Bir gün 'mezar yeri kazılacak' dendi. Bir baktım, cenazeye
gelenlerin çoğu akrabamızdı. Ölen amca çocuğuydu. Cenazeyi
defnederken ağlamaya başladım. Eşim ve çocuklarım, zamanla bu
mesleğe alıştı. Eşim, ilk zamanlar 'eve ölü toprağı getirme' diye
bana kızıyordu."
Zincirlikuyu'da mezar kazıcıları ortalama her gün iki ya da üç
mezar kazıyor. Bazı günler bu sayının 7'ye çıktığı oluyor.
Yoğunluğa göre kazıcılara takviye de yapılıyor. Tatil dönemlerinde
izne çıkanlar olunca bir kişiye günde 3 mezar düşüyor. Ancak
birbirlerini pek yalnız bırakmıyorlar. Mezarın hazırlanma süresi
çalışılan yere göre değişiyor. Eğer taşlık ve sert bir yerde kazı
işlemi yapılıyorsa dört ya da beş kişi bitirmek için çaba harcıyor.
Yaş ortalamaları 40 olan mezar kazıcılarının çoğu ilkokul mezunu.
İnşaat işinde çalışmış olanı da var, çiftçilik yapmış olanı da.
46 yaşındaki Asım Demirci ise 4 yıldır mezar kazıyor. Daha önce
inşaat işçiliği yaptığını söyleyen Demirci, "Şu ana kadar
bin 500'ün üzerinde mezar kazmışımdır." diyor. İlk
başlarda psikolojik olarak etkilendiğini kaydeden Demirci,
babasının mezarını da kendisinin kazdığını söylüyor:
"Babamın mezarını ben kazdım. Annemi ve babamı ben
defnettim. Bu işi yapmadan önce bana mezar kazacağımı söyleselerdi
inanmazdım. İnsanın nereden ekmek yiyeceği belli
olmuyor."