Güneşin cilde zararları
Abone olYaz aylarının yaklaştığı şu günlerde güneş, iyi korunulmazsa derinin en büyük düşmanı.
Alman Hastanesi Dermatoloji uzmanı Dr. Belma Bayraktar, güneşin
cilt üzerindeki alerjik etkilerini ve nasıl korunulması gerektiğini
anlattı:
"Ultraviole ışınları deri üzerinde akut ve kronik olmak üzere
biyolojik değişikliklere yol açmaktadır. Akut dönemde güneş yanığı,
alerjik reaksiyonlar, lekelenme ve deri kalınlaşması, kronik
dönemde ise tekrarlayan maruziyet sonrası deri yaşlanması, deri
kanserleri gibi yan etkilere neden olmaktadır.
Ultraviole ışınlarının birtakım kimyasal maddelerle reaksiyona
girmesi sonucu fototoksik reaksiyonlar meydana gelir. Bunlarda
alerjik mekanizma yoktur. Erken gelişenler güneşe maruz kaldıktan
birkaç saat sonra alın, yüz, burun, boyun vb. gibi açık alanlarda
yanma, batma hissiyle başlar.
Daha sonra kırmızı kabarıklıklarla içi sıvı dolu kabarcıklar
gelişebilir. Psoralenin yaptığı fototoksisite ise 24 saat sonra
ortaya çıkarken, 48-72 saat sonra ise pik yapar.
Bu durum sonraki dönemde lekelenmelerle seyreder. Tedavi amacıyla
kullanılan bazı ilaçlar da fototksik reaksiyona neden
olabilmektedir. Bazı kanser ilaçları, antibiotikler,
antideprasanlar, mantar ilaçları, kalp ilaçları, idrar
söktürücüler, boyalar, katkı maddeleri de bu etkiye yol açmaktadır.
Limon, kereviz, havuç, maydanoz vb. bitkilerde de aynı özelliğe
rastlanmıştır.
Fotoallerjik reaksiyonlar ise 280-600 nm dalga boyundaki ışınların
deri ile etkileşmesi sonucu oluşan alerjik reaksiyonlardır. Bazı
kimyasal moleküllerin ışığa maruz kalmasıyla alerjenik bir durum
ortaya çıkmaktadır.
Bunların bir kısmı ağız yoluyla alınan, bir kısmı ise dışardan
sürülen maddelerdir. Bazıları da dev sarmaşık, çayır otu, bergamot
gibi bitkilerdir.
Döküntüler genelde güneşe açık bölgelerde başlar. Ardından
kaşıntılı, kırmızı, bazen içi sıvı dolu kabarcıklar meydana gelir
ve zamanla diğer bölgelere de yayılabilir."
Güneşle alevlenen cilt hastalıkları
Polimorf ışık döküntüsü:
"Güneşle alevlenen ve sık rastlanan cilt hastalıklarından biridir.
Kollar gibi açık bölgelerde kaşıntılı kabarcıklarla seyretmektedir.
Bu durum genç ve orta yaş bayanlarda daha sık görülürken,
döküntüler ilkbahar ve yaz aylarında güneş ışınlarıyla temastan
kısa bir süre sonra ortaya çıkar.
Hastalar güneşten uzaklaştıklarında veya güneş koruyucu
kullandıklarında iyileşmektedir. Ancak zaman zaman kısa bir süre
ilaç tedavisi gerekebilir."
Kalıcı ışık reaksiyonu:
"Bu hastalığa sahip olan kişilerde önce ağır bir fotoalerjik
reaksiyon oluşur ve
ışıktan uzaklaşma bile düzelmeye neden olmaz. Hastalığın ağır
seyrettiği bazı olgularda deri önemli derecede kalınlaşmıştır.
Işınlardan tamamen uzaklaşmak bir zorunluluktur. Hastalığın
tanısında, şüphelenilen ışığa karşı duyarlılık sağlayıcı maddeler
deriye konularak ultraviole ışını verilir.
Işın uygulanmasından sonraki 72 saate kadar oluşabilecek egzama
aranır."
Açık havada çalışanlar dikkat
"Bunların yanı sıra, bazı cilt hastalıklarında da güneşle
alevlenmeler görülebilir. Porfiriler, Lupus Eritamatozus, Rosasea,
Aktinik Prurigo bu hastalıklardan bazılarıdır.
Yaşlanmaya bağlı oldukları düşünülen kırışıklıklar ve diğer deri
değişiklikleri de aslında solar ultraviole ışınlarının yaptığı
kronik hasara bağlıdır. Bu değişiklikler çiftçiler, inşaatçılar
veya denizciler gibi açık havada işi olanlarda daha kolay
görülebilir.
Güneşte kolay yanan açık tenli ve mavi gözlü kişilerde bu durum
daha belirgindir. Ayrıca bronzlaşma merakı gereksiz olarak aşırı
güneş ışığına maruz kalmaya neden olur. Kırışıklıklar, göz
çevresinde en çok belirgindir.
Solar elastoz dediğimiz olguda deride soluk sarımsı bir ton
mevcuttur. Ayrıca güneş hasarlı ciltte genişlemiş kılcal damarlar
da belirgin olabilir."
Korunma çocuklukta başlamalı
Dr. Belma Bayraktar, deri sağlığı için korunmanın çocukluk
çağlarından başlatılmasının önemine değindi:
"İlk 10 yıldaki güneş yanıklarının melanom (çok tehlikeli bir cilt
kanseri) tehlikesini büyük ölçüde artırdığı bilinmektedir. İşte bu
nedenle güneşten korunmanın ilk yaşlardan başlatılması büyük önem
taşır.
Ultraviole A (UVA)) ve Ultraviole B (UVB) koruyucuların DNA
hasarını önleyip kanser öncüsü ve cilt kanseri oluşumlarını
engellediği yapılan bazı çalışmalarda gözlenmiştir.
Foto yaşlanmanın da yaşamın ilk yıllarından başladığını düşünürsek,
korunmanın erken başlatılmasının önemi bir kez daha ortaya
çıkacaktır."
Giyinmek en iyi korunma yolu
Giyinmenin en iyi güneşten korunma yolu olduğuna da değinen Dr.
Belma Bayraktar, "hiçbir güneş koruyucu yüzde 100 koruma sağlayamaz
ve giyinme en ucuz ve yan etkisiz olan bir korunma yöntemidir"
dedi.
Dr. Belma Bayraktar, giysilerin koruma değerlerinin 15-50 SPF arası
değişebildiğini de anlattı:
"Fakat bu değerler giysinin dokuma sıklığı, kalınlığı, ıslak olması
gibi faktörlere göre değişir. Ultraviole ışınlarının yüzde 20-30'u
koşullara göre giysilerden geçebilir.
Örneğin, sıradan bir tişört 15 SPF bir koruma sağlarken,
ıslandığında bu değer 5'e iner. Giysilerin özel ultraviole
önleyicilerle kaplanması (en çok tinosorb) yeni önerilen daha etkin
koruma sağlayan bir yol olsa da, klasik giysilerin koruması
yeterlidir.
Şapkalar yüz ve boyunda gölge yaparak, tepeyi de tam örterek koruma
sağlar. 10 cm. genişliğinde kenarlığı olan bir şapka yüz, boyun ve
ensede ortalama SPF 3-5 oranında bir koruma sağlar.
Gölgede oturmak her ne kadar insana güven duygusu verse de,
şemsiye, duvar dibi, balkon gibi gölgeler ancak yüzde 20-40 bir
koruma sağlar. Daha fazlasını beklememek gerekir. Bulutlar da yüzde
20-50 arası koruma sağlar ve güvenirlikleri de yoktur.
Tatillerde alınan ultraviole ışınları çok daha fazla olduğundan, bu
dönemde özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir."