Güneş tutulması Küsuf namazı nedir nasıl kılınır?
Abone olGüneş tutulması anında kılınan Küsuf namazı nedir? Güneş tutulması sırasında kılınması sünnet olan Küsuf namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır?
Dünyanın merak ve korkuyla beklediği Güneş
tutulması bugün yaşanacak. İslam
dinine göre Güneş tutulması sırasında namaz kılmak sünnet sayılmıştır. Güneş tutulması sırasında kılınan namazlara ise Küsuf
Namazı denir?
2015 GÜNEŞ TUTULMASI BİTTİ BU GÖRÜNTÜ DİLLERDE
(TIKLAYIN)
Güneş tutulması sırasında kılınan Küsuf namazı
iki rekattır ve güneş tutulması bitene kadar dua ile
meşgul olunmasının hayırlı olacağı bildirilmiştir.
GÜNEŞ TUTULMASI NE ZAMAN İLLERE GÖRE SAATİ
HAZRETİ PEYGAMBER GÜNEŞ TUTULMASI İÇİN NE
DEMİŞTİR?
Güneş tutulmasına Küsuf denir. Hazreti Peygamber'in oğlu İbrahim’in
öldüğü gün güneş tutulması üzerine şöyle demiştir:
“Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren
alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya
yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya güneş
tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua
edin.” Hazreti Peygamber'in kendisinin de güneş
tutulduğunda mescide giderek namaz kıldığı rivayet edilmiştir
KÜSUF NAMAZI EZANSIZ, KAMETSİZ VE HUTBESİZ
NAMAZDIR
Küsuf namazı, nafile namazlar gibi ezansız, kametsiz ve hutbesiz
olarak, en az iki rekat olmak üzere, gündüz, cemaatle kılınır.
Sünnet olduğunda ittifak vardır. İmam her rekatta normal namazlara
göre daha uzun, Ebu Hanife’ye göre gizli, İmameyn’e göre açıktan
Kur’an okur. Namazdan sonra imam ayakta kıbleye karşı veya cemaate
dönük şekilde oturarak güneş açılana kadar dua eder.
DİKKAT KERAHET VAKİTLERİNDE KÜSUF NAMAZI
KILINMAZ!
Cemaatle kılınmadığı durumlarda bu namaz tek başına da kılınabilir.
Kerahet vakitlerinde küsuf namazı kılınmaz. Şafii mezhebine göre
ise, kerahet vakitlerinde küsuf namazı kılınabildiği gibi, kılarken
de her rekatında iki rüku yapılır. Her bir rükudan sonra Fatiha
okunur. Namazdan sonra da cuma ve bayram hutbesi gibi hutbe
okunur.
KÜSUF NAMAZI HAKKINDAKİ HADİSLER
Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:
Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saâdetlerinde güneş tutulmuştu.
Zât-ı Risâletleri kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. Kıyâmda o
kadar çok kaldılar ki, âdetâ rükûya varmayacak da hep ayakta
duracak zannedildi. Sonra rükûya vardılar ve uzun müddet başlarını
kaldırmadılar. Arkasından doğruldular, fakat mûtadın üzerinde
ayakta durdukları için secde etmeyecekleri intibâını verdi. Nihâyet
birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hiç
kaldırmayacakları zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdular. Bu
oturuşları da uzun sürdü. Mübârek başlarını kaldırmayacakmışcasına
kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp
veriyor ve göz yaşları dökerek ağlıyordu:
"Yâ Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azâb
etmeyeceğini bana vâdetmedin mi?! Yâ Rabbî! Onlar sana tevbe ve
istiğfâredip yalvardıkları müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğin
husûsunda bana söz vermedin mi?! İşte bizler kapına geldik senden
affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!"
Bu minval üzere iki rek'at namaz kılıp bitirince güneş bütün
parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Hz. Peygamber minbere çıkarak
ashâbına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allâh Teâlâ'ya hamd
ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdular:
"Güneş ve ay Allâh'ın varlık ve birliğine delâlet eden
alâmetlerden sâdece ikisidir. Şâyet bunlar tutulursa, duâ edin,
Cenâb-ı Hakk'a yönelip ona ilticâ edin, Allâh'ın büyüklüğünü
hatırlayın, namaza durup Allâh'ı zikretmeye koyulun ve sadaka
verin..."
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve selem-, güneş ve ayı
Allâh'ın âyetlerinden bir âyet olarak görür ve onların
tutulmalarını her hangi bir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle
olmadığını ashâbına bildirirdi. Ancak gaybı ve kaderi bilmek
Allâh'a mahsus olduğundan, her an kıyâmetin vukû bulabileceğini
veyâ kendi ecelinin gelmiş olabileceğini düşünerek devâmlı olarak
Allâh'a iltca hâlinde bulunmayı isterdi. Hava kararmaya başlayınca,
yağmur yağarken, gök gürlerken ve güneş veya ay tutulurken hep bu
duygularla hareket eder ve huzûr-ı ilâhîde durarak ümmetinin
selâmeti için yalvarırdı.
İbn-i Hibban'da bulunan bir rivayete göre Rasûlullâh -sallallâhu
aleyhi ve selem- ayın tutukluğu geçinceye kadar, müslümanlara ay
tutulması namazı kıldırmıştır.
Güneş ve ay tutulması namazı sünnettir. İki rek'attır. Güneş
açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmam'ın güneş tutulması
namazını cemaatla kıldırmasında bir mahzur yoktur. Ay tutulma
namazı ise cemaatsız kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da
sünnettir. Ezan ve kamet okunmaz. Sadece güneş tutulması namazı
için es-Salâtü câmiatün, namaz için cem olunuz diye seslenilir.