Güneş sistemi yumurta gibi
Abone olVoyager 2 uzay aracının gönderdiği verilere göre Güneş Sistem meğer yumurta biçimindeymiş.
Voyager 2 uzay aracının gönderdiği verileri analiz eden
araştırmacılar, Güneş Sistemi'nin bir yumurta biçiminde olduğunu,
çünkü Güneş'in yaydığı parçacık rüzgarlarının, bir yıldızlararası
manyetik alandan kaynaklanan gazlarla çarpıştığını
belirlediler.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) 1977'de fırlattığı bu
uzay aracı, Dünya'dan yaklaşık 10 milyar kilometre uzaklıkta, güneş
rüzgarlarının sesüstü hızdan sesaltı hazı aniden düştüğü bu yerdeki
bu "uç çarpışma noktası"nı geçen yaz birkaç kez geçti.
Güneş Sistemi'nin sınırlarıyla ilgili bu yeni bilgileri Nature
dergisindeki bir makalesinde sunan Arizona Üniversitesi'nden
astronom Randy Jokipii, bu çarpışmanın, bir musluktan çıkan suyla
evyenin yüzeyi arasındaki karşılaşma ve kenarlarda toplanan suyun
geri sıçramasıyla karşılaştırılabileceğini belirtiyor.
Bu "uç çarpışma noktası"nın ötesinde, güneş rüzgarlarının etkisi,
Güneş Sistemi'nin dış sınırları anlamına gelen "heliopoz" düzeyine
dek azalıyor.
Jokipii, Plüton'un yörüngesinin ötesinde bulunan ve heliosfer adlı
dev bir kabarcıkla çevrili "heliopoz"un, Güneş ile Dünya arasındaki
uzaklığın 130 ila 150 katı (yaklaşık 20 milyar kilometre) olduğunun
tahmin edildiğini kaydediyor.
"Uç çarpışma noktası"nı 2004 yılı aralık ayında ilk kez geçen
Voyager 1, güneş rüzgarlarının hızını, yoğunluğunu ve sıcaklığını
ölçecek cihazı bulunmamasına karşılık, güneş rüzgarlarının bu "ses
duvarı"na Voyager 2'nin geçtiğinden 1.5 milyar kilometre daha kısa
mesafede ulaştı. Astronomlar böylece, Güneş Sistemi'nin tam bir
yuvarlak olmadığını anladılar.
Voyager 2 uzay aracı, bu "uç çarpışma noktası"nın ötesinin
sıcaklığının beklenenden daha yüksek olduğunu da ölçerek,
çarpışmanın etkisiyle hızlanan yıldızlararası kozmik ışın
parçacıklarına bir enerji transferi olabileceğini belirledi.
İnsanoğlunun, Dünya'dan böylesine uzakları keşfetmek için inşa
ettiği bu 2 uzay aracı, saniyede 17 kilometre hızla yol alırken,
Güneş Sistemi'nin sınırlarını incelemek için gelecekte de onlarca
yıl boyunca tek bilgi kaynağı olmayı sürdürecek.