Güneş saatlerinin gölgesindeki şair
Abone olMardin'de geçen yıl nisan ayında düzenlenen Hilmi Yavuz Akademik Sempozyumu'nun bildirileri kitaplaştırıldı.
Yavuz, etkinliği 'güneş saatlerinin gölgesindeki sempozyum' diye
tanımlamış, Prof. Dr. Talat Halman ise 'Hilmi Yavuz, düşünce ve
sanat âlemimizde bir gökkuşağı gibidir.' demişti. Güneş saatlerinin
gölgesi şimdi bu kitabın üstüne düşüyor. Bir gökkuşağına dönüşmek
için...
Zaman'dan Ercan Yılmaz'ın haberine göre Hilmi Yavuz'un 'Bakmak uzaklara dokunmaktır' mısraının sırrına, Mardin'den Mezopotamya'nın o her şeyden çok denizi andıran manzarasının sonsuzluğuna gark olduğumda erdiğimi söylesem bilmem mübalâğa sayılır mı? Sayılmamalı; çünkü bir şairi anlayabileceğiniz, şiiri yaşayabileceğiniz ve hatta şiir olabileceğiniz sahih mekânların başında gelir Mardin. .
Bu satırları geçen sene 19 Nisan'da Mardin'de, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Ardahan Üniversitesi'nin müşterek gerçekleştirdiği Hilmi Yavuz Akademik Sempozyumu'nun Artuklu Üniversitesi'nce kitaplaştırılması vesilesiyle yazıyorum. Kitap, Artuklu Üniversitesi Rektörü Serdar Bedii Omay'ın, bu sempozyumu gerçekleştirmenin kendisi için bir hayal olduğunu ifade eden cümlesiyle açılıyor. Zira Omay'ın ve Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'ın kadim bir Hilmi Yavuz muhibbi olması, sempozyumun ve elbette sempozyum kitabının sıra dışı olmasında başat unsur.
Kitapta Hilmi Yavuz'un şair, nâsir, felsefeci, entelektüel yönlerini ele alan ve bir kısmını sempozyumda dinleme imkânı bulduğumuz kuşatıcı ve hatta kışkırtıcı otuz yedi bildiri mevcut. Kışkırtıcı diyorum çünkü Yrd. Doç. Dr. Hilmi Demir'in 'Felsefi Gelenek ve Felsefe Eğitimi: Hilmi Yavuz'un Düşüncelerinin Eleştirel Bir Değerlendirmesi', Yrd. Doç. Dr. Ali Utku'nun 'Hilmi Yavuz Dolayımında: Şiir/Felsefe Geleneğimiz Üzerine Bir Sorunlaştırma' ya da şair Aydın Afacan'ın 'Varolan' ile 'Varlık' Arasında... Kayboluş Şiirleri'ne Bir Bakış' ve bunlar gibi birçok bildiri gerçekten zihin açıcı ve sorgulayıcı yönleriyle öne çıkarak Yavuz'un ruh ve zihin dünyasında ancak 'derinlere' yapılacak bir yolculukla kavranabilecek bir manzara seriyorlar önümüze.
"Nerval'den Hilmi Yavuz'a 'Kara Güneş' İmgesi" başlıklı
bildirisinde Doç. Dr. Abdulhalim Aydın, Yavuz'un durduğu yeri
belirtmesi bakımından önemli bir tespitte bulunuyor: 'Antagonizmin
birer ucunda yaklaştıkça biri kararan, öteki parıldayan iki kara
güneş.' Parıldayan kara güneş ve Hilmi Yavuz. Yavuz'un sempozyum
için yazdığı yazıya 'Güneş Saatlerinin Gölgesinde Bir Sempozyum'
başlığını seçmesi bu meyanda bir hayli manidar.
Ey okur, kitapta, kâh Hilmi Yavuz'un metninde saklı olan kendini bulma çabasıyla, yalnızlığının ontolojik yanıyla, mutsuz bilinciyle, şairin mutasavvıf şairlerle ünsiyetiyle ya da kilitli ceviz sandığını tasavvuf anahtarıyla açma çabasıyla karşılaşacaksın, kâh Yavuz'un geçmişteki semiyotik pratiklere eklemlenme çabasıyla ya da şiirinin epistemolojik temelleriyle, Vélasquez'in tablosuna bakarak 'biz Aşk'ız' diyen şairle, onun hakikati arama temayülüyle, sahih münevver kimliğiyle, totalitarizme karşı çıkan bir bilinciyle, İrfan Külyutmaz'la, hasılı 'işte simurg: hepimizden bir dize' mısraının şairi Hilmi Yavuz'un hemen tüm 'yüz'leriyle... Sakın şaşırma!
Bu hususta Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay'ın kapanış konuşmasında söylediklerini aktarmak yerinde olacak sanırım: "Hilmi Yavuz için 'entelektüel' sıfatı yetersiz ve belki de lüzumsuz. Piyasada adı entelektüele çıkmış bir sürü aydın, köşe yazarı denilen kişi var. Onlara verilen bu sıfat Hilmi Bey için çok zayıf kalır; hatta onu ötekilere benzetmiş olur. Ona ecdâdın tabiri ile bir 'mütebahhir' demek bence çok daha uygun. O şarkın ve garbın ilim, fikir ve kültür esaslarını şahsında mezcetmiş ve hepsine münekkit/tenkitçi yani felsefi gözle bakabilen kimsedir."
Kitap bize ne söylüyor? Şiirlerindeki metinlerarası yolculuğu kâh dillerarası kâh tinlerarası bir yolculuğa dönüştüren, büyü için sözcüklerden başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, hem geleneğe bağlı kalan hem de onu aşan ve derin yollarda yürürken hep yollar düşleyen bir şairi söylüyor. Dünyayı bir metin olarak yeniden inşa eden, İslâm'ın bir estetik medeniyeti olduğunu dile getiren, bilgelik ile şiirsel söyleyişi bir araya getiren, umrandan uygarlığa, kültürden irfana giden 'sahih' bir mütefekkiri söylüyor.
Sempozyum Düzenleme Kurulu başkanlığını yapan Prof. Dr. Kenan Gürsoy'un 'Hilmi Yavuz, kendisini size açan ya da sizin onda yavaş yavaş keşifler yaptığınız bir insan.' tespiti kitap boyunca okura eşlik ediyor.
Prof. Dr. Talat Sait Halman o gerçekten incelikli konuşmasında 'Hilmi Yavuz, düşünce ve sanat âlemimizde bir gökkuşağı gibidir.' demişti. Ey okur, dikkatle bak! Güneş saatlerinin gölgesi şimdi bu kitabın üstüne düşüyor. Bir gökkuşağına dönüşmek için.