Gül'ün tek taraflı jestleri AK Partilileri...
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Ziya Cömert, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün HDP'ye açtığı taziye telefonun AK Parti'ye yansımasını bugünkü köşesinden yazdı.
ANKARA patlaması sonrası 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün HDP'ye açtığı taziye telefonun yankıları
sürüyor.
Peki Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Taziye mercii Başbakanlıktır" çıkışıyla yeniden tartışma yaratan taziye telefonunun AK Parti'ye yansıması nasıl?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Ziya Cömert, "Abdullah Gül ne yapsaydı?" başlıklı bugünkü yazısında Abdullah Gül-AK Parti hattında yaşananları yazdı.
"...
Bir açıdan, Gül'ün taziyesi makul görünüyor.
Yüz tane insan ölmüş. Bu insanlar arasında CHP ve HDP üyeleri var.
Üyelik, bir tüzel kişiye aidiyet sayılır. Eh o tüzel kişiliğin
mümessillerine taziyede bulunulabilir. Fakat, durum
sadece insani değil. Aynı zamanda siyasi ve oldukça da
nazik. Çünkü, vefat edenlerin hepsinin bu partilerle
organik bağı yok.
Belki de çoğunluğunun müşterek vasıfları Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmaları.
Ayrıca, bu bir terörist saldırı. Böyle bir saldırının toplumun
bütün kesimlerini hedef aldığını düşünmek, son derece makuldür.
Fakat, hadiseye Sayın Gül'ün bulunduğu noktadan da bakmak
lazım.
Gül, muhtemelen, bu davranışıyla, toplumun birbirlerini
gördükleri zaman tansiyonu yükselen kesimlerine pozitif bir mesaj
göndermek, böylece, varsa bir kutuplaşma, ki var, kutuplaşmada
kendi payı olmadığını, olamayacağını hissettirmek istemiştir. Hiç
olmazsa insani konularda birtakım jestlerde bulunmanın iyi tesir
bırakacağını düşünmüştür.
Bu düşünceler çok doğrudur.
Mamafih, belirtmiştim, işin siyasi bir tarafı da var. Malum,
bilhassa CHP ve HDP tarafı, bazen açıkça, bazen zımnen, söz konusu
terör saldırısından AK Parti'yi mesul tutuyor. Gazetelerinde,
saldırganlarla AK Parti arasında bir işbirliği olduğunu ima etmeyi
geçtik, açıkça iddia etmekten hiç imtina etmiyorlar.
Herhalde, Başbakan Davutoğlu ve Ak Parti tarafı,
'taziye'nin tek bir istikamete tahsis edilmesinin,
şu anlattığım menfi siyasete yarayacağına ihtimal veriyor.
Olaylara sakin kafayla baktığım zaman, görüyorsunuz, herkese hak
vermeye çalışıyorum.
Fakat, bir yere kadar. O yere gelince, duraksıyorum.
Sözgelimi, Gül'ün, kutuplaşmanın karşı tarafı olduğu varsayılan kesime makul, olumlu mesajlar vermesini ben de değerli ve anlamlı buluyorum. Kılıçdaroğlu'nu ve Demirtaş'ı arayıp taziyede bulunmak bu tesiri icra edebilir. Fakat, muhtemeldir ki, devleti temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, hükümeti temsilen Başbakan Davutoğlu'nu aramak da cok iyi bir tesir icra ederdi. CHP ve HDP'nin, bilhassa HDP'nin katliamı istismar katsayısı belki düşer, belki böyle bir jest, hep birlikte şahit olduğumuz 'inhisar'ın şiddetini azaltırdı.
GÜL'ÜN TEK TARAFLI JESTLERİ AK PARTİ ÇEVRELERİNDE...
Gül, sonuçta AK Partili bir siyaset adamıdır. AK Partinin
hikayesinde adı ve katkısı ihmal edilemez. Biliyorum, herşeyi
ihmale hazır olanlar mevcuttur.
Ben insafı, vicdanı olanlardan bahsediyorum. Öyle zannediyorum ki,
Gül'ün tek yönlü 'jest'leri, Ak Parti çevrelerinde
her zaman Gül'ün umduğu şekilde algılanmıyor. Hatta bazen
eleştiriliyor. Özellikle Ak Parti tabanı, partilerinin ilk
Cumhurbaskanı'nın, özellikle seçim süreci gibi hassas zamanlarda,
kendi partisine de jest yapmasını ümid ediyor olabilir.
Bir kaç güzel söz, bir-iki fotoğraf. Bu kadarı herhalde imkansız
değildir. Çünkü, görüldüğü kadarıyla, ülkeyi yönetme ciddiyetine ve
sorumluluğuna sahip AK Parti'den başka parti, muhalefet bile
gösteremiyor. Geçen seçimde, bir beklenti vardı, belki
Erdoğan, Davutoğlu ve Gül milletin önünde aynı fotoğraf karesine
girerler diye. Herhalde, Gül, ilgi göstermedi
bu fikre. Çünkü görmedik öyle bir resim. Bu eksikliğin Gül'ün de
mensup olduğu partide yadırganabileceğini hesaba katmak lazım.
Tabii ki herkes, kendi işini daha iyi bilir.