Gülse Birsel'den Kürtlere sert Kobani eleştirisi
Abone olKobani eylemlerinin geçmişin rezil hatıralarını ortaya çıkardığını belirten Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel, "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit etmek kimin fikriydi?" diye sordu.
İNTERNETHABER.COM
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel, Kobani onlarca kişinin hayatını kaybettiği Kobani eylemlerini köşesine taşıdı.
Yapılanları 'geçmişin rezil hatıraları ortaya çıktı sözleriyle eleştiren Gülse Birsel, "Kürt siyasi hareketi ne niyetle olursa olsun, tarihinin en feci 'halkla ilişkiler' hamlesine imza atmıştır!" diye yazdı:
Ama hakikaten merak içindeyim. "Canilerin kılıçtan geçirmek üzere olduğu, sınırın diğer tarafındaki kardeşlerimizin yaşam hakkı" için yardım isterken, halkın hissi desteğini almışken ve meseleniz hükümetin tavrıyken, "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit etmek" kimin fikriydi?
REZİL HATIRALAR ORTAYA
ÇIKTI
Az zamanda çok ve berbat işler oldu.
Birkaç gün içinde 40 kişi hayatını kaybetti, müzeler, ambulanslar,
okullar,
dükkânlar yakılıp yıkıldı. Geçmişten hatırladığımız "sokağa çıkma
yasağı",
"güvenlik güçlerine suikast" gibi rezil hatıralar ve şimdiye dek
hiç görmediğimiz
"talan" ortaya çıktı.
KÜRT SİYASİ HAREKETİNİN EN FECİ HAMLESİ
Olanlar, HDP'nin söylediğine göre "hükümetin sert tavrı ve
provokasyonlar
neticesinde", kanımca "bu etkenlerin de bir miktar katkısıyla"
yaşandı. Peki sonuç?
Kürt siyasi hareketi ne niyetle olursa olsun, tarihinin en feci
"halkla
ilişkiler" hamlesine imza atmıştır!
Geçen hafta "Kürt kardeşim dilini de konuşacak, kültürünü de
koruyacak, anasının
ak sütü gibi hakkıdır" diyen milyonlar "O kadar meraklılarsa
gitsinler
Kobani'de savaşsınlar" kafasına gelmiş durumda!
Geçen hafta "Gerekirse Kürtçe eğitim düşünülür, yerinden
yönetimlere daha çok
yetki verilebilir" fikirlerine yakın hisseden "genç demokratlar
rahatsız".
Geçen hafta "Demirtaş ve HDP, tüm Türkiye'yi kapsarsa, geleceğin
sosyal demokrat
hareketi olup, hepimizin özgürlükçü ve laik sesini temsil edebilir"
diyenler,
bugün "Ya bırak şunları, renkleri belli oldu" hayal kırıklığı
içinde.
VATANSEVERLİK' ÜST BAŞLIĞINI İHMAL
EDİNCE
AK Parti'nin IŞİD'e yardım iddiaları, yanlış ve hayalci dış
politika eleştirileri,
Türkiye'de "kök salan köktendinci gruplar", ilerlemediği söylenen
çözüm süreci ve
Erdoğan'ın malum sert söylemi, yaşanan yangın, kızgınlık ve PKK
saldırıları
yanında, eleştiri listesinde ikinci sıraya düştü!
"Kobani düşerse Ankara düşer" talihsiz tehdidi ve sonraki olayların
çirkinliği,
birbirine fikren muhalif milyonları "Vatanseverlik" üst başlığı
ve
"Huzurseverlik" denen insani istek altında birleştirdi!
Yıllarca orduyla PKK savaşırken olmayan şey, bu işler bitmiş,
barışa niyet
edilmişken oldu! Üstelik bir de, şimdiye dek bilmediğimiz pis bir
salgının ucu
göründü: Halklar arası gıcıklık! "Bunların derdi oradaki insanlar
değil,
bağımsız Kürdistan" cümlesi kahve sohbetlerinde yerini alınca,
işler iyiye gitmiyor
demektir.
EH O ZAMAN BEN KALKAYIM
"Kobani düşerse Ankara düşer", bugüne kadar Kürtlerin
taleplerini savunan
birçok kişi için "Eh o zaman ben kalkayım" anı oldu. Zira, önce
can, sonra
canan. Yani önce Türkiye Cumhuriyeti, sonra başka ülkelerdeki
akraba ve
ırkdaşlarımız. Bu öncelik sırası unutuldu, ve ümitle baktığımız bir
siyasi hareket
"Kürtçülük" sınırlarına hapsedildi.
Tüm iyi niyetimle, cümlenin "IŞİD öyle bir bela ki, Kobani düşerse,
bu manyak
teröristler Türk topraklarına da saldırır" manasında söylendiğini
varsaymak
istiyorum. Ama Gaziantep, Şanlıurfa denmemiş. Korkarım TC başkenti
olan
"Ankara'nın düşmesi" daha sembolik bir mana içeriyor.
Oysa biz Demirtaş'ın "Tüm Türkiye vatandaşlarının demokratik
haklarını
koruma" ihtimalini sevmiştik!
HANİ BERABER SAVAŞIP KURMUŞTUK
KARDEŞ?
HDP'nin, birçoklarına göre gayet meşru ve haklı bir davayı
savunmak için,
(isteyerek veya istemeyerek) kullandığı tehdit, söylem ve yaşanan
şiddet
sonucu haksız duruma düştüğü, kamuoyu desteğini kaybettiği çok
net.
Bu, zeki ve işbilir olduğunu düşündüğüm bir ekip için tuhaf bir
hata oldu.
Dileğim, kısa zamanda "Hezeyandı, geçti" deyip, karşılıklı diş
bilemeyi bırakmak.
Ve birkaç hafta önce kaldığımız yerden devam etmek. Bu topraklarda
yaşamaya
niyetli tüm halkların iyiliği için.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ TEHDİT ETMEK
KİMİN FİKRİYDİ
Ama hakikaten merak içindeyim. "Canilerin kılıçtan geçirmek üzere
olduğu, sınırın
diğer tarafındaki kardeşlerimizin yaşam hakkı" için yardım
isterken, halkın hissi
desteğini almışken ve meseleniz hükümetin tavrıyken, "Türkiye
Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit etmek" kimin fikriydi?
Yav hani beraber savaşıp kurmuştuk? Hepimizin ülkesiydi? Hepsi bir
yalan mıydı
kardeş? Ayıp ediyorsunuz, bizi kaybediyorsunuz!