Gülgün Feyman Budak'tan Emine Erdoğan mektubu açıklaması
Abone olEmine Erdoğan'a yazdığı zehir zemberek mektupla gündeme ünlü spiker Gülgün Feyman Budak'tan olay yaratacak açıklama geldi.
İNTERNETHABER.COM
Ünlü spiker Gülgün Feyman Budak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a neden mektup yazdığını
açıkladı.
Sözcü gazetesine konuşan Gülgün Feyman Budak, "Kadın kadına
dertleştim, umarım hoşuna gitmiştir hanımefendinin de" sözleriyle
neden Emine Erdoğan'a mektup yazdığına açıklık getirdi.
Budak, Emine Erdoğan'den kendisine yanıt gelip gelmediğiyle ilgili
soruya, "Bu tip şeylere yanıt gelmez" dedi.
ATATÜRK HADLERİNİ BİLDİRMEMİZ GEREKTİĞİNİ
SÖYLEDİ
Atatürk'ün askeri olduğunu belirten Budak, "Biz
Atatürk'ün değerlerine sahip çıkmadığımız müddetçe, bu ülkeyi
geriye götürmek isteyenler emellerine ulaşacaktır. Bizim birlik
içinde olmamız ve varlığımız, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde
söylediği gaflet ve delalet içinde olanlara haddini bildiriniz
mealindeki sözleri asla ve asla unutulmayacak, kulak ardı
edilmeyecek sözlerdir. Biz şimdi bu sözlerin kıymetini çok daha iyi
biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, laik sosyal bir hukuk devleti
olarak sonsuza kadar yaşayacak."
HİSLERİMİZE TERCÜMAN
OLDUNUZ
Mektubunu okuyan insanların kendisine "Hislerimize tercüman
oldunuz" dediklerini açıklayan Budak, mektubunun bu kadar büyük bir
tepki oluşturmacağını da sözlerine ekledi.
Gülgün Feyman Budak, mektubunda "Bakın
Hanımefendi, eşiniz Beyefendi daha cenin bile değilken kazanılan
zaferlerin, yüce zaferlerin adresi olan bu güzel ülkeyi biz
ATATÜRK’ÜN askerleri, kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz. Bunu siz iyi
biliyorsunuz" ifadelerine yer vermişti.
İşte Gülgün Feyman Budak'ın yazdığı o mektup:
Pek Muhterem Hanımefendi;
Uzun süredir beklediğinizi bildiğimiz Cumhurbaşkanlığı mertebesine erişmenizden dolayı eşinizi ve sizi kutlarız. Hayırlı uğurlu olur inşallah. Hem ailenize hem de ülkemize!
Atamızın mirasını, ona en küçük zarar getirilmesine izin
vermeden koruyup kollama görevini seçmen size ve ailenizin diğer
fertlerine verdi. Çok iyi bilirsiniz ki emanete
hıyanet olmaz! Seçmenlerin size verdiği bu kutsal
emaneti koruma kollama görevini, hâttâ vatan nöbetini, ikbalinizin
son gününe dek hakkıyla yapacağınıza adımız gibi emin olmak
isteriz. Aksini düşünmek bize, hıyanet size yakışmaz
yoksa!
HASTANELERE OLAN İLGİNİZİ
BİLİYORUZ
Değerli eşinizin Başbakan olduğu yıllar içinde siz daima müspet
bilimlerden yana olduğunuzu bu toplumdan esirgemediniz. Özellikle
modern hastanelere olan ilginiz ve değerli katkılarınızdan bu
konuyu iyi biliyoruz.
Hastanelerin daha fazla kazanması için seçmen kitlenizin büyük bölümünü oluşturan üfürükçülere asla taviz vermediniz.
Ekonomi müspet bilimdir. ‘Beyler, özel hastaneler özel statü taşır!’ diye düşündüğünüzden eminiz. Ah Emine Hanımefendi ahh! Keşke sizin yönetiminde olduğunuz, hatta ortak veya sahip olduğunuz şık, modern ama ucuz hastanelerimiz, pastanelerimiz olabilseydi de yufka yüreğiniz sayesinde orada tüm seçmenleriniz, modern koşullarda sağlık hizmeti alabilseydi! Ahhh… Ahhh… Keşke! Neredesiniz Emine Hanım?
Size olan özlemimizden sonra gelelim devlette verdiğiniz ekonomi savaşına… Olur mu? Emine Hanım? Biraz kızabilirsiniz ama…
Emine hanım; bu ülke nereden nereye geldi, nasıl geldi,
sanırım size pek anlatan olmadı. Bu bilgisizlik her halinizden pek
belli oluyor. Aaa, durun kızmayın hemen. Cahiller hemen köpürür,
siz aydınsınız biliyoruz… Vallahi… Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek
ayıp! Oysa siz öğreniyorsunuz işte!
EŞİNİZ BEYEFENDİ DAHA CENİN BİLE DEĞİLKEN...
Hayrünnisa Hanımın hazinemizden devasa harcamalarla, vergilerimizle, dekore ettirdiği, hepimizin, lânet ne kelime, kem sözlerle kutsadığımız Cumhurbaşkanlığı konutunu kasvetli bularak, AK SARAY adını verdiğiniz Atamızın mirası topraklara yerleşme isteğinizi pek anlayamadık.
İstanbul’un bir zamanlar suç, fuhuş ve uyuşturucu baronlarının yaşadığı semtini anımsatan AK SARAY isminin siyasî mekânda ne işi var?
Bakın Hanımefendi, eşiniz Beyefendi daha cenin bile değilken kazanılan zaferlerin, yüce zaferlerin adresi olan bu güzel ülkeyi biz ATATÜRK’ÜN askerleri, kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz. Bunu siz iyi biliyorsunuz.
Pek Muhterem Hanımefendi, eşinizin getirttiği uçağın bu ülkeye maliyetini acaba kendisine sordunuz mu? Biz biliyoruz ama sanırım size söylememişler. Emine Hanım, bu uçağın 400 milyon dolar olduğu belirtiliyor.
SİZ DUYUNCA KIZMADINIZ MI?
Biz bu parayı duyunca düşüp bayılacaktık. Olamaz, bu ülkenin parasını böyle çar çur edemezler dedik.
Siz duyunca kızmadınız mı eşiniz beyefendiye. Kasımpaşa nireee Aksaraylar, köşkler, villalar, lüks otolar, sayısız uçaklar nireee?
“Recep, biz kimiz? Duyan bize sonradan görmeler, aç gözlüler, edepsizler derse çok üzülürüz” demediniz mi?
Yandaş gazetecilerin o uçaklara binebilmek, etrafa Recep Beyle seyahatteydik diyebilmek için alkış tuttuğunu unutmayın. İnanın Emine Hanım hepsi kan emici, kan. Yarın iktidar sizden gittiğinde yanınızda o yağcı tayfanın tozunu bile bulamayacaksınız.
AYIP OLUYOR BU KADAR MÜSRİFLİK
Gelelim konumuza...
Pek Muhterem Hanımefendi, çocuklarınızı ne büyük yoksulluklar içinde büyüttüğünüzü biliyoruz. Yoksulluk ayıp değil. Ama sonradan görmelerin görgüsüzlüğü hem ayıp hem de alay konusu yapar insanı. Bu duruma düşmek isteyeceğinizi hiç sanmayız.
Size bu ülkenin bir kadını olarak, kadın kadına dertleşmek için yazdım. Ayıp oluyor bu kadar müsriflik. Çok ayıp.
Gelin bizi dinleyin. Şakşakçılarınızı, kralın soytarılarını etrafınızdan kovalayın. Dost acı söyler.
Eşinizi uyarın. Harcadığı milyarlar, bizim paramız. Türkiye’nin kaynakları. “Recep, bu ülkenin parasını babanın mirası gibi harcama” diyin. “Bak tarih müsriflerin acı öyküleriyle dolu. Gel tarih okuyalım, öğrenelim” diyin. “Bazen bir şeyler söylüyorsun tarih bilmediğin ortaya çıkıyor. Ayıp oluyor” diyin.
“Sen günah nedir biliyor musun? Bizi Allah affetmeyecek. Yazık olacak imam hatip eğitimine” diyin.
Ne derseniz diyin Emine Hanım. Bu kör yolculuğa bir son verin. İnanın o zaman ülkenin kahramanı olursunuz.
Size bir kitap bile önerebilirim. Şah Rıza Pehlevi’nin dul eşi, Farah Pehlevi’nin yaşam öyküsü. Bir çırpıda okunuyor.
Saygılar…"