Gülerceden F tipi iddialarına yanıt
Abone olGülen cemaatinin önde gelen isimlerinden Gülerce, Emniyet'te F tipi yapılanma iddialarına ilişkin açıklama yaptı;
Zaman Gazetesi Yazarı, Gülen cemaatinin önde gelen isimlerinden
Gülerce, “Görüntüleri kim çekti, çekiyor” sorusunu,
“Bunları yapanda Allah korkusu yok. Hakiki mümin güven
avcılığı yapmaz” diye yanıtladı. Emniyet’te F tipi
yapılanma iddialarına ilişkin ise Gülerce, “Böyle bir şey
olsa MİT, Jitem bunu ortaya çıkarmaz mı?” dedi.
İşte Gülerce ile yapılan söyleşinin ikinci bölümü:
- Bazı kesimler ”Emniyet’te F tipi polisler var. Bir sürü
komploda parmakları var“ diyor. Fethullah Gülen bu iddialara hasıl
bakıyor?
Sayın Gülen ABD’de olduğu için ”Tüm işlerin arasında Amerika var“
da deniyor. Yani ”Türkiye’de olup bitenin arkasında Fethullahçılar
var. Fethullahçıların arkasında da Amerika var“. Buna Sayın Gülen
bir cevap veriyor: ”Allah’ın büyüklüğünü görmeyenler
sebeplere bakarak derler ki sizin hareketiniz çok büyük bir proje,
bunun arkasında Avrupa, Amerika olmalı mutlaka,
derler.
- Yani?
“Hayır işlerinde değirmenin suyu nereden geliyor, bu işin arkasında
büyük zenginler yok” diyorlar. Her taşın altından bir F tipi
çıkarma, “Arkasında Amerika var” iddiaları ortaya atanların
inanacağı yoksa ne söylerse söylesin ikna etmeniz mümkün değil. F
tipi iddialarına karşı söylenecek tek bir şey var: Şu anda statüko
dediğimiz güçler yani askeri vesayet rejiminin hakim odakları bizim
bu hareketimize pek sempatiyle bakmıyorlar. Detaylandırmıyoruz ama
bu hareketle uğraştıkları besbelli. Eğer Emniyet’te böyle
bir şey olsa MİT, JİTEM, askeri istihbarat bunu ortaya çıkarmaz
mıydı? Bu soruya da hiç cevap alamadım.
- Ortaya çıkardı, diyorsunuz?
Sizinle uğraşanlar var, bir açığınızı bulmak için öyle yakın takip
ediyorlar ki! Ama bir türlü ’İşte şunlar F tipidir’ diye
Emniyet’in içerisinde birilerini ortaya çıkarıp gösteremiyorlar.
Öyle bir örgüt devlet yapısı içinde suçtur. Kendi amirlerinden
değil başka yerlerden talimat alan insanların varlığı devlet
açısından suçtur.
- Siz neye göre “Ergenekoncu polisler”
diyorsunuz?
Savcıların getirdiği deliller var ve hakimlerin ciddiye almasından
dolayı yargılanıyorlar. Somut bir şey var. O zaman şöyle söylemek
lazım: Bütün savcılar, yargıçlar F tipi ise çek ipini gitsin
kardeşim. İnsaf yani. Burada insanları töhmet altına alma da
var.
- Belli kesimlerde bir korku yarattınız?
Bu korkuyu bilerek yayan çevreler var. Ben 68 kuşağındanım. Bizim
üniversitede ilk derdimiz sınıf geçmek değil, komünistlerle kavga
etmekti. Çünkü Türkiye’nin komünist olma tehlikesi bizi çok
korkutmuştu. Bu ülkede Sünniler için Alevi, laikler için dindar,
dindarlar için laik korkusu üretiliyor. Şimdi bu korkulara yeni bir
tanesi eklendi: Gülen cemaati. Ama bakın SSCB dağıldı, bugün iki
ülke arasında vize kalktı. Bütün çalışmasını soğuk savaşa göre
yapan o insanlar ne oldu? Hepsi tarihin tozlu raflarında kaldı.
"Neredeyse her yerden kaset fırlıyor, ses kasetleri,
görüntüler. Kim bu düğmelere durmadan basıyor?"
DİĞER SAYFADA...
Kim yapıyor bilmiyorum ama bunu yapanlarda Allah korkusu yok.
Peygamberimiz, “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanınız”
diyor. Hakiki bir mümin günah avcılığı yapmaz, insanların
günahlarının peşinde koşmaz. Hele hele mahremlerine, yatak
odalarına kamera yerleştirmez. Açıktan yaptıkları günahlarda bile
başını çevirir. Din böyle söylerken, siz yatak odasına
kamera yerleştiriyorsunuz, çektiğiniz görüntüleri internet ortamına
atıyorsunuz. Sayın Baykal yalanlanmış olsa çok iyi olurdu.
Sevdiğim bir insanın başına böyle bir şey gelmemiş olmasını çok
isterdim. Bunun yalanlanması için sadaka vermeyi düşünürüm.
- Sayın Ecevit ile Gülen’in yakınlığı bilinir. CHP ile
cemaatiniz arasında böyle ilişki kurmak sözkonusu mu?
Sayın Gülen Başbakanlara hep çok nazik davranmıştır. Sayın Ecevit,
Gülen’i ziyaret etmek istediğinde çok şaşırmıştır, Ecevit gelmek
istediğinde Gülen, ’Olur mu efendim? Siz Başbakanlık yapmış
insansınız. Ben size geleceğim’dedi. Sayın Baykal böyle dedi diye
bu camianın içinde seçmen olarak insanlar hemen oylarının rengini
değiştirecek değiller. Empati yapsınlar. Bir de sizi kızdırmış bir
insana da hemen bir sözle insanların dönmesi kolay değildir. Bu
çizginin tutarlı olduğunun görülmesi lazım.
- Yani Sayın Baykal’ın ya da CHP’nin adımlar atması
gerekir?
Gönüller hareketi, Gülen hareketi siyasi bir hareket değildir.
Siyasi bir beklenti içinde de değildir. Bugün AK Parti gider başka
bir hükümet gelir. O hükümetle de aynen AK Parti’yle olan
münasebetler devam eder. Sayın Gülen, “bütün partiler halkımızın oy
verdiği partiler olduğu için hepsine eşit yakınlıktayız. Hepsi
bizim hükümetimiz” diyor.
- Bir CHP’li vekilin 6 ay önce Sayın Gülen’i ziyaret ettiği
doğru mu?
Sanmıyorum. Ama MHP’nin içinde Hoca Efendiyi çok seven insanlar
var. Birebir görüşmüş kişiler var. Milletvekili olanlardan söz
ediyorum.
- “AKP’yi destekliyorlar” iddiaları nasıl ortaya
çıkıyor?
Bakın bir iktidar partisi Türkiye’nin demokratikleşmesini isterken,
birileri onu engellerse, ben bir yazar olarak bile -bir yere
mensubiyetimden dolayı değil-, bunu eleştiririm. Bizim liberal
arkadaşlarımız da destekliyor AK Parti’yi. Onlarınki benim anlatmak
istediğime daha net bir misaldir. Liberaller AK Parti’li oldukları
için mi AK Parti’yi destekliyorlar, yoksa demokratikleşmeye mi
destek veriyorlar?
Gülerce: "Başbakan’ın üslubunu hep eleştirdim"
DİĞER SAYFADA...
- İktidarı eleştirdiğiniz yerler de oluyor mu?
Belki yazarlar arasında AK Parti’yi, sayın Başbakanı en çok
eleştirenlerden biriyim. Üslubunu hep eleştirdim. Sayın Baykal ne
kadar sertleşirse sertleşsin, anamuhalefet partisinin lideridir.
Herkesin değil, CHP’nin lideridir. Ama sayın Başbakan AK Parti’nin
liderliği yanında başbakandır. CHP’lilerin de, SP’lilerin de, BDP
ve MHP’lilerin de Başbakanıdır. Daha kucaklayıcı, geniş yürekli,
şefkatli davranması lazım. Başbakanlara sertlik yakışmaz. Bu AK
Parti’li olmak mı demek? Ama öte taraftan Başbakan, yargıda bir
kumpas kurulmuş, ’Al pasını ver pasını olmuş’ bu tezgahı değiştirip
hakimlerin de üye seçecekleri bir sistem getiriyor. CHP’yi anladık,
peki MHP niye karşı çıkıyor?
- Üslup meselesini biraz daha açabilir
misiniz?
Mesela laik denilen bir kesim İsmet İnönü.. Laik kesim için İsmet
İnönü’nün gündeme getirilmesi, rahatsızlık sebebidir. Sayın
Başbakan ikide bir, ’Çivi çakmadınız’ diyor. CHP’ye oy veren
herkese, ’Sizdeki de ne akıl kardeşim. Tek bir çivi çakmayan
partinin liderinin arkasından
gidiyorsunuz “. ”İnsafa gelin yahu“ diyorsunuz.
- İktidardan daha da ağır eleştiriler geliyor
aslında?
Ama ”İnsafa gelin yahu“ dediğiniz insanlar yüzde 25 civarında o
partiye oy veriyor. İsmet İnönü’yü gündeme getirmeseniz kıyamet mi
kopar? Laik kesimin hassasiyetlerini dikkate almazsanız, lüzumsuz
yere Türkiye’de bir gerilime sebep olmuş oluyorsunuz. Evdeki huzur
için eşler nasıl birbirlerini rencide etmemeye çalışıyorlarsa,
böyle bir siyaset üslubu geliştiremez miyiz? İnönü’nün ne alakası
var? Tartışılmasın demiyorum ama yazarlar, akademisyenler yapsınlar
bunu. Siz o gelenekten gelen bir partiyi ve o partiye bugün oy
verenleri karşınıza alarak bir iş yapıyorsunuz.
- Yalçın Akdoğan’ın dediği gibi gündem değiştirmek için
yapılabilir mi?
Ağır olacak ama Sayın Akdoğan için söylüyorum: Zırva tevil
götürmez. Bir yanlış yapmışsınız ”gündemi değiştirmek” demişsiniz.
Gündemi değiştirmek için insanların kalplerini kırmak mecbur mudur?
Gündemi değiştirmek için vatandaşı üzdükten sonra ona mazeret
aranması doğru değildir.
28 Şubat’ta Ecevit daha dik durdu
- MHP’nin size yönelik eleştirileri var. Açılım sürecinde
toplumun kutuplaşmasına katkı yaptığınızı iddia ederek tavır
alıyorlar?
Gülen hareketeki gibi bir ’cemaat’ sayıca önemli bir rakama
ulaşınca siyasetçiler bunlara oy deposu gözüyle bakıyorlar. Geçmiş
seçimlerde oldu. Gelip Sayın Gülen’le görüşüyorlar. Mesela bir
siyasi, “Sormak istediğim konular var” deyip randevu alıyor. Ben
şahit oldum, bakıyorsunuz 3-4 dakika sonra o görüşme, gelen kişinin
bir takım şeyleri sayın Gülen’i empozesine dönüşüyor.
- MHP yönetimini mi kast ediyorsunuz “oy isteyenler”
derken?
Hayır, yanlış anlaşılmasın. Sağdaki partilerde maalesef “Gülen
cemaati bütün oylarını bize vermelidir” diye beklentinin de
ötesinde bir kabul var. Mesela sayın Ecevit’le, Sayın Gülen
konuştular, birbirlerini sevdiler. Rahmetli Ecevit’ten ben Allah
razı olsun diyorum. 28 Şubat sürecinde montaj bir kaset olayı
çıkartıldı. O suçlamalarda çok dik durdu. ’Buna inanmıyorum’ dedi.
İlk gün Sayın Demirel’e sordular, o da benim kalbimin çok kırıldığı
bir cevap verdi. ’Biz de kendisini hoca biliyorduk’ dedi. Aynı
soruyu Ecevit’e sordular, “Bir de sayın Gülen’le konuşmak lazım”
dedi. (Vatan)