Güler Kazmacı YÖKsürdü
Abone olTürkiye'nin gündem maddelerinden biri olan YÖK'ü ele alan Güler Kazmacı, bakın nasıl YÖKsürmüş.
Güler Kazmacı'nın yazısı... “YÖKsürüyorum” Sık sık “eski” bir
karikatürü hatırlıyorum. Çünkü bugünlerde karikatürün içeriği
“yenilendi”. Öğrenci üniversitenin revirinde görevli doktora
muayene olmaya gitmiştir ve doktor hastasına rahatsızlığının ne
olduğunu sorar. Cevap, ortamı anlatan ve üniversitelerin
“sıkıntılı” durumunu ortaya koyan bir kelimedir: “YÖKsürüyorum”!
Ama o zamanlar YÖK’ten şikayet etmek “anarşist” olup sisteme karşı
çıkmak, 1980 yılındaki askeri darbenin “tortusu” olan eğitim
anlayışına başkaldırmak, daha da kötüsü “devlete düşman olmak” gibi
algılanırdı. Bu yüzden karikatürün “devamı” gelmedi... YÖK’Ü “NASIL
BİLİRSİNİZ?” “Bildim bileli” üniversitelerdeki öğrenciler ve
öğretmenler YÖK uygulamasından “türlü çeşitli” biçimde rahatsızdır.
Çünkü YÖK’le birlikte özerklik “sizlere ömür” olmuş, eğitim
kalitesi düşmüş, eğitim kadrosunun aldığı para “kuşa dönmüş”,
merkeziyet anlayışı yüzünden akademik çalışmaların önü kesilmiş
v.b. Lakin bunca yıldır bir tek “vatansever” YÖK yöneticisi çıkıp
“Yahu bu yasa seksenli yılların siyasi durumuna göre yapıldı. Ama
ülkeye faydası değil zararı dokunuyor, değişmesi lazım” demedi.
Diyenlere de “kızdılar”. Keşke “Kemalist” YÖK yöneticileri Mustafa
KEMAL gibi uzun vadeli ve geniş bir bakış açısına sahip olsalardı
ve ülkenin yararı için bu yasayı değiştirmeyi “bizzat” kendileri
önerselerdi. “NEYİ” TARTIŞIYORUZ? AKP hükümetinin “kronik” YÖK
yasasını değiştirmek üzere hazırladığı yasa tasarısı “gerçekten”
tartışılmalı! Ancak bakıyorum da tasarıdaki diğer maddelerden çok
“türbanlı kızların üniversiteye girme hakkı kazanabileceği”
üzerinde konuşuluyor. Bunu birinci sebebi medyanın bir kısım
“etkili” kalemlerinin hala türbanlı kızların üniversiteye girince
“şeriat devleti yollarının açılacağını” düşünmesi. Oysa AKP
iktidara geldiğinde şeriat gelmediği gibi, türbanlı kızlar okula
girdiği zaman da şeriat gelmez ve Türkiye hiçbir zaman şeriat
devleti olmaz! İkinci sebebi “koltuksever” olup yerini bırakmak
istemeyen YÖK yöneticileri... Üçüncü ve en önemli sebebi ise
üniversite rektörlerinin, öğretim görevlilerinin, akademisyenlerin
falan, YÖK yöneticilerini karşılarına almaktan korkup “ses
çıkarmaması”. Oysa bütün bu yüksek eğitim “erbabı” üniversitelerin
para kaynaklarından tutun öğretim biçimine, özerklik kavramından
tutun doçent, profesör falan olmayı düzenleyen “her halini” ele
alan bu yasa tasarısı için “özgürce” tartışabilmeliydiler. İşte
“şuraya yazıyorum”, eğer yasa çıkar ve YÖK’le beraber başındakiler
da tarih olursa, ancak o vakit “Değişikliği biz de istiyorduk ama
söyleyemedik” diyecekler.