Gülen'in Zaman röportajı neden tatmin etmedi?
Abone olFethullah Gülen'in Zaman'a verdiği röportajı analiz eden Ruşen Çakır "Gülen'in söyledikleri neden tatminkâr değil?" sorusuna yanıt aradı.
İNTERNETHABER.COM
Fethullah Gülen'in Zaman sine
verdiği röportajı analiz eden Vatan yazarı Ruşen
Çakır "Gülen'in söyledikleri neden tatminkâr
değil?" sorusuna yanıt aradı. Analizine dün kaldığı yerden
devam eden Çakır, Gülen'in röportajının beklenen etkiyi yapmadığını
vurgularken cemaatin ikna edici olmaktan uzak kaldığını
savunmuştu.
Röportajın cemaate dönük kuşku ve eleştirilere yanıt vermediğini kaydeden Ruşen Çakır, Gülen'in cemaatine dönük bir özeleştiriden kaçındığına dikkat çekti. Hükümetin Twitter'ı kapatmak gibi stratejik hatalar yapmasından dolayı cemaatin eleştiriler karşısında “şimdi sırası mı?” diyebildiğini kaydeden Çakır buna karşın Cemaat’in ve Gülen’in her pozisyonunun doğru, her açıklamasının tatminkâr olmadığını yazdı.
İşte Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:
ELEŞTİRİ ÇOK ÖZELEŞTİRİ
YOK
Gülen söyleşide hükümete ve Başbakan’a yönelik çok kapsamlı
eleştiriler getiriyor ancak kendisi ve cemaatinin yanlışları
üzerine herhangi bir özeleştiri yaptığını görmüyoruz. AKP’nin
çelişkilerine vurgu yapıyor ama kendi cemaatinin çelişkilerinden
hiç bahsetmiyor. Örneğin AKP iktidarında yolsuzluk, rüşvet,
usulsüzlük iddialarının son bir yıl için geçerli olmadığını,
Cemaat’in Deniz Feneri soruşturması sürecinde sessiz kaldığını
biliyoruz. Yine Cemaat’in geçmişte, bugün iyi ilişki geliştirilmek
istenen muhalif partilere ve toplumsal kesimlere nasıl mesafe
koymuş olduğu da herkesin malumu.
CEMAATİN EN GÜÇLÜ AVANTAJI HÜKÜMETİN
HATALARI!
Bu listeyi uzatabiliriz, ancak şu da bir gerçek: Hükümetin 17
Aralık süreciyle birlikte geliştirdiği, yargı ile emniyette
görevden almalar, demokrasiyi kısıtlayıcı yasal değişiklikler ve
son olarak twitter’ı kapatmak gibi bir dizi hatanın toplamından
ibaret olan strateji Cemaat’in ve Gülen’in elini çok
kuvvetlendiriyor. Öyle ki Cemaat’e yönelik her türlü eleştiri
“şimdi sırası mı?” şeklinde tepkilere neden olabiliyor.
Olabilir. Hükümetin, dolayısıyla Başbakan’ın yolsuzluk iddiaları
konusunda kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapmak, bağımsız
yargıyı devreye sokmak yerine sadece seçim sandığını işaret etmesi,
baskıcı politikaların da yardımıyla sadece seçimi kazanmayı
hedeflemesi, Cemaat’in ve Gülen’in her pozisyonunun doğru, her
açıklamasının tatminkâr olduğu anlamına gelmiyor.
GÜLEN HEP SİYASETLE
İÇİÇE
Örneğin Gülen’in Dumanlı söyleşisinde kendisi hakkında çizmeye
çalıştığı “siyasetüstü din alimi” imajı hiç inandırıcı değil. Çünkü
Gülen’in öteden beri siyasetle yakından ilgilendiğini,
siyasetçilerle yakın ilişki kurmak istediğini ve kurduğunu
biliyoruz. Aynı şekilde Cemaat’in Türkiye’nin son 12 yılına
nerdeyse AKP kadar damgasını vurmuş olduğu da bir gerçek. Kaldı ki
yakın bir zamana kadar AKP ile yoğun bir ittifak içindeydiler.
LAFI UZATMAYA HİÇ GEREK
YOK
Lafı hiç uzatmaya gerek yok. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın iki kez
ABD’de de Gülen’i ziyaret ettiğini Cemaat’in sözcüleri şu günlerde
ifşa ettiler. Tek başına bu görüşmeler bile Cemaat’in, kendisini
toplumsal alanda hizmete adamış iktidar hesaplarıyla hiçbir ilgisi
olmayan bir sivil toplum kuruluşu olmadığını gösteriyor.
Zaten tıpkı daha önceki söyleşilerinde olduğu gibi, Dumanlı
söyleşisi de Fethullah Gülen’in dini konulara vakıf olmasının
yanısıra siyasetle de çok ilgili ve bu konularda hayli bilgili bir
kişi olduğunu açıkça gösteriyor.
Gülen’in yolsuzluk, istihbarat ve yargılamalarla ilgili
söylediklerinden sonra Cemaat’in kendi halinde dini bir cemaatten
öte bir yapılanma olduğu açıktır. Gülen ve Cemaat sözcüleri bu
realiteyi kabul etmedikleri müddetçe yapılacak tüm tartışmalar
eksik ve anlamsız olacaktır.