Gülen'e göre bazıları özür dileyecek
Abone olFethullah Gülen, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği özel röportajda, ilginç açıklamalarda bulundu.
ABD'de kendini daha iyi hissettiğini söyleyen Gülen,
halkın yolsuzluk olduğu konusunda hemfikir olduğunu iddia
etti.
Cemaate ve kendisine yönelik suçlamalara tepki gösteren Gülen, "Şimdi bu suçlamaları yineleyenler, günün birinde bundan pişman olacaklar ve bazıları özür dileyecek." dedi.
Gazete röportajı okuyucularına, “Erdoğan, adaletten kaçmak için darbeden bahsediyor. Türkiye tehlikede” başlığı ile duyurdu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından son dönemde Türkiye’de
yaşananların sorumlusu olarak gösterildiği hatırlatılan Gülen,
“Ölümümle Türkiye’nin sorunlarının çözüme kavuşacağını
bilsem, her gün bin kez ölmeyi tercih ederim” ifadelerini
kullandı.
İtalya’nın prestijli gazetelerinden La Repubblica’da, “Başbakanın
gücünü temellerinden sarsan son derece nüfuzlu vaiz konuştu”
sözleriyle sunulan röportajı, Marco Ansaldo gerçekleştirdi.
KUTUPLAŞMAYI ARTIRACAK DAVRANIŞLARDAN
KAÇINMALIYIZ
Ansaldo’nun yönelttiği sorular ve cevapları ise şöyle:
ANSALDO: Fethullah Gülen, Pazar günü sandığa
gidiliyor ancak Türkiye son derece güçlü toplumsal gerginlikler
yaşıyor. Neler oluyor?
GÜLEN: Belli makamlarda bulunan kişiler,
söylediklerine dikkat etmelidir. Bazı medya organları tarafından
verilen sahte haberler, toplumu felce uğratacak kapasitededir.
Geçmişte Türkiye acılı olaylar yaşadı. Gençler sokaklarda çarpıştı.
Farklı siyasi renge sahip gruplar, yamyamlar gibi birbirlerini yeme
saplantısıyla karşı karşıya geldiler. Sağ ve sol militanları,
Türkler ve Kürtler, Aleviler ve Sünniler, dinciler ve dinci
olmayanlar birbirlerini düşman gibi gördü.
ANSALDO: Bugün de aynı tehlike ile karşı karşıya
olunduğunu mu anlatmaya çalışıyorsunuz?
GÜLEN: Son yıllarda kaydedilen demokratik
ilerleme, barış ve huzuru muhafaza etmenin, devletin zirvesinde
bulunan kişilere düşen büyük bir görev olduğunu söylüyorum, ama
bunun ne derece bilincinde olduklarını bilmiyorum. Bu zorlukların
Allah'ın yardımıyla aşılacağını umut etmekten vazgeçmedim. Her
şeyin bir zamanı vardır. Bu esnada bize düşen görev, dua etmek ve
kutuplaşmayı artıracak davranışlardan kaçınarak, Allah'ın yardımını
dilemektir. Yunus Emre'nin, ‘Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz
gerek.’ sözleri aklıma geliyor.
BİRDEN BİRE BİZİ DÜŞMAN OLARAK GÖRMEYE
BAŞLADILAR
ANSALDO: Başbakan Erdoğan artık size doğrudan
saldırıda bulunuyor. Hakimleri ve polisleri kışkırtan, “bir örgütün
yarattığı bir korku imparatorluğundan” bahsediyor. Sizin yanınızda
olanları bir nevi darbe girişiminde bulunmakla suçluyor.
“İhanetten” bahsediyor. Siz buna ne cevap verirsiniz?
GÜLEN: Bu tür açıklamaları anlamakta gerçekten ben
de zorluk çekiyorum. Cemaatimizin faaliyetlerine ilişkin, Başbakan
dahil devletin en üst mertebelerinde bulunan kişilerin dile
getirdikleri övgüleri herkes bilir. Şimdi birden bire bizi düşman
olarak görüyor ve mesnetsiz şekilde bizi suçluyor.
HALK, YOLSUZLUK OLDUĞU KONUSUNDA HEMFİKİR
ANSALDO: Fakat Erdoğan sizi iyi tanıyor; aranızda,
İslam'ın ortak vizyonuna yönelik bir grup ortaklığı oldu. Peki o
zaman ne değişti?
GÜLEN: Yolsuzluk meselesini, siyasi güç için
verilen bir mücadele gibi göstererek meseleyi çarptırmaktan avantaj
elde edebilecek birileri olabilir. Bu meseleyi adli çerçeveden
siyasi çerçeveye kaydırma çabasına benzer bir çaba var. Oysaki
halk, yolsuzluğun varlığı konusunda hemfikir. Basına iletilen
deliller, bakanların istifaları ve milletvekillerinin beyanları
bunu anlatıyor. Benzer durumlar demokratik ülkelerde de yaşanıyor,
ancak o ülkelerde hükümet darbesi veya bir ihanet gibi
görülmüyorlar. Şayet ortada sorumlular varsa, mahkemeler tarafından
tespit edilir ve cezalandırılır, hükümetler de yollarına devam
eder.
BU SUÇLAMALARDAN PİŞMAN OLACAKLAR VE ÖZÜR
DİLEYECEKLER
ANSALDO: Peki şimdi ne öngörüyorsunuz?
GÜLEN: Post-modern darbe dönemi olan 90'lı
yıllarda da cemaatimize karşı suçlamalar yöneltilmişti ve
mahkemelerce bu suçlamaların hiçbir dayanağının olmadığı tespit
edilmişti. Şimdi bu suçlamaları yineleyenler, günün birinde bundan
pişman olacaklar ve bazıları özür dileyecek. Ama bu esnada tüm
bunlar, insaniyet açısından olduğu gibi Türkiye açısından da bir
kayıp anlamına gelecektir.
ANSALDO: Hareketiniz yıllarca Erdoğan'ın İslami
muhafazakar partisinin, askerleri iktidarın dışında bırakmak için
bir müttefiki oldu ve bu operasyon başarıyla sonuçlandı. O halde
Başbakan neden şimdi size karşı mücadele ediyor?
GÜLEN: Sahip oldukları değerler nedeniyle biz hem
şimdi iktidarda olanları hem de geçmişte başka siyasi partileri
destekledik. Sadece seçim döneminde sunulan bir destek söz
konusuydu. Şayet bu destek müttefiklik olarak anılmak isteniyorsa
başka. Ancak biz asla siyasi bir beklenti içerisinde olmadık.
Yanlış gördüğümüzü her zaman eleştirdik. Tutumumuzu asla
değiştirmedik. Dolayısıyla bu soruyu yöneltmeniz gereken kişi
bizzat Başbakan'dır.
BARIŞ VE HUZUR İSTİYORUZ
ANSALDO: Hareketinizin hedefleri nelerdir?
GÜLEN: Biz insana önem veriyoruz ve insanın
sorunlarını çözüme kavuşturmaya çalışmak için eğitim faaliyetlerine
ağırlık veriyoruz. Yurtlar, okullar, üniversiteye hazırlık
merkezleri, okuma salonları inşa ettik. Bu, Türkiye gibi diğer 160
ülkede de sunulan bir hizmettir. Bu ülkelerin halkı ve yöneticileri
hareketimizi hep sıcak karşıladı. İnsani yardımlar, sağlık
hizmetleri ve diyalog alanlarında faaliyetler başlattık. Amacımız,
birer insan olarak herkesin kendisini mukaddes gördüğü, barış ve
huzurun hakim olduğu bir dünyada, farklı görüşlere karşılıklı saygı
çerçevesinde hep birlikte ilerlemektir. Biz sadece Allah’ın
rızasını aramaya inanıyoruz. Başka da bir amacımız yok.
ANSALDO: Siyasi bakımdan?
GÜLEN: Belirli değerlerin temelinde oyla kendimizi
sınırlıyoruz. Şimdiye kadar hiçbir partiyle aynı çizgide olmadık.
Vatandaş olarak, yasaya, haklara ve evrensel özgürlüklere saygı
dışında bir beklentimiz yok. Hiçbir zaman bir pazarlık içine
girmediğimiz gibi, güç peşinde de olmadık.
ANSALDO: Siz memleketinize karşı çok özenlisiniz.
Şimdi Türkiye bu krizden nasıl çıkar?
GÜLEN: Aksi ispat edilene kadar biz masumiyet
karinesi içindeyiz. Öte yandan, yolsuzluk soruşturması halen
yürüyor. Devlet tüm gücüyle, sadece görevini yapmaya çalışan
savcılar ve polislerin karşısında duruyor. Aynı şekilde büyük bir
cemaat, medya aracılığıyla suçlu addediliyor. Yargı gücünü,
yürütmenin kontrolü altına almaya çalışılıyor.
Çözüm belki de, yasalara, haklara ve katılım için aday olduğumuz AB
kriterlerinde öngörülen demokratik ilkelere saygılı olmaktadır.
ANSALDO: Ancak bu yol (AB üyeliği) durma
aşamasında. Ne düşünüyorsunuz?
GÜLEN: AB’ye üyelik macerası, bir devlet
politikası haline gelmiş, toplumun rızasını da kazanmıştı. Biz de
destek verdik. Yıllar önce, Türkiye’nin de Avrupa’nın da, bu
adaylığı gerçekleştirmek zorunda olduğunu söylemiştim. Fikrimi
değiştirmedim.
BURADA KENDİMİ DAHA İYİ HİSSEDİYORUM
ANSALDO: ABD’de kendi rızanızla sürgün hayatı
yaşıyorsunuz. Neden?
GÜLEN: Sağlığım açısından burada kendimi daha iyi
hissediyorum. Türkiye’ye dönüşümün, zaten gergin olan durum u daha
da kötüleştirmek için araç olarak kullanılmasından endişeleniyorum.
28 Şubat 1997’deki post-modern zamanında acı çektim, tabiri
doğruysa, askeri rejimin baskısı altında yargı gücü tarafından
zulüm gördüm, sonra da iftira ve karalama. Bunlar, temeli olmayan,
asılsız suçlamalardı.
ANSALDO: Ancak Türkiye’ye dönmenizi bekleyenler var. Bir
gün dönecek misiniz?
GÜLEN: Ne yazık ki bugün de basın yoluyla
iftiralar atılıyor. Bu koşullarda, doktorların tavsiyesini izleyip,
burada kalmayı tercih ediyorum. Ölümümle Türkiye’nin sorunlarının
çözüme kavuşacağını bilsem, her gün bin kez ölmeyi tercih ederim.
Türkiye’nin barış ve huzurunu hedef alanlara yeni bir malzeme
vermemek için ülkemin özlemini kalbime gömerek, burada kalmayı
tercih ederim.
PAPA İLE HENÜZ İLETİŞİME GEÇMEDİM
ANSALDO: Siz aynı zamanda manevi bir referans
noktasısınız. 1998 yılında Vatikan’a giderek 2. Jean Paul ile
önemli bir görüşme yaptınız. Papa Francesco’nun göreve gelmesini ve
üstlendiği reformları nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜLEN: Diyalog, önyargıları yıkmak ve insanlar
arasındaki yanlış anlaşılmaları gidermek için etkili bir araçtır.
Papa Francesco ile henüz bir iletişimim olmadı. Ancak diyaloğa
açıklığı nedeniyle kendisinin tüm dünyada hayranlık ve memnuniyetle
karşılandığını görebiliyorum. Aynen bizim öğütlerimizde olduğu
gibi.