Gülen'den solculara sahabe benzetmesi
Abone olPerinçek'in liderliğindeki Aydınlık hareketini mercek altına alan kitapta bugün çok farklı noktalarda olan 7 isim eteklerindeki taşları dökerken, hayatlarının bir dönemiyle de hesaplaşıyor.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan
Yardımcısı Erkam Tufan
Aytav'ın kaleme aldığı, 'Aydınlık'tan Kaçanlar' adlı kitap
Ufuk Yayınları'ndan çıktı.
Kitapta görüşlerine başvurulan Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Başkanı, işadamı Ethem Sancak, Fethullah Gülen'in kendisine 1972'de cezaevinde birlikte kaldığı solcu öğrenciler için "bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı" dediğini anlattı.
KİTAP AYDINLIK HAREKETİNDEN KAÇANLARI ANLATIYOR
1960'lı ve 70'li yıllara damgasını vuran Doğu Perinçek'in liderliğindeki Aydınlık hareketini mercek altına alan kitapta bugün çok farklı noktalarda olan 7 isim eteklerindeki taşları dökerken, hayatlarının bir dönemiyle de hesaplaşıyor.
Habertürk'ten Bülent Günal'ın haberine göre bir dönemin hızlı
Maocuları'nın neler yaşadıklarına, neden döndüklerine ışık tutan
kitap, Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Halil Berktay, Oral
Çalışlar, Gülay Göktürk, Ethem Sancak ve Büşra
Ersanlı'nın anlatımlarından oluşuyor:
Aydınlık Hareketinin önde gelen isimlerinden Cengiz Çandar, Ankara
Siyasal'da okurken üyesi olduğu kısa adı FKF olan Sosyalist Fikir
Kulüpleri Federasyonu zaman içinde Dev-Genç adını alır. Çandar
şöyle anlatıyor: ''Sanırım 1969'du. Federasyonun kongresinde yeni
bir isim kabul edildi. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu
olacaktı. Ben de baskıya girmek üzere olan Türk Solu dergisinin
başındaki Bora Gözen'e kongre ile bilgi aktarırken, ismini kısaca
Dev-Genç olarak yazdırdım. Dev-Genç adı, Türk Solu'nda yayımlandı
ve hiç kimse örgütün uzun resmi adını kullanmadı.''
GÜLEN: 'SAHABE HAYATI YAŞAYAN SOLCULARIN
YANIBAŞINDA YATTIM'
Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Başkanı, işadamı Ethem
Sancak, 1975-1985 arası Aydınlık Hareketi'nin içinde, önder
kadrosunda yer aldı. Sancak, kitapta şunları söylüyor:
''(...) Adanmışlık çok enteresan şey. Mesela geçen gün
Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ABD'de ziyarete gittiğimde kendisine
dedim ki; 'Ben adalet ve özgürlük arayışı peşinde solcu oldum.'
Bana, 'Beni 72'de hapse attılar, yanı başımda hücrede solcu gençler
vardı, onları gözledim, bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar
vardı' dedi. Sahabe hayatı yaşamak çok zor bir şey... Dürüst olmak,
kanaatkar olmak, yalan söylememek, baskıya boyun eğmemek,
despotizme karşı hakkı savunmak, haklıyı savunmak. Mesela ben
acayip şekilde sempati duydum bu objektif ve güzel
değerlendirmeye.''
PERİNÇEK'İN ÇOCUK YAPMA YASAĞI YÜZÜNDEN
KIZ KARDEŞİ ÖLÜYORDU
Kitapta, Perinçek'in örgütte çocuk yapma yasağı koyduğu şu çarpıcı
örnekle anlatılıyor. 1976 yılında Gün Zileli'nin eşi (Perinçek'in
kız kardeşi Feyza) hamile kalır. Zileli, Doğu Perinçek'in yasağı
delmesini fırsat bilip eşinin doğum yapması için izin ister.
Perinçek izin vermez. Feyza Zileli parti kararıyla 3 aylık bebeğini
mezbaha gibi bir yerde aldırırken çok kan kaybeder ve ölüm
tehlikesi geçirir.''
ŞAHİN ALPAY: 'DÖNEKLİĞİMLE İFTİHAR
EDİYORUM'
Gazeteci Şahin Alpay 1968-1971 yılları arasında Aydınlık Hareketi
içerisinde bulunmuş. Alpay kitapta şöyle yazıyor: "Dönekliğin bir
ahlaki, bir de felsefi anlamı var. Ben ahlaki bakımdan her zaman
sözüne sadık, güvenilir, dürüst, şeffaf olmaya çalıştım. Ama
felsefi bakımdan bir döneğim ve dönekliğimle iftihar ediyorum.
Çünkü yanlışlardan dönmek, bir erdemdir."
"PERİNÇEK HÜNGÜR HÜNGÜR
AĞLADI"
20 yıl hareketin içinde aktif rol alan Halil Berktay, Perinçek'le
ilgili de şu satırları yazdı: "Çok zekiydi, dinamikti, enerjikti,
sıcak bir karizması vardı. İkna edici, temkinli, birleştirici ve
itidalli dönemleri oldu. 1980'lerde ikinci tutuklanıştan çıktığında
çok farklı bir insandı. Bütün dengesini kaybetmiş gibiydi. Küçük
bir yazı kurulu toplantısında kontrolünü yitirip ‘Ben meczup muyum,
içeride de bana meczup gibi davrandılar' diye hüngür hüngür
ağladı.''
''ÖMER MADRA'YI KARABORSA BİLET SATSIN
DİYE GÖNDERDİK"
Oral Çalışlar anlatıyor: ''Örgütteki arkadaşlara şaka yollu
diyorduk ki, ‘Lan burjuva çocuğu şuna bak'... Mesela bir keresinde
Ömer Madra'yı karaborsa bilet satmaya gönderdik İnönü stadına...
Yani onların emekçi kabiliyetleri gelişsin diye böyle bir takım
saçmalıklara teşvik ediyorduk."