Gülen'den Menderes talimatı
Abone olFethullah Gülen, idam edilişinin 51. yılında Sultanahmet Camii’nde Adnan Menderes için mevlit okutulması talimatını verdi.
50 bin kişinin katılmasının beklendiği mevlitte Aydın
Menderes’in kaleme aldığı “Babam ve Ben” adlı kitap da okurlarla
buluşacak.
Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in idam edilişinin üzerinden 51
yıl geçti. 16 Eylül Pazar günü, merhum Menderes için Sultanahmet
Camii’nde saat 11.00’de bir mevlit okunacağı öğrenildi.
Habertürk'ten Bülent Günal imzalı habere göre 50 bin kişinin
katılmasının beklendiği mevlidin Fethullah Gülen’in isteğiyle
düzenlendiği ortaya çıktı. Gülen’in, “Adnan Menderes’in
cenazesinin naklinde ben de oradaydım. O kalabalık beni sukut-u
hayale uğrattı. Aydın Bey’in eşinin isteği üzerine rahmetli
Menderes’in şanına yakışır bir mevlit organize edelim’’
dediği öğrenildi. Mevlitte Aydın Menderes’in yazdığı “Babam ve
Ben’’ isimli kitap da okurlarla buluşacak.
‘İSVİÇRE SAATLERİNE MERAKLIYDI YANINDA, PARA
TAŞIMAZDI’
Adnan Menderes’in en küçük oğlu olan ve 23 Aralık 2011’de hayatını
kaybeden Aydın Menderes’in kaleminden ve Ufuk Yayınları’ndan çıkan
“Babam ve Ben” kitabı ilginç anekdotlar içeriyor. İşte kitaptan
dikkat çeken kesitler: “(...) Adnan Menderes zarif, kibar, gayet
itinalı, kendine mahsus ve güzel giyinen hatta yakışıklı
diyebileceğimiz bir insandı. Güler yüzlüydü. Maskesiz adamdı. Her
gün en az 2-3 saat yürür, gece uykusu 3-4 saati geçmezdi. Fanila
giymezdi. Kravat iğnesi veya benzer hiçbir aksesuvar üzerinde
taşımazdı. Sade kol düğmeleri takardı. İncenin incesi İsviçre el
yapımı saatlere meraklıydı. Yurtdışından alınmış pabuçlar giyerdi
ve üstündeki elbisenin rengi ne olursa olsun pabuçlarının rengi hep
siyah olmuştur. Ara sıra bir iki nefes sigara tüttürse de sigara
taşımaz, tabaka taşımaz, kibrit, çakmak taşımazdı. Hiç para
taşıdığını da görmedim.’’
İNÖNÜ: BUNLAR ÇILGIN, SÖZ DİNLEMİYORLAR
16 Eylül günü Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişti.
Sıra Adnan Menderes’teydi. Menderes’in eşi Berin Hanım kocasını
kurtarabilmek için son çare küçük oğlu Aydın’la birlikte İsmet
İnönü’nün kapısını çalmıştı: (...) “Annem sözü uzatmadan ‘Paşam,
Adnan’ı siz de tanırsınız. İdamı çok büyük haksızlık olur’ dedi.
İsmet Paşa da cevaben ‘Elimden gelenleri yaptım. Ancak bunlar
çılgın vaziyetteler. Bir türlü söz dinlemiyorlar’ yanıtını verdi.
Paşanın gözleri nemliydi.”