Gülen'den icazet almayana şok engel!
Abone olETİ markasını kuran Firuz Kanatlı, dağıtım noktasında Gülen cemaati tarafından engellendiğini ilk kez anlattı.
ETİ'yi kuran ve büyük bir marka haline getiren Firuz
Kanatlı göz önünde bulunmayan bir isim. Ülker'den sonra patlama
yapan ETİ'nun sahibi Kanatlı ilk zamanlarda yaşadıkları bir
sıkıntıyı ilk kez anlattı.
ETİ'yi dağıtma noktasında sıkıntı çeken Kanatlı
distribütörüne bu konuda dert yanar. Ancak aldığı cevap çok
şaşırtır: Fethullah Gülen'den icazet alın!
İşte Yeni Şafak sine konuşan Kanatlı'nın o
anısı...
Kendi arabalarımızla büyükşehirlere dağıtıma başladık fakat müddet
sonra distribütörlüğe geçmemiz gerekti. Çünkü Ülker, daima en büyük
rakibimiz oldu, bir distribütöre geçmişti, bizim de geçmemiz
gerekiyordu. İstanbul'da Kadıköy tarafında büyük bir distribütör
var, o bölgeyi ona verdik. Fakat baktık ki pek iyi de satamıyor.
'Sizden daha iyisini bekliyoruz' diyoruz ona. Bir
gün geldi, 'Fethullah Gülen Hoca'dan icazet alamazsanız ben
sizin malınızı satamayacağım. Kusura bakmayın' dedi.
Fethullah Gülen'den icazet?
Evet. 1996 yılı Ramazan'ı. Biz İstanbul'da iyi satmaya başlamıştık. 'İcazet nasıl alınıyor' dedim. 'Çırağan Sarayı'nda iftar veriyor. Oraya gidin hocayla tanışın, anlaşın. Hoca bize icazet verecek, biz de toptancılara icazet vereceğiz. Öyle bisküvinizi satabiliriz. Bunu hemen yapın' dedi. Bana tuhaf geldi ama bir gidelim bakalım dedim. Gittik. Yanıma da çok iyi tanıdığım bir kuyumcu dostum geldi oturdu. Hasbihal ettik. Hoca o akşam hastaymış gelemedi. Fakat onun İstanbul'daki temsilcisi gibi, İhsan Kalkavan Bey konuştu. Konferans verdi. Barış Manço da gelmişti. O da Rusya'da okulları gezmiş. Çok hürmet ederek konuştu. Biz de dinledik. Yemekten sonra konuşmalar devam ederken önümüze birer kağıt kondu.
Nasıl kağıtlar?
Açtık, liste var. Projeleri sıralamışlar. Bir yerde cami, bir
yerde bir okul... 500 bin liraya kadar gidiyor. İstenen şu;
listeden bir tanesine angaje oluyorsun. 'Ben 50 bin liralık
istiyorum, ben 100 bin liralık istiyorum' diye seçip,
orada taahhüdünü imzalıyorsun. Yanımdaki arkadaşla biz
'Kusura bakmayın. Biz bir düşünelim' deyip
kalktık. İcazet isteyen bizim için hiç de sempatik bir adam olmadı.
Ben dürüst bir şekilde ticaretimi yapıyorum. Hiç siyasete
girmiyorum. Sen bana icazet vereceksin de malımı satacağım. Şimdi
bilmiyorum bu hala var mı?
O engeli nasıl aştınız?
Aşamadık ki. Başka birini bulup onunla anlaştık. Çünkü adam talimat almış. Eti o zaman İstanbul'da iyi satıyordu. Eti'nin satışına mani olursak bize taahhütte bulunur hesabını yaptılar ve icazet vereceğiz yoksa satamazsınız dedirttiler bize. Bizde başkasına verdik dağıtımı. Çok şükür Allah'a yine satışımızı yaptık.