Gülen Reyhanlı'yı belgeselle anlattı
Abone olFethullah Gülen, Bamteli çekimi yapılan yeni sohbetinde, Reyhanlı'daki hain saldırıları değerlendirdi.
Bir hayvan belgeselinde gördüğü sevgiyi ayrıntılarıyla anlatan
Gülen, "Yahu bari insanlar bu vahşilerden ders alsalar! Ne
istiyorsunuz o masum insanlardan, o kadınlardan?!." diye
sordu.
Fethullah Gülen'in 13 dakikalık en son sohbeti, Herkul.org
internet sitesinde “Reyhanlı Şehitleri ve Vahşetin Çaresi”
başlığıyla paylaşıldı.
Samanyoluhaber'in haberine göre Reyhanlı’da ortaya konan
canavarlığı hayvanların bile yapmayacağını bir örnek vererek ifade
eden Gülen, Türkiye'yi dört bir yandan saran şer odaklarının onu
canavarların yurdu haline getirmek istediklerini belirterek
“Allahım öyle bir şeyin rüyasını bile bize
gösterme!” diye dua etti.
BU NASIL PSİKOPATLIKTIR?
*Bugün gazetelerin sayfalarına bakarken hepsinde bir kere daha
gözlerim doldu. Bir vahşet, bir şenaat (iğrençlik), bir denaet
(alçaklık)… İnsanların masum olup olmamasına bakmadan.. çocuk,
kadın-erkek olmasına bakmadan… Bu nasıl birgözü dönmüşlüktür?!. Bu
nasıl psikopatlıktır?!. Bu nasıl sadistliktir böyle?!.
HAYVANLAR BİLE BÖYLE YAPMAZLAR
*Hayvanlar bile böyle (Reyhanlı’daki canavarlık gibi bir
canavarlık) yapmazlar. Bir belgeselde seyretmiştim: Bir
panter, hamile bir maymunu yakalıyor; onu hırpalarken maymun doğum
yapıyor. O vahşi hayvan yavrunun farkına varınca hemen avını
bırakıyor, yavrunun üzerine eğilip onu koklamaya başlıyor, ağzına
nefes veriyor, yalıyor. Avlamak istediği bir hayvanın masum, mazlum
yavrusunu o halde görünce, bir annenin yapacağı şeyleri yapıyor.
Gözlerim doldu o manzara karşısında: Yahu bari insanlar bu
vahşilerden ders alsalar! Ne istiyorsunuz o masum insanlardan, o
kadınlardan?!. Bu nasıl bir feryad ü figân tutkusudur?!. Bu nasıl
insanlıktır?!..
ANADOLU PROBLEMLER SARMALI İÇİNDE
*Ülkemizin etrafı problemlerle kuşatılmış gibi; gelen geçen herkese
şefkat ruhu aşılayan mübarek Anadolu adeta problemler sarmalı
içinde. Yüksek bir basiret, yüksek bir firaset ve pozitif
projelerle, stratejilerle bu problemler çözülmezse, hafizanallah,
anaların yurdu canavarların yurdu haline gelir. Onu istememek
lazım. Genel hissiyatımı ifade ediyorum: “Allahım öyle bir şeyin
rüyasını bile bize gösterme!”
*“Ben falanı sevmiyorum, bu açıdan da onun ne pozitif ne de negatif
projelerine evet demiyorum!” Bunu (bu düşüncede olanları) da o
psikopatlarla, o sadistlerle beraber mütalaa ediyorum. Niyetlerin
güzelliğine bakmak lazım. O niyetlerdeki pozitif yanlara bakmak
lazım. Her şeyin güzel yanını araştırmak lazım.
OLUMLU ATILAN ADIMLARA ÇELME TAKMA
MÜRÜVVETSİZLİKTİR
*(Çözüm adına ortaya konan gayretlerin) her şeyine evet mührü
basılmış mı basılmamış mı ayrı bir mesele! Pozitif bir mührün
basılacağı boş bir yer varsa, bence insan olana düşen şey oraya
pozitif bir mühür basmaktır. Olmasın diye, illa karşı taraf bu
mevzuda yenik düşsün, falsolar fiyaskolar yaşasın diye, bir yönüyle
olumluluk adına atılan adımlara bile çelme takma, onları
engellemeye çalışma mürüvvetsizliktir.
*Hiç kimsenin makamına, mansıbına, payesine, onun beklediği şeylere
gözünü dikmeden, “Benim de olsun!” demeden.. “Hayır benim değil,
başkalarının olsun; Allah bana verirse şayet, benimki de
başkalarının olsun.” diyecek kadar bir hasbî ruhla bütün toplumu
dört bir yandan kucaklamakla ancak o analar yurdunu, o huzur
dünyasını bir huzur ülkesi şekline getirebiliriz, koruruz.
*İfratlar tefrit, tefritler de ifrat doğurur. Siz “kan..
kafatası..” derseniz, başkaları da aynı şeyleri söyler. Siz “ille
de falan” der, her şeyi falana bağlamaya çalışırsanız, başkaları da
“filan” der. Başkasına filan dedirtmemenin yolu, falan dememeye
bağlıdır.
*Sizin âlemden beklediğiniz şeylerin âlemin de sizden beklediği
şeyler olduğunu katiyen aklınızdan çıkarmamalısınız. Saygı
gösterirseniz, saygı bulursunuz. Takdir ederseniz, takdir
görürsünüz. “Farkımız yok” derseniz, “farkımız yok” derler. Neyin,
nasıl geriye dönmesini istiyorsanız, onu âleme öyle ısmarlayın,
öyle gönderin, öyle postalayın.
*Ahh, off etmenin bir faydası yok. Evet, doğru.. “Ölmüş olanlarına
Allah’tan rahmet diliyoruz; kalanlara taziyelerimizi arz ediyoruz
ve bu canavarca davranışları da tel’in ediyoruz.” Bunlar, çok
klişeleşmiş şeyler.. derde derman değil bunlar; yarayı tedavi
edecek şeyler değil. Uzun vadeye bile vâbeste olsa, bu problemi
çözmek için ne türlü stratejiler, ne türlü planlar uygulanacaksa,
kararlı, yılmadan, yarım asır istiyorsa yarım asır, bir asır
istiyorsa bir asır demeden o plan ve projeleri ortaya koymak..
onlarla bu onulmaz derde derman olmaya çalışmak lazım, Allah’ın
izni ve inayetiyle.
*Bir kere daha, Reyhanlı’da şehit olan insanlara Allah (celle
celalühü) Firdevs lütfeylesin. Arkada kalanlara da sabr-ı cemil
ihsan eylesin. Kadere taş atmasınlar. Cenab-ı Hakk’ın o mevzudaki
meşietini tenkit etmesinler.
*Bugünkü dua saatimizde bugüne kadar değişik yerlerde haksız yere,
zulümle öldürülmüş, şehit edilmiş insanları yâd edelim; ellerimizi
açtığımızda zaten umumi dua ediyoruz ama bugün onları özellikle
zikredelim; vazifemizi yerine getirmiş olalım onlara karşı.
*Başka türlü şeyler konuşmanın, acındırmanın, o mevzuda insanları
hisleriyle harekete geçirmenin, başka türlü yanlış şeyler yapmaya
sevketmenin hiçbir faydası yok. İnsanları basirete çağıralım..
temkinli olmaya çağıralım.. müsbet davranışa çağıralım.