Gülen ölümüm yakın dedi!
Abone olFethullah Gülen, ABD'de bir dostunu uğurlarken gözyaşlarına boğuluyor. Bakın Gülen o anda neler diyor?
Gazeteci-Yazar Faruk Mercan’ın kaleme aldığı kitapta, Nur
cemaati lideri Fethullah Gülen’in ABD’ye gidişinden 12 Eylül’de
yaşadıklarına, askerlerle ilişkisinden siyasi parti liderleriyle
yaptığı görüşmelere kadar birçok çarpıcı detay
var.
12 Eylül döneminde gözaltına alınacaklar listesinde olan Fethullah Gülen’in 6 yıl kaçmayı başardığı da kitapta şöyle anlatılıyor: “12 Eylül öncesi İzmir’deki bazı yerel gazeteler ’Fethullah Hoca üniversite hocalarının da bulunduğu camide şeriat propagandası yaptı’ diye haber yapmış, durum savcılığa intikal etmiş, ancak savcılık takipsizlik kararı vermişti. Ancak artık 12 Eylül dönemiydi ve Fethullah Gülen, gözaltına alınması gerekenler listesindeydi:...
İhtilal gecesi Gülen'e baskın!
İzmir’deki Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Fahrettin İçmiz Gülen’i tanıyordu. Fakat 12 Eylül 1980 ihtilalinden kısa süre önce bu komutan Ankara’ya tayin oldu. Bu komutanın İzmir’den ayrılması Gülen için sıkıntılı bir dönemin başlangıcı oldu. Çünkü İzmir’deki bir tugay komutanı olan Tuğgeneral Hayri Terzioğlu Gülen’e karşı önyargılıydı ve ihtilal gecesi kaldığı eve baskın düzenledi. Böylece ihtilalin ertesi günü Sıkıyönetim emri ile aranan bir kişi durumuna düşen Gülen, ihtilal şartlarında uzun süre cezaevinde kalırım endişesiyle teslim olmadı. Ankara’da Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın yardımcısı Tuğgeneral Hasam Sağlam devreye girdi ve Gülen için İzmir’deki komutan Terzioğlu’nu aradı. Ancak daha sonra tümgeneralliğe terfi eden Terzioğlu’nun Gülen’e karşı tutumunda bir yumuşama olmadı. Böylece altı yıl boyunca aranan Gülen bu süreçte hep Türkiye’deydi, hiç yurtdışına çıkmadı. Nihayet 12 Ocak 1986 günü Burdur’da, gözaltına alındı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal devreye girdi. Özal’ın, ’Memlekette hala sıkıyönetim mi var. Bir suçu varsa mahkemeye sevk edilsin , suçu yoksa serbest bırakılsın’ demesi üzerine bir gece Burdur Emniyeti’nde gözaltına alınan Gülen ertesi gün İzmir’e götürülüp serbest bırakıldı.”
‘Namaz kazaya kalsın sonra kılarsınız’
“12 Eylül 1980 ihtilalinin üzerinden 25 gün geçmiş Gülen Bursa’da Nilüfer Mahallesi’nde misafirdi. İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı ise 12 Eylül’den hemen sonra Gülen için arama kararı çıkarmıştı. Asker ve polis Bursa Nilüfer Mahallesi’nde arama yaparken Gülen’le de karşılaşmışlardı: ”(...) Bursa’daki baskın Gülen için özel olarak yapılmamıştı. Bursa Emniyeti Siyasi Şube Müdürü Gülen’i tanımıştı. Çünkü Gülen, ihtilal öncesinde Bursa’da konferans ve vaaz vermişti. Emniyet Müdürü, ’İlahiyat Fakültesi’nden bilirkişi çağırıp bu kitapların tespitini yapalım’ diyordu. Gülen, ’Bilirkişi çağırmanıza gerek yok, ben hocayım. Size baştan sona tek tek kitapların ne olduğunu söyleyeyim’ deyip, anlatmaya başladı. Kitapların hepsini sayan Gülen, namaz vakti olduğunu hatırlatıp namaz kılması gerektiğini söyleyince müdür, ’Kazaya kalsın, sonra kılarsınız’ cevabını verdi. Emniyet müdürü daha sonra ’Bunları emniyete götürelim, haklarındaki kayıtlara bakalım’ dedi. Ancak daha sonra Gülen ve arkadaşlarının görev yaptıkları yerler belli olduğu için gözaltına alınmadan serbest bırakıldı.”
"Ölümüm yakın"
Gülen’İn İzmir’deki çok yakın arkadaşlarından Mustafa Birlik ve oğlu Abdullah Birlik, ABD’de Gülen’i ziyaret ettikten sonra 4 Haziran 2008 günü, Türkiye’ye dönmek üzere Gülen ile vedalaştı: “Bu yakın arkadaşını gözyaşlarıyla uğurlayan Gülen’in ağzından peş peşe üç defa şu cümle döküldü: ’Nereye gidiyorsunuz?..’ Gülen onların nereye gideceklerini iyi biliyordu. Bu sözler aslında onun Türkiye özlemiydi. Ve Gülen, bu yakın dostunu Türkiye’ye uğurlarken ona şöyle dedi: ”Benim ölümüm yakın. Bir daha görüşemeyebiliriz...”
İlk adı Muhammed olacaktı...
1938’te Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesi Korucuk Köyü’nde dünyaya gelen Fethullah Gülen’in babası Ramiz Bey oğluna Muhammed Fethullah ismini koymak istiyordu. Ancak tek partinin hüküm sürdüğü o yıllarda nüfus memuru ’Ben bu ismi kaydetmem’ deyince babası kızarak nüfus kaydını yapmadan köye döndü. Ramiz Bey bir süre sonra ihtiyar heyetine seçildi karakolun başçavuşuyla birlikte 1942’de yeniden Hasankale’ye nüfus idaresine gitti. Bu sefer iki oğlunu kaydettirecekti. Sıbgatullah, ağabeyi Fethullah Gülen’den .,5 yıl sonra dünyaya gelmişti. Başçavuş, ’Bu isimleri bu şekilde kaydedeceksin’ diye sert çıkıp oradan ayrıldıktan sonra nüfus memuru ikisini de kaydetmeye başladı.Ancak memur, babasının ’Muhammed Fethullah’ olarak koyduğu Fethullah Gülen’in ismi ’Muhammed’ olmadan, doğum tarihini de 1938 yerine 1942 olarak kardeşi Sıbgatullah’ı ise 1942 doğumlu ve Seyfullah ismiyle kaydetti.
Orgeneral Tolon’un hayreti
2003 yılında dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, komutanlığın İzmir’deki karargahında 36 yıldır Gülen’i tanıyan bir gazeteci olan Halit Esendir’le konuşuyordu. Orgeneral Tolon’un Esendir’e söylediği şey şuydu: “Bir cami hocası olan Fethullah Hoca’nın yanında bu kadar üniversite mezunu, kapasiteli insan nasıl olur? Bunu anlayamıyorum.”
12 Eylül döneminde gözaltına alınacaklar listesinde olan Fethullah Gülen’in 6 yıl kaçmayı başardığı da kitapta şöyle anlatılıyor: “12 Eylül öncesi İzmir’deki bazı yerel gazeteler ’Fethullah Hoca üniversite hocalarının da bulunduğu camide şeriat propagandası yaptı’ diye haber yapmış, durum savcılığa intikal etmiş, ancak savcılık takipsizlik kararı vermişti. Ancak artık 12 Eylül dönemiydi ve Fethullah Gülen, gözaltına alınması gerekenler listesindeydi:...
İhtilal gecesi Gülen'e baskın!
İzmir’deki Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Fahrettin İçmiz Gülen’i tanıyordu. Fakat 12 Eylül 1980 ihtilalinden kısa süre önce bu komutan Ankara’ya tayin oldu. Bu komutanın İzmir’den ayrılması Gülen için sıkıntılı bir dönemin başlangıcı oldu. Çünkü İzmir’deki bir tugay komutanı olan Tuğgeneral Hayri Terzioğlu Gülen’e karşı önyargılıydı ve ihtilal gecesi kaldığı eve baskın düzenledi. Böylece ihtilalin ertesi günü Sıkıyönetim emri ile aranan bir kişi durumuna düşen Gülen, ihtilal şartlarında uzun süre cezaevinde kalırım endişesiyle teslim olmadı. Ankara’da Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın yardımcısı Tuğgeneral Hasam Sağlam devreye girdi ve Gülen için İzmir’deki komutan Terzioğlu’nu aradı. Ancak daha sonra tümgeneralliğe terfi eden Terzioğlu’nun Gülen’e karşı tutumunda bir yumuşama olmadı. Böylece altı yıl boyunca aranan Gülen bu süreçte hep Türkiye’deydi, hiç yurtdışına çıkmadı. Nihayet 12 Ocak 1986 günü Burdur’da, gözaltına alındı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal devreye girdi. Özal’ın, ’Memlekette hala sıkıyönetim mi var. Bir suçu varsa mahkemeye sevk edilsin , suçu yoksa serbest bırakılsın’ demesi üzerine bir gece Burdur Emniyeti’nde gözaltına alınan Gülen ertesi gün İzmir’e götürülüp serbest bırakıldı.”
‘Namaz kazaya kalsın sonra kılarsınız’
“12 Eylül 1980 ihtilalinin üzerinden 25 gün geçmiş Gülen Bursa’da Nilüfer Mahallesi’nde misafirdi. İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı ise 12 Eylül’den hemen sonra Gülen için arama kararı çıkarmıştı. Asker ve polis Bursa Nilüfer Mahallesi’nde arama yaparken Gülen’le de karşılaşmışlardı: ”(...) Bursa’daki baskın Gülen için özel olarak yapılmamıştı. Bursa Emniyeti Siyasi Şube Müdürü Gülen’i tanımıştı. Çünkü Gülen, ihtilal öncesinde Bursa’da konferans ve vaaz vermişti. Emniyet Müdürü, ’İlahiyat Fakültesi’nden bilirkişi çağırıp bu kitapların tespitini yapalım’ diyordu. Gülen, ’Bilirkişi çağırmanıza gerek yok, ben hocayım. Size baştan sona tek tek kitapların ne olduğunu söyleyeyim’ deyip, anlatmaya başladı. Kitapların hepsini sayan Gülen, namaz vakti olduğunu hatırlatıp namaz kılması gerektiğini söyleyince müdür, ’Kazaya kalsın, sonra kılarsınız’ cevabını verdi. Emniyet müdürü daha sonra ’Bunları emniyete götürelim, haklarındaki kayıtlara bakalım’ dedi. Ancak daha sonra Gülen ve arkadaşlarının görev yaptıkları yerler belli olduğu için gözaltına alınmadan serbest bırakıldı.”
"Ölümüm yakın"
Gülen’İn İzmir’deki çok yakın arkadaşlarından Mustafa Birlik ve oğlu Abdullah Birlik, ABD’de Gülen’i ziyaret ettikten sonra 4 Haziran 2008 günü, Türkiye’ye dönmek üzere Gülen ile vedalaştı: “Bu yakın arkadaşını gözyaşlarıyla uğurlayan Gülen’in ağzından peş peşe üç defa şu cümle döküldü: ’Nereye gidiyorsunuz?..’ Gülen onların nereye gideceklerini iyi biliyordu. Bu sözler aslında onun Türkiye özlemiydi. Ve Gülen, bu yakın dostunu Türkiye’ye uğurlarken ona şöyle dedi: ”Benim ölümüm yakın. Bir daha görüşemeyebiliriz...”
İlk adı Muhammed olacaktı...
1938’te Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesi Korucuk Köyü’nde dünyaya gelen Fethullah Gülen’in babası Ramiz Bey oğluna Muhammed Fethullah ismini koymak istiyordu. Ancak tek partinin hüküm sürdüğü o yıllarda nüfus memuru ’Ben bu ismi kaydetmem’ deyince babası kızarak nüfus kaydını yapmadan köye döndü. Ramiz Bey bir süre sonra ihtiyar heyetine seçildi karakolun başçavuşuyla birlikte 1942’de yeniden Hasankale’ye nüfus idaresine gitti. Bu sefer iki oğlunu kaydettirecekti. Sıbgatullah, ağabeyi Fethullah Gülen’den .,5 yıl sonra dünyaya gelmişti. Başçavuş, ’Bu isimleri bu şekilde kaydedeceksin’ diye sert çıkıp oradan ayrıldıktan sonra nüfus memuru ikisini de kaydetmeye başladı.Ancak memur, babasının ’Muhammed Fethullah’ olarak koyduğu Fethullah Gülen’in ismi ’Muhammed’ olmadan, doğum tarihini de 1938 yerine 1942 olarak kardeşi Sıbgatullah’ı ise 1942 doğumlu ve Seyfullah ismiyle kaydetti.
Orgeneral Tolon’un hayreti
2003 yılında dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, komutanlığın İzmir’deki karargahında 36 yıldır Gülen’i tanıyan bir gazeteci olan Halit Esendir’le konuşuyordu. Orgeneral Tolon’un Esendir’e söylediği şey şuydu: “Bir cami hocası olan Fethullah Hoca’nın yanında bu kadar üniversite mezunu, kapasiteli insan nasıl olur? Bunu anlayamıyorum.”