Gülen o sözleri duyunca yıkılmış
Abone olPensilvanya'ya Gülen'in yanına giden Zaman yazarı Ahmet Kurucan, hocanın iktidara olan tepkisini yazdı.
Amerikalıların Türkiye'de iktidar partisinin dini
kimliği nedeniyle hukuksuz yapılan her şeyi İslamla
özdeşleştirdiğini öğrenince, Fethullah Gülen yıkılmış!
Gülen, "Müslümanlık kimin umurunda"
diyerek bu duruma tepkisini dile getirmiş.
Cemaatin si Zaman'ın ilahiyatçı kökenli yazarlarından Ahmet Kurucan, bugünkü köşesinde yolsuzluk ve hırsızlığın İslam'a verdiği zararın boyutlarını yazdı.
17 Aralık sürecinden sonra dinin büyük zarar gördüğünü
iddia eden Kurucan'ın mesajlarının açık adresinde iktidar partisi
vardı.
AVRUPALILAR HAYAL KIRIKLIĞI
İÇİNDEYMİŞ
17 Aralık operasyonunun hemen ertesinde Avrupa’da “Müslümanların olduğu idarede yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, hakka tecavüz olmaz, demek ki oluyormuş. Şu an hayal kırıklığı içindeyiz” şeklindeki yorumların yüksek sesle seslendirildiğini ileri süren yazar, yine Paris'te yaşandığını iddia ettiği bir diyaloğu anlattı:
"Paris’ten birisinin sorusunu hatırlıyorum: “Eskiden hakiki Müslüman terörist değildir ve olamaz diyorduk; şimdi buna bir de ‘hırsızlık yapmaz’ı ilave etmek zorundayız. Nasıl anlatacağız?” demişti bana bir konferans sonrasında. Neden diye sormuştum soru sahibine. “Çevremdeki bütün Fransızlar bana; ‘İslâm ve hırsızlık. Dininizde hırsızlığın, yolsuzluğun, kamu malını zimmetine geçirmenin hükmü ne?’ diye soruyorlar çünkü.” demişti cevaben."
BU SÖZLER BİTKİNLİĞİNİ YORGUNLUĞUNU
KATLAMIŞ
Gülen'e ve cemaate yönelik iftira, yalan ve hakaret
kampanyası yürütüldüğünü savunan yazar, sözü ABD'de birlikte olduğu
Gülen'in tepkisine getirdi.
(...)Bitireyim; geçenlerde Hocaefendi ile birlikteydik. Yaptığı ticarî iş itibarıyla sürekli Amerikalılarla muhatap olan birisine sordu; “Nasıl görüyorlar Türkiye’yi?” diye. O da anlattı ekonomik çevrelerin bakışını. Ve bir şey ilave etti: “En çok Müslümanlığın aldığı yaraya üzülüyoruz Hocam.” “Çünkü demokratik teamüllere ve hukuki prensiplere aykırı yapılan her şeyi, iktidar partisinin dindar kimliği ve dinî söylemi nedeniyle İslâm ile özdeşleştirmelerine sebep oluyor ve bunu açıkça dillendiriyorlar.”
Bir kez daha yıkıldı Hocaefendi duyduğu bu sözler karşısında. Üzgündü, yorgundu, bitkindi; bu sözler katladı üzgünlüğünü, yorgunluğunu ve bitkinliğini. Sadece şunu söyledi: “Müslümanlık kimin umurunda!”
Soru değil, vakıanın tespiti. İsterseniz siz de bir bakın olanlar ile olması gerekenler arasındaki uçuruma, aynı tespiti yapacaksınız: “Müslümanlık kimin umurunda!”