Gülen Kur'an'ı Kerim'i kürsüden attı iddiası
Abone olStar yazarı Elif Çakır, Fethullah Gülen'in kürsüden Kuran'ı Kerim'i fırlattığı iddiasını köşesine taşıdı.
Fethullah Gülen, gençlik yıllarında Salihli'de vaaz
verirken, millete Kuran-ı Kerim’in kıymetini bilmediklerini
göstermek için kutsal kitabı kürsüden attı mı?
Yine emekli vaiz merhum Hilmi Türkmen, Gülen'in MİT'çi
olduğunu iddia etmiş.
Star si yazarı , tarihçi-yazar Kadir Mısıroğlu'nun kitabından Fethullah Gülen'e ait olduğu iddia edilen bir olayı köşesinde paylaştı.
Hükümet cemaat kavgasında eleştirilerin odağındaki isim olan Gülen'in geçmişi sorgulanıyor.
Kadir Mısıroğlu’nun ‘Dünden bugüne: Tahrifat Hareketleri’ isimli
kitabının üçüncü cildinde Fethullah Gülen’e ilişkin bomba anı bugün
Çakır'ın köşesinde yer buldu. İşte Gülen taraftarlarını kızdıracak
o kitaptaki ilgili bölüm:
"MİLLETİ ZORLA YATIŞTIRDIM"
"(...)325. sayfada, 1969 ve 73 yılları arasında Adalet Parti ve Demokratik Parti’den Mersin ve Samsun milletvekilliği de yapan emekli vaiz Hilmi Türkmen’den bir hatıra aktarıyor Mısıroğlu...
“İskenderun’da askerlik yaparken ben de orada vaizdim. Bir gün
benim de bulunduğum camide vaaza çıktı ve orada millete Kuran-ı
Kerim’in kıymetini bilmedikleri yolunda nasihatte bulunurken o
mukaddes kitabı ‘Siz işte böyle yaptınız!..’ diyerek kürsüden
atmış, (bu vaka daha sonra Salihli’de de cereyan etmiştir) ve
cemaat arasında büyük bir galeyan meydana gelmişti.
Milleti zorla yatıştırdım. Fethullah’ı alıp evime
götürdüm. Genç ve tecrübesiz olduğunu düşünerek nasihatlerde
bulundum kendisine.
"O'NU MANİSA AKIL HASTANESİ'NE SEVK
ETTİLER"
Aradan yıllar geçti. Yıl 1965 veya 66 idi. Gayet perişan bir
vaziyette bana geldi. İstanbul’daki arkadaşlarının kendisini beş
parasız sokağa attıklarını söyledi ve benden iş istedi.
İskenderun’daki vak’a dolayısıyla ihtiyatlı davrandım ve Müftü’ye
müracaatla o sırada izinli olan bir vaizin yerine
vazifelendirmesini teminle bir deneme yapmak istedim. Bir gün vaaz
verirken düşüp bayıldı kürsüde. Hastaneye kaldırdık. Doktorlar
depresyon geçirdiğini söyleyerek O’nu Manisa Akıl Hastanesi’ne
sevkettiler. Bir iki ay burada yatıp çıktıktan sonra yine yardım
istedi. İzmir’in Kestane Pazarı’ndaki Kuran-ı Kerim Kursu’nun
idarecilerini tanıyordum. Manisa’da adı ‘deli hoca’ya çıkar
endişesiyle, arkadaşlarla görüşerek oraya yerleştirdim. Beş on gün
sonra halini hatırını sormak için yanına uğradığımda, baş başa bir
kimseyle fiskos ettiğine rastgeldim. Konuştuğu adam, beni görünce
yaydan çıkmış ok gibi fırlayıp kaçtı. Kendisine ‘Bu kimdir?” diye
sorduğumda ‘Bir talebe velisi!” diye cevap verdi.
"MİT GÜDÜMLÜ"
Bu söz doğru değildi. Konuştuğu o adam, bu karşılaşmadan 5-6 ay
evvel bana gelmiş ve MİT’çi hüviyetini gösterdikten sonra, benimle
açıkça bir mesele konuşmak istediğini söylemişti. Mesele şuydu:
‘Bizim teşkilat (MİT) Müslümanların Mustafa Kemal Paşa’ya menfi bir
tavır almasından rahatsız. İstiyoruz ki bu münaferatı giderelim.
Sen, Süleymancı Cemaati içinde söz sahibi birisin. Sen bizimle
çalış bizden ne istersen iste... Diyanet İşleri Başkanı yapalım
seni!’
Kendisine yanlış kapıda olduğunu söylemiştim. Şimdi anlıyordum ki,
buldukları adam Fethullah Gülen’di. İşi takip ettim o günden sonra.
MİT güdümlü olarak nasıl nafiz bir mevkiye getirildiğine safha
safha şahit oldum.”