Gülen cemaati gözünden son dalga!
Abone olHabertürk yazarı Amberin Zaman, son Ergenekon tutuklamalarıyla ilgili olarak Gülen cemaatinin nabzını tuttu...
İNTERNETHABER.COM- Gazeteci Nedim Şener ile Ahmet
Türk'ün gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından gözler Fethullah
Gülen cemaatine çevrildi. Kimileri bu operasyonun ardında cemaat
parmağı aradı.
Gülen hareketi içindekilerle konuşan Amberin Zaman, izlenimlerini 5
maddede topladı:
1. Bizim emniyet içerisinde, yargı içerisinde
örgütlendiğimizi kanıtlasınlar, o zaman konuşalım. Böyle bir durum
kesinlikle söz konusu değil. Yargı sürecinde neyin ne olduğu ortaya
çıkacaktır. O zaman bugün birtakım insanlara "kefilim" diyenlerin,
bize önyargıyla yaklaşanların belki de yüzleri
kızaracaktır.
Ahmet'in, Nedim'in somut delillere ulaşmadan suçlu olduğunu
varsayamayacağımız gibi hareketi de somut deliller sunmadan itham
etmeye kimsenin hakkı yok.
2. Bu yanlış algı, tüm Türk toplumunun görüşlerini
yansıtıyormuş gibi bir hava estiriliyor. Oysa
yetmiş milyonluk bir ülkeden söz ediyoruz.
Ve bu ülkede Fethullah Gülen hareketine bağlı, sayısını bilmemekle
birlikte milyonlarla ifade edebileceğimiz insan var. Bu algı
bilinçli bir şekilde yıllarca pompalanıyor ve bir psikolojik
harekâtın parçası. Bunu teyit eden belgeler, bilgiler, Ergenekon
soruşturması kapsamında gün yüzüne çıktı. (Örnek "İrtica ile
Mücadele Eylem Planı" ve "Balyoz".) Yıllardır bu tür kampanyalara
maruz kaldık. Alıştık, yeni bir şey değil.
3. "Yargıyı ele geçirdiler" ithamı nereden kaynaklanıyor?
Eskiden tek bir dünya görüşünü yansıtan yargı, artık daha çoksesli,
daha renkli, daha çoğulcu bir niteliğe büründü. Buradan yola
çıkarak "Gülen hareketinin eline geçti" suçlamaları
insafsızlıktır.
4. Biz, "Bu olumsuz imajın oluşmasında nerede yanlış yaptık" gibi
bir muhasebenin içerisinde değiliz. Hikmet Çetinkaya ve Faik Bulut
marjinal yazarlar değiller ve yıllarca aleyhimizde yayın yaptılar.
Dua ediyoruz, adli bir vakadan ötürü gözaltına alınmazlar; çünkü bu
da bizlere fatura edilir. (Bunu yarı şaka olarak söylüyorlar.
A.Z.)
5. Sözde Emniyet'i eline geçiren hareket üyeleri, gazetecileri
susturmak için onları ispiyonlayacak ve özel hayatlarını deşifre
ettirecekler korkusu gerçekten insafsız ve yalan. Baykal kaseti
patlayınca, Can Dündar'ın özel hayatıyla ilgili tartışmalarda hep
geri planda durduk. Özel hayata saygılıyız. Hatta Baykal bizi bu
tutumuzdan ötürü takdir ettiğini de belirtmişti. (Baykal'ın
"Pennsylvania'nın samimiyetine inanıyorum" sözlerine gönderme
yapıyorlar. A.Z.) Evet, özetle hareketin görüşleri böyle. "İkna
oldun mu?" diye soracaksınız. Esas mesele bu değil. Esas mesele
neden yargıya, hukuk devletine güvenmediğimizde yatıyor. Başka bir
ifadeyle, evrensel hukuk değerlerinden ziyade dünya görüşlerinin
adaleti şekillendirdiği, tepişen güç odaklarına alet edildiği
duygumuzun bertaraf edilmesi gerekiyor. Hukuk sistemine güvenseydik
eğer, Ahmet'in, Nedim'in ve nice diğer yargılanan
meslektaşlarımızın durumları hakkında bu kadar kuşku duymazdık.
Benim hareket ile ifade ettiğim duygular bir trende işaret
ediyordu. Elbette elimde somut deliller yok. Bu algıyı kırmak adına
bir çaba gösterme ihtiyacı duymayan cemaat üyeleri, sanıyorum
"Ha bak bir şeyler varmış demek ki" yorumlarına
meydan vermek istemiyorlar. Oysa bunca yıl Türkiye'de olsun,
yurtdışında olsun kendilerini anlatmak için yoğun çaba sarf ettiler
ve kuşkuları tamamıyla bertaraf etmemekle birlikte saygı ve takdir
toplayan bir konuma oturdular.
Son süreçte yurtdışı dahil olmak üzere tarafsız bakan kişiler
tarafından dahi yeniden sorgulanıyorlarsa "Bize ne, biz
alıştık" demeleri bana pek mantıklı gelmiyor. Kaldı ki
hatasız kul olmaz.