Gülen cemaati Erdoğan'a güvenmiyor
Abone olVatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinde Gülen Cemaati'nin Başbakan Erdoğan'a güvenmediğini bu nedenle de sürece mesafeli olduğunu ileri sürdü
Türkiye'de İslamcılık üzerine en çok çalışan yazarlardan biri
olan Ruşen Çakır, bugün köşesinde Gülen
Cemaati'nin PKK'nın çekilme ve barış sürecine başlangıçtan beri
mesafeli yaklaşmasını ve son günlerde sürece yönelik mesafesinin
daha da artmasını konu edindi.
Çakır, Cemaatin bu tavrının aldında Başbakan Erdoğan'a tam
olarak güvenmemesinin belirleyici rol oynadığı görüşünde.
İşte Çakır'ın köşesinden çarpıcı bölümler:
SUYU BULANDIRMAYA BAŞLADI
ÇÜNKÜ...
"Hasan Cemal bir yazısında Gülen cemaatinin sürece bakışı için
“mesafeli ama suyu da bulandırmıyor” tespiti
yapmıştı ki büyük ölçüde haklıydı. Ancak son günlerde, yukarıda da
değindiğimiz gibi cemaatten süreçle ilgili yapılan açıklamalarda
suyun bulandığını görüyoruz. “Neden böyle oldu?”
sorusuna herhâlde şu cevabı verebiliriz: Cemaat suyun zaten
bulanık aktığını düşünüyor!
CEMAAT ÖCALAN'A KUŞKUYLA BAKIYOR
BAŞBAKAN'A GÜVENMİYOR
Burada cemaatin, sürecin üç ana aktöründen ikisine
(Abdullah Öcalan/PKK ve Hakan Fidan) kuşkuyla bakması, sonuncusuna
(Başbakan Erdoğan) tam olarak güvenmemesi belirleyici rol
oynuyor. Zaten sürecin merkezine Öcalan’ın alınmış
olmasını içine pek sindiremeyen Gülen cemaatinin, gerek Milliyet
Gazetesi’nde yayınlanan İmralı zabıtlarında ortaya çıkan
Öcalan’ın kendilerine yönelik suçlamalarından,
gerekse Murat Karayılan’ın basın mensuplarına
yaptığı açıklamalardan fazlasıyla rahatsız olduğunu biliyoruz.
Özellikle Karayılan’ın sözünü ettiği “belgeler”
konusunda cemaatin MİT’ten kuşkulandığını da ayrıca görüyoruz.
AKİLLER İÇİNDE TEMSİLCİLERİ
YOK
YAZIDA DÜZELME YAPTI |
Çakır yazısı gazetede yayınlandıktan sonra gelen uyarılar
üzerine internet sitesinde yazı ile ilgili bir de düzeltme
yaptı. Düzeltme: Yazı yayınlandıktan sonra bazı okurlar Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Armağan'ın da akil insanlar heyetinde yer aldığı uyarısında bulundu. Zaman için Pazar günleri tarih yazıları kaleme alan Mustafa'yı “siyasi yazar” olarak algılamadığım için bu hatayı yapmış olmalıyım. Kendisinden ve okurlardan özür dilerim. |
Öte yandan akil insanlar heyetine doğrudan cemaat adına
konuşabilecek kimsenin alınmamış olması dikkat çekici.
Cemal Uşşak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda önemli
sorumluluklar üstlenmekle birlikte aslen cemaate mensup olmayan,
nevi şahsına münhasır bir Nurcudur. Hükümetin Zaman
Gazetesi’nden seçtiği tek isim olan Etyen Mahçupyan’ınsa cemaati
temsil etme gibi misyonu olmadığı ortada.
BUNDAN SONRA NE OLUR
Cemaatin sürece ilişkin eleştiri ve endişelerini şimdilik burada
noktalayıp “bundan sonra ne olur?” sorusunu
irdeleyecek olursak tam bir belirsizlikle karşı karşıya olduğumuzu
görürüz. Cemaat sözcülerinin dolaylı ve hatta doğrudan
çağrı ve uyarılarına rağmen hükümet süreci Öcalan/PKK/BDP ile
başladığı gibi yürütmeyi sürdürürse cemaatin sürece olan mesafesi
daha da açılacağa benzer.
AK PARTİ ANAYASA SÜRECİNDE O DESTEĞİ
KAYBEDER
O zaman hükümet, geri çekilmeden sonraki aşama olan
yeni anayasa yapma ve ona bağlı olarak Kürt sorununu
çözmeye yönelik demokratikleşme hamleleri sürecinde Gülen
cemaatinin katkılarından ve aktif katılımından mahrum
kalabilir.
Gülen cemaatinin doğrudan desteğinin ne kadar değerli
olduğunu 12 Eylül referandumu ve son genel seçimlerde net bir
şekilde gözlemiş olan AKP’nin, bu destekten mahrum kalma riskini
değerlendirdikten sonra nasıl bir tutum belirleyeceğini henüz
bilmiyoruz.