Gülen Cemaati bunlara ne diyecek?

Şu mübarek ramazan ayı içinde bunları yazmayı hiç arzu etmezdim. Ama öyle şeyler duyuyor öyle şeylere şahit oluyorum ki yazmamak için vicdanı, izanı, imanı bir kenara bırakmak gerekiyor.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Şu mübarek ramazan ayı içinde bunları yazmayı hiç arzu etmezdim. Ama öyle şeyler duyuyor öyle şeylere şahit oluyorum ki yazmamak için vicdanı, izanı, imanı bir kenara bırakmak gerekiyor.

Bunu da ben yapamıyorum...

Gelin size olanı biteni anlatayım, haklı mıyım, yoksa haksızlık mı yapıyorum siz karar verin.

Uğur Yalçınkaya ismini hatırlıyorsunuz değil mi? Hani şu bir süredir TV kanallarında dolaşan Parantez Yapım'ın sahibi adamdan bahsediyorum.

Uzun yıllar cemaatin içinde mütevelli olarak bulunmuş. Cemaatin içindeki bazı şeylerden rahatsız olmuş ve uzun yıllar önce aralarından ayrılmış. 17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra Paralel Yapı'yı anlatan Kod adı: K.O.Z isimli bir film yapmaya karar vermiş Uğur Yalçınkaya...

O projeye başladıktan sonra başına gelenleri, aldığı tehditleri ve teklifleri çıktığı bazı televizyon programında anlattı ama, kimseyi inandıramadı. Avukatın biri çıktı, yayınlanan bir teaseri mahkeme kanalıyla bir günde yasaklattı, yine kendini inandıramadı. Birileri ısrarla, "İspatla hadi" diyerek kendisini yerin dibine soktu durdu.

Şimdi Uğur Yalçınkaya'nın o birilerini yerin dibine sokma vakti geldi. Yani nasıl taciz edildiğini, nasıl kontrolden geçirildiğini ve nasıl tuzağın içine çekilmeye çalışıldığını ispatladı nihayet...

Anlatayım...

Önceki gün Uğur Yalçınkaya'nın ofisine tuhaf bir telefon geliyor. Arayan kişi Parantez Yapım'ın dev sanatçılara sahne ve ses sistemleri konusunda hizmet verdiğini bilen biri.. Bir organizasyon gerçekleştirmek istediklerini, bu konuda kendilerinden ses ve sahne için hizmet almak istediklerini söylüyor.

"Hay hay" cevabı alınca bu kez şirket hakkında bazı sorular soruyor, "Siz film de çeviriyormuşsunuz. Biz aslında ses hizmeti değil de kısa film için sizden hizmet almak istiyoruz. Acaba altından kalkabilir misiniz? Küçük bir firma gibi görünüyorsunuz filmlerin altından kalkamayacağınızı düşünüyorum" gibi ilginç yaklaşımlarda bulunuyor.

Telefona bakan Aslı Şahan durumdan şüphelenip şirketin 14 yıllık olduğunu ve altına imza attıkları bütün projeleri tek tek sıralıyor. "Siz bize bu projelerin detaylarını gönderin bizim ne yapıp ne yapmayacağımızı görün" dediğinde şirketin yaptığı Kod Adı K.O.Z filmiyle ilgili ilginç yorumlar ve bilgi alma amaçlı sorular sorulmaya başlanıyor.

Ancak bunun karşılığında sert cevap alınca telefon aniden kapanıyor.

Bir daha da arayan soran olmuyor.

Durumdan şüphelenen şirket yetkilileri kısa bir araştırma yapma gereği duyuyor. 0530 825 01 49 nolu telefonun kime ait olduğu sorgulama sonunda ortaya çıkıyor.

Kime ait dersiniz?

Fethullah Gülen hocaefendinin amiral gemisi sayılan Zaman Gazetesi'ne!. Kendilerinden başka herkesi akılsız sanıyor ya mübarekler. Aradıkları numaranın araştırılacağını bile hesaba katamıyorlar. Basiretleri bu kadar bağlanmış, kendilerini bu kadar kaybetmiş haldeler!

Bakın size başka bir olay daha anlatayım...

İstanbul'un Çamlıca tepesinde "Kurabiyem Cafe" isminde minik bir kafeterya var. Çamlıca'yı bilmeyenler için anlatayım. Bu kafeterya tam STV binasının karşısında.

Duyduğumda benim tüylerim ürperdi. Eminim okuyunca siz de aynı hisleri yaşayacaksınız. Bu küçücük işletme, masraflarını çıktıktan sonra gelirinin tamamını makbuz karşılığında yetim, öksüz ve yoksullara gönderiyor.

17 ve 25 Aralık operasyonundan önce STV çalışanlarının tamamı bu küçük işletmeden alışveriş yapıyor. Ama bu operasyonlardan sonra STV çalışanları alışverişi birdenbire bıçak gibi kesiyor! Bir tek personel dahi adım atmıyor!

Neden dersiniz?

Bu küçük yeri işleten hanımefendinin kocası İHH İnsani Yardım Vakfı'nda görevli diye,  işletmenin sahipleri seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyor diye... Yüzlerce yetimin, öksüzün ve sahipsizin çaresiz kalacağını bile bile yapılıyor bu...

Cematin içindeki arkadaşlara sesleniyorum. Bu durum Gayretullah'a ve vicdanınıza hiç mi dokunmuyor Allah aşkına?