Gülen ABD'den oturma iznini nasıl aldı?
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Fethullah Gülen'in ABD'de 9 yıl süren hukuk mücadelesinin detaylarını yazdı.
Fethullah Gülen ABD'den oturma iznini
nasıl aldı?
Gülen'in ABD'de verdiği hukuk mücadelesinin
detaylarını Hürriyet si yazarı bugünkü köşesinden verdi.
Gülen'in 1999'dan 2008'e kadar verdiği hukuk mücadelesinin
detayları hükümetin Gülen için başlatmayı planladığı
'Türkiye'ye iade sürecinin de kolay olmayacağını'
gösteriyor.
"Türkiye’de pek çok kesimde -özellikle kendisine eleştirel
yaklaşan çevrelerdeki- yaygın görüş, Gülen’in sırtını Amerikan
yönetimine dayadığı tezidir" notuyla yazısına başlayan Ergin,
Gülen'in oturma izni alma sürecinin tüm detaylarını
yazdı.
İşte 1999-2008 arasında Gülen'in yaşadıkları...
"...Gülen’in ABD’de oturma izni almasıyla sonuçlanan gelişmeleri
incelediğimizde, tablonun bu kabullerden bir hayli farklı bir
şekilde seyrettiğini görüyoruz.
ABD Vatandaşlık ve Göçmen Bürosu, dolayısıyla bu kurumun bağlı
bulunduğu ABD İç Güvenlik Bakanlığı (Department of Homeland
Security), Gülen’in ABD’de kalmasına kuvvetle karşı çıkmış.
ABD’ye 1999 yılında giden Gülen, bu ülkeye ayak bastıktan
sonraki dönemde kalıcı oturma izni alabilmek için uzun soluklu bir
hukuk mücadelesi vermek zorunda kalıyor. Gülen, muhtelif vize
kategorilerinde yaptığı başvuruların reddedilmesinden sonra son
olarak 2006 Kasım ayında “I-140” olarak
adlandırılan kalıcı çalışma (alien worker-yabancı işçi/çalışan)
vizesi için başvuru yapıyor.
SIRADIŞI YETENEK
Bu izni talep edebilmek için sıradışı bir yeteneğe/beceriye
(outstanding ability) sahip olmak, olağanüstü başarılı bir profesör
ya da araştırmacı kimliği taşımak ya da kalifiye işçi olmak
gerekiyor. Gülen eğitim alanında “sıradışı
yetenek” ölçütünü karşıladığını ileri sürüyor. Göçmen
Bürosu, kendisinin bir din adamı olduğunu belirterek, eğitim
alanındaki becerilerini delillendirmesini talep ediyor. Göçmen
Bürosu, Gülen’in sunduğu dosyanın dayanaklarını yeterli
bulmayarak başvuru talebini 19 Kasım 2007 tarihinde reddediyor.
Gülen’in Göçmen Bürosu’nun temyiz dairesine yaptığı itiraz da 7
Mart 2008 tarihinde reddediliyor.
Bunun üzerine Gülen vize hukuku alanında uzman bir Amerikalı avukat
tutarak, Göçmen Dairesi’ni Pensilvanya’daki federal
mahkemede dava ediyor. Gülen’in avukatı Thedore Murphy, açtığı
davada Göçmen Bürosu’nun ret kararının keyfi olduğu iddiasını öne
sürüyor.
BAKANLA DAVALIK OLDU
Burada ilginç olan bir nokta, İç Güvenlik Bakanlığı’nı Amerikan
sisteminin işleyişi çerçevesinde federal savcıların savunması. Bu
yönüyle baktığımızda, Pensilvanya’daki federal mahkemenin
hâkimi Stewart Dalzell, karşısında davacı olarak Fethullah Gülen’in
avukatını, savunma tarafında ise ABD Adalet Bakanlığı’na bağlı
federal savcıları buluyor. Resmi mahkeme yazışmalarının girişinde
de her seferinde davacı olarak Fethullah Gülen’in, davalı
olarak da dönemin ABD İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff’un adı
yazılı.
Sonraki süreç davacı tarafla federal savcılar arasında Gülen’in
gerçekte eğitimci olup olmadığını konu alan kıyasıya bir
yazışma sürecine sahne oluyor. Avukat, Gülen’in açılmasına
öncülük ettiği okulları eğitim alanındaki icraatının en önemli
kanıtı olarak gösteriyor.
ETKİLİ DİNİ VE SİYASİ
LİDER
Federal savcılar ise Gülen’in eğitimci olmadığını, aksine çok geniş
ticari faaliyetleri de bulunan “büyük ve etkili bir dini ve
siyasi hareketin lideri olduğunu” savunuyor. (16
Haziran 2008 tarihli karşı yazı) Dava dosyasındaki yazışmalar
içinde dikkat çeken değer noktalardan biri, Gülen’in vize talebini
destekleyebilmek için mahkemeye 30 kadar referans mektubu
sunmuş olmasıdır. 4 Haziran 2008 tarihindeki dilekçe metnine
bakıldığında, listedeki isimlerin çoğunun teoloji alanında
uzman Amerikalı akademisyenler ve Hıristiyanlığın önde gelen
mezheplerini temsil eden üst kademe din adamları
olduğu görülüyor.
Listede Türkiye’den bazı politikacıların (örneğin Yıldırım Akbulut)
yanı sıra ABD’nin istihbarat örgütü CIA ve
Dışişleri’nden emekli bazı şahsiyetlerin isimleri de de dikkat
çekiyor. Bunlardan biri, CIA’de Merkezi İstihbarat Analizi
Direktörü olarak görev yapan, emekliliğinden sonra akademik hayata
giren George Fides. Bir diğeri ise yine eski bir CIA görevlisi
olan ve ABD Ulusal İstihbarat Konseyi üyeliği gibi bir hayli üst
kademe bir göreve kadar yükselmiş olan Graham Fuller. Bir
diğer isim eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz. Hepsi de
mektuplarında Gülen okullarının akademik başarılarını, ayrıca
kendisinin dinler arası diyalog alanındaki çalışmalarını
övüyorlar.
KAZANAN GÜLEN OLDU
Dikkat çekici bir başka nokta, Gülen’in avukatının bütün
yazışmalarda müvekkilinin oturma izni almasının “ABD’nin
yararına olacağı” tezini işlemesi. Avukat, ayrıca 25
Haziran 2008 tarihli dilekçesinde bir taktik değişikliğine giderek,
Gülen’in teoloji ve siyaset bilimi alanındaki çalışmalarına
odaklanıyor, bu alandaki olağanüstü yeteneklerinin de dikkate
alınmasını talep ediyor.
Mahkemenin 16 Temmuz 2008 tarihli kararına bakıldığında, bu
yaklaşım farklılığının hâkimin Gülen’e çalışma izni verilmesi için
ikna olmasında belli bir rol oynadığı görülüyor.
Sonuçta ABD İç Güvenlik Bakanlığı ile girdiği hukuk mücadelesinden
galip çıkan Fethullah Gülen oluyor.