Güle istifa çağrısı

Abone ol

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü istifaya çağırdı.

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün yaralandığını, rencide edildiğini ifade ederek, ''Ben Dışişleri Bakanı olsaydım, derhal görevimden istifa ederdim. O görevde kalması pişkinlik anlamına gelir'' dedi. Topuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ortadoğu'daki gelişmelerin bütün hızıyla sürdüğünü ancak bu gelişmelerle ilgili doğru bilgi edinme imkanı bulamadıklarını söyledi.

Ali Topuz, Bakan Gül'ün, Roma'daki toplantının ardından, Türkiye'nin, Lübnan'daki olaylar nedeniyle oluşturulacak istikrar gücüne katılabileceği izlenimi veren açıklamalarını, ''erken ve ihtiyatsız bir açıklama'' olarak değerlendirdi. Abdullah Gül'ün, Roma'ya gitmeden önce ilgili kurumlarla görüştüğünü ancak bu konuların, TBMM'de karara bağlanması gerektiğini vurgulayan Topuz, Başbakan ve Bakanların, Türkiye'yi taahhüt altına sokacak bir açıklamayı, TBMM'yi bilgilendirmeden yapmalarının, ''tedbirsizlik ve basiretsizlik'' olduğunu belirtti.

Cüneyd Zapsu'nun büyükelçiler ile görüşmesine değinen Topuz, Gül'ün, ''çok büyük bir aşağılamaya maruz kaldığını, bugün anlamamışsa zaman içinde muhakkak anlayacağını'' söyledi. Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Lübnan'daki gelişmelere karşı, Türkiye'nin alacağı önlemler veya izleyeceği politikayla ilgili, Başbakan'ın, yine neidüğü belirsiz birtakım aracılarla yapacağı temasların sonucu beklenecek, onlar ile Gül'ün temasları arasında mukayese yapacaklar.

Bakalım Gül, Dışişleri Bakanı olarak inisiyatifini sonuna kadar sürdürecek mi? Bizim merak ettiğimiz konulardan biri bu. Ben Dışişleri Bakanı olsaydım, derhal görevimden istifa ederdim. By-pass edilmiş bir Dışişleri Bakanı, ne kendi bürokrasisine, ne yabancı meslektaşlarının yüzüne bakabilecek moraliteyi bulur. Yaralanmıştır, rencide edilmiştir, saygısızlıkla karşılaşmıştır. O görevde kalması pişkinlik anlamına gelir.''

''PKK OLDUĞU SÜRECE BARIŞ VE GÜVENLİK OLMAZ''

CHP Grup Başkanvekili Topuz, bölgedeki olayların yanı sıra Türkiye'yi ilgilendiren sıcak gelişmelerin de yaşandığına işaret ederek, PKK terörüne değindi. Ortadoğu'da barış ve güvenliğin, PKK'nın varlığı devam ettiği sürece sağlanamayacağını vurgulayan Topuz, barış ve güvenliğin sadece Filistin, İsrail ve Suriye arasındaki bir sorun olmadığını, Türkiye'nin de barış ve güvenlikle ilgili kanayan yarasının bulunduğunu belirtti. Topuz, şöyle konuştu:

''30-40 bin yurttaşımızın canına mal olmuş bir süreç vardır. Bu süreç, Lübnan'daki süreçten farklı gerekçelerle ortaya çıkmıştır ama onun tahribatından daha ağır tahribatlar yapmıştır. Ortadoğu'da barış ve güvenlik müzakereleri, PKK boyutu olmadan yapılırsa eksik olur. PKK ile ilgili gelişmeler ve alınması gereken önlemler, oluşturulması gereken politikalar ve Lübnan'daki olaylar TBMM'nin bilgisine açık bir şekilde sunulmalıdır. Hükümetin, geç davranması, ayak diremesi, meseleleri sıkışık bir zaman sürecine sokarak ayaküstü kararlar ve muhalefetin katılımına, önerilerine imkan vermeyen yöntemle yapılması demokratik sistemimiz, çağdaş bir devlet yönetimi açısından çok sakıncalı bir durum yaratmaktadır.''

''MECLİS BİLGİLENDİRİLMELİ''

Ortadoğu'daki gelişmeler ve PKK terörüyle ilgili olarak Meclisin bir an önce bilgilendirilmesi gerektiğini yineleyen Topuz, Meclisi olağanüstü toplantıya çağırma haklarının bulunduğunu ancak bu konuların iktidar ile muhalefet arasında tartışma konusu yapılmaması gerektiğini vurguladı. Topuz, Başbakan'ın düşüncelerini, kendi grubu ve parlamentoya zorla, baskıyla kabul ettirmek istediğini savunarak, ortak noktaları yakalamak için sadece Meclisi toplantıya çağırma yöntemiyle yetinilmemesi gerektiğini belirtti. Modern ülkelerde ve Türkiye'nin demokrasi tarihinde, hükümet ve kurumların, önemli konularda ana muhalefet liderini bilgilendirdiğini ifade eden Topuz, şunları kaydetti:

''Mevcut iktidar, kendisini Meclis hükümeti olarak değil, AKP iktidarı olarak görmektedir. Sorunları AKP çerçevesinde çözmeye çalışmaktadır. Ne Meclis toplanıyor, ne ana muhalefet liderine bilgi veriliyor; bir parti hükümeti... Bu partizan yaklaşımdır. Sayın Erdoğan, Cumhuriyet hükümetinin başbakanı olduğunu unutuyor, AKP'nin genel başkanı, AKP'nin hükümetinin başbakanı sıfatlarıyla yetiniyor. Sayın Başbakan, bir türlü cumhuriyetin başbakanı olamadı. Yaşadığımız bu olayda da devletin ilgili birimleri ve hükümetin yetkilileri, ana muhalefet liderini bilgilendirmeli, görüşünü aldıktan sonra gerekirse Meclisi toplayarak, Mecliste çözüm aranması yolunu mutlaka seçmelidir. Bizim geleneğimizde başarılı şekilde işlemiş bu mekanizma, hükümet tarafından da dikkate alınmalı.''

Günün Önemli Haberleri