Gül'den Foreign Affairs'e özel mülakat
Abone olCumhurbaşkanı Gül, Foreign Affairs'e mülakat verdi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün ekim ayında Foreign Affairs
dergisinden Jonathan Tepperman'a verdiği mülakat derginin son
sayısında yayımlandı.
Gül'ün mülakatında Suriye'yle ilişkiler başta olmak üzere Türkiye'nin dış politikası ve komşularıyla yaşanan olaylar ön plandaydı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rusya'nın Suriye'de geçiş sürecinin içinde yer alması ve mülahazalarının dikkate alınacağının garantisini alabilmesi gerektiğini belirtti. Abdullah Gül, mülakatta gelecekte dünya ekonomisi ve güç dengesinin Asya'ya doğru kayacağını, dolayısıyla siyasetin dengesinin de bu yönde kayması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye-Batı ilişkileri üzerine soruları yanıtlayan Gül, ''ABD ve Avrupa, Türkiye'nin önemini kabul etmeye başlamalı ve Türkiye onlar için daha önemli olmalı'' ifadesini kullandı.
Türkiye'nin yönünü Batı'dan çevirdiği yorumlarının
hatırlatılması üzerine Gül, bu yorumların haksız olduğunu,
Türkiye'nin AB'ye tam üye olmak için mücadele ettiğini dile
getirdi.
Gül, Türkiye'nin bütün Avrupa kurumlarında yer aldığını belirterek, ''Bölgemizde daha aktif olmaya başladığımız gerçeği, 'Türkiye'nin yönünü değiştirdiği' ya da 'Avrupa'dan uzaklaştığı' şeklinde yorumlanmamalıdır. Biz sürekli Avrupa standartlarını ülkemize adapte ediyoruz. Bu tür yorumlar yüzeysel ve sağlam bir temele dayalı değil. AB'deki dostlarımız bu yorumları Türkiye'nin üyeliğine ilişkin sorumluluklarından kaçmak için bahane ediyor olabilirler'' yorumunda bulundu.
Gül, AB ülkelerinin yaşadığı ekonomik sorunların geçici olduğunu, gelecekte Avrupa için farklı formların da konuşulduğunu hatırlattı.
RUSYA DAHİL OLMALI
Abdullah Gül, ''Rusya'dan Suriye'ye gitmekte olan uçağın Türkiye tarafından indirilmesinin bölgede tansiyonun arttığının işareti mi'' sorusu üzerine, Suriye ile Türkiye arasında ikili sorun olmadığını, problemin Suriye'deki rejimin halkına karşı gerçekleştirdiği insan hakları ihlali olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin uzun bir sınırı olan komşusunda yaşanan gelişmelerden etkilendiğinin altını çizen Gül, Suriye halkının taleplerini desteklediklerini ancak daha fazla can kaybının önlenmesi için Rusya ve İran'ın da geçiş sürecine adapte edilmesi gerektiğini başından beri dile getirdiğini belirtti.
Rusya'nın Libya'da Batı'yı desteklediğini ama geçiş sürecinden dışında tutulduğunu vurgulayan Gül, "Dolayısıyla Suriye'de, Rusya da işin içinde olmalı, geçiş sürecinin bir parçası olacağının ve mülahazalarının dikkate alınacağının garantisini alabilmeli" ifadelerini kullandı.
Gül, Türkiye'nin Suriye'ye Libya benzeri bir müdahale isteyip istemediğinin sorulması üzerine de Suriye'ye Libya benzeri ''açık bir dış müdahalenin doğru olmadığını'' düşündüklerini belirtti.
Uluslararası toplumun Suriye'ye yönelik tutumunun retoriğin ötesine geçmesi gereğinin altını çizen Gül, "Bir buçuk yıl önce kriz patlak verdiğinde biz sistemli bir değişim için çok çaba harcadık. İletişim kurduk. Değişimi sağlamak için rejimle ilişkilerimizi devam ettirdik. Çok iyi hatırlıyorum, bazı Batılı dostlarımız bize bu konuda süre tanımaya istekli değillerdi. Ben şimdi onları daha anlamlı davranmaya çağırıyorum" ifadelerini kullandı.
Gül, ''Türkiye Suudi Arabistan ve Katar'la birlikte muhaliflerin silahlanmasına yardım ediyor mu'' sorusuna da ''Hayır. Komşu ülke olduğumuz için kapımız Suriye halkına açık. Onları hoş karşılıyoruz ve insani ihtiyaçlarını sağlıyoruz'' diye cevap verdi.
İSRAİL-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail -Türkiye ilişkilerinin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin soruları da yanıtladı.
İki ülke arasındaki ilişkilerin mevcut durumunun İsrail'in kendi yanlışlarının sonucu olduğunu vurgulayan Gül, bütün dünyanın bunu bildiğini, İsrail'in müttefiklerinin bile İsrail'e bunu doğrudan söyleyemeseler dahi kendilerine bu görüşleri açıkça söylediklerini kaydetti.
İsrail'le mevcut sorunların Türkiye'nin askeri seçeneklerini etkilemediğini anlatan Gül, daha önce İsrail'den ''insansız hava araçları'' türü çeşitli askeri teknoloji alındığını ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiçbir şekilde İsrail'e bağımlı olmadığını vurguladı.
İsrail'in Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek ve tazminat ödemek için bazı girişimlerin olduğunu belirten Gül, ancak bu girişimlerin İsrail'deki iç politik kaygılar dolayısıyla tamamlanamadığını bildirdi.
Gül, Türkiye'nin ilişkilerin düzelmesi için Gazze'ye uygulanan ambargonun kalkması şartının hatırlatılması üzerine de ambargo sorununun sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını, AB, BM ve ABD'yi de ilgilendirdiğini ifade ederek, ''Çünkü herkes ambargonun kalkması gerektiğini biliyor'' ifadesini kullandı.
İRAN'IN NÜKLEER ÇALIŞMALARI
Abdullah Gül, ''Türkiye, Ortadoğu 'da nükleer silahsızlanma çağrısı yapıyor ancak niçin Batılı ülkeler kadar İran 'ın nükleer programını sorun etmiyor'' sorusuna, şöyle cevap verdi:
''Türkiye hiçbir komşu ülkenin nükleer silahlara sahip olmasını istemez. Türkiye, kendinde olmayan silahların komşularında olmasını kabul etmeyecektir. Bu meseleyi hiçbir şekilde küçümsemiyoruz. Fakat biz daha gerçekçiyiz ve ihtiyacımız olan şey bu meseleye daha kapsamlı bir çözüm ve yaklaşımdır. Burada önemli olan şey İsrail'in bölgedeki güvenliğini garanti altına almaktır fakat bu garanti ile birlikte gelmesi gereken diğer adım bölgedeki tüm benzer silahların ortadan kaldırılmasıdır. Bu da ancak barış ile mümkün olabilir.''
''İran 'ın nükleer programını durdurmanın yolunun İsrail'in silahsızlandırılmasından geçtiğini mi söylemek istiyorsunuz'' sorusu üzerine de Gül, ''Ben öyle görüyorum, çünkü bu yol haritası Ortadoğu'nun bütün dünyayı etkileyen köklü problemlerinin çözümüne yardımcı olabilir'' ifadesini kullandı.
DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ
Cumhurbaşkanı Gül, ''Bazı yabancı ve Türk gözlemciler, Türk Hükümeti'nin demokratik süreçte geride kalmaya başladığı endişesini dile getiriyor. Yakın zamanlarda gazetecilerin tutukluluklarına ve Kürt parlamenterlerin yasaklanmalarına getirdiğiniz eleştiriler, bu endişeleri paylaştığınız anlamına mı geliyor'' sorusu üzerine, Türkiye'de ''demokrasinin geriye gittiği'' yorumlarının kesinlikle doğru olmadığını belirtti.
Gül, şunları kaydetti:
''Tam tersine, ilerliyoruz ve her gün köklü reformlar gerçekleşiyor. Tabii ki uygulamada bazı hatalar var ve ben de bu yüzden bu hatalara dikkat çekmek istedim. Bu hatalı uygulamalara dikkat çekmek istedim, çünkü bunların reform ve demokratikleşme sürecinin üzerine gölge düşürmelerine izin vermek istemiyorum. Mesela siz gayet doğal olarak bu konuda bir soru sordunuz. 'Türkiye'nin üzerine gölge düşmesi' derken bahsettiğim şey tam da bu. Bu durum beni çok üzüyor; işte bu yüzden de ne zaman bir hatalı uygulama görsem hemen o anda uyarıda bulunuyorum.''
ROL ÜSTLENMEDİK
Gül, Türkiye'nin, Ortadoğu'da yeni Arap demokrasileri nezdindeki rolünün sorulması üzerine, Arap dünyasında hiçbir rol üstlenmediklerini belirtti.
''Eğer bazıları bizi örnek olarak alıyor veya bizden ilham alıyorlarsa, kendi tercihleridir. Onlarla dayanışma halindeyiz, çünkü her milletin tarihi süreçte inişleri ve çıkışları olur'' ifadesini kullanan Gül, Türkiye'nin örnek alınmasından mutlu olacaklarını, dayanışmanın bir gereği olarak yardım ettiklerini ama kimseye ağabeylik yapma niyetinde olmadıklarını vurguladı.