Gül'den Baykal'a solculuk dersi
Abone olBakan Gül, CHP'nin Avrupa tipi bir sosyal demokrat parti olmadığını belirterek, CHP'nin dünya solunde yerinin olmadığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB politikaları konusunda
hükümeti eleştiren CHP'ye 'ağır ve topyekün' cevap verdi. Gül,
"CHP'nin Sosyalist Enternasyonel'de yeri yok. CHP, Avrupa tipi bir
sosyal demokrat parti değil" dedi. CHP'nin dönüşümünü
sağlayamadığını belirten Gül, "Zamanında Baykal'a Yeni Sol'u
söyledim, anlattım ama, dünyanın geldiği noktanın gerisinde
kaldılar" dedi.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül resmi ziyaret için Finlandiya'ya
giderken ATA uçağında YENİ ŞAFAK Ankara Temsilcisi Erhan Karadağ'ın
sorularını cevaplandırdı. Dışişleri Bakanı Gül, Baykal'ın
uyguladığı siyasetin yeni dünya düzenine uymadığını söyledi.
"CHP'nin muhalefeti AB yoluna zarar verir mi" sorusu üzerine şöyle
dedi: "Kendilerine zararları var sadece. Türkiye'ye bir zararları
yok. Hatta tam tersine faydası da var. Türkiye'nin çok sesli
olduğunu gösteriyorlar. CHP'nin Sosyalist Enternasyonel'de yerinin
olmadığını düşünüyorum. Ben bunu uzun süredir iddia ediyorum. CHP
Avrupa tipi bir sosyal demokrat parti değil. Türkiye'nin bence en
büyük noksanlarından biri Avrupa tipi bir sosyal demokrat parti
olmamasıdır."
Baykal'a Blair'i örnek gösterdi
Gül, Avrupa tipi soldan örnek verirken de "Örneğin İngiliz İşçi
Partisi lideri Tony Blair; hiçbir zaman manevi değerlere saygısını
yitirmemiştir" dedi. Gül'ün sözlerinden bir başka ayrıntı da ortaya
çıktı. Baykal, 99 seçimlerinden sonra liderliği bırakıp tekrar
döndüğünde "Yeni Sol", "Anadolu Solu" sloganıyla geldiğinde Gül de
kendisine yeni sol ve yeni sosyal demokrasi anlayışı konusunda
tavsiyelerde bulunmuş:
'İlgilendi ama sözde kaldı'
"Baykal da aslında bir ara çok ilgilendi. CHP liderliğine yeniden
geldiğinde yeni sol düzeni dedi, çok ilgilendi ama hep sözde kaldı.
Kendisiyle çok konuştum. Ben o zaman hep söylemiştim onlara Kemal
Tahirler'i filan. CHP'nin içinde de var aslında bu görüşte
milletvekilleri. Ama bu onların bileceği iş. Dönüşümü iyi
yapamadılar. Biz kendi dönüşümlerimizi çok daha iyi yaptık. Hem
Türkiye'yi hem dünyayı çok iyi algıladık, iyi değerlendirdik.
Sol'un kendisini sorgulayıp, realist, hem Türkiye'nin gerçekleriyle
hem de çağdaş bir atılıma girmesi lazım. Bu bir kişinin işi değil.
Bunu bir kişiye, lidere bağlarsanız eski siyaset anlayışı
olur."
Ne asker çekildi ne toprak verildi
AB konusunda pozitif mesajlar veren Gül'ün tek çekincesi Rum
kesimi. "Sonuçta masada tanımadığımız bir ülke oturuyor, zorlukları
olacak" diyen Gül, bundan sonra yapılacak işleri anlattı:
Ermeni Soykırımı, Kıbrıs gibi konular önümüze gelecek.
Nasıl aşılacak?
Siyasi işler müzakere başlayana kadardı. Bundan sonrası teknik.
Şimdi AB standartlarını Türkiye'ye başarıyla taşımamız gerekiyor.
Tarım, çevre, sağlık, gıda bunların hepsi zor işler. Artık
hayatımızı kurallara bağlayacağız. Yok bundan sonra 'ben yaptım
sattım alan alır, beğenmeyen almaz' dönemi, 'ben bu yolu yaptım
isteyen geçer isteyen geçmez' dönemi bitti.Yanlış şeyleri
tartışıyoruz, enerjimizi hayatımızı değiştirecek konulara
ayıracağız.
Kıbrıs önümüze gelecek değil mi?
Kıbrıs gibi konuları elbette konuşacağız. Sonuçta tanımadığımız bir
ülke var masada. Bunun zorluklarını her zaman göreceğiz. Vay
efendim Kıbrıs'ı satıyorsunuz diyorlar. En büyük cevap Talat'ın
ABD'ye davet edilmesidir. AK Parti'nin politikalarıyla Kıbrıs'ta 3
yılda neler kazanıldığına bir bakın. Kıbrıslı Türklerin zenginliği
arttı, banka gelirlerine, yaşam standartlarına, otomobillerine bir
bakın. Son üç yılda neler değişti. Bunların hepsi AK Parti
Hükümeti'nin Kıbrıs politikalarından sonra oldu. Talat'ın neredeyse
görüşemediği dünya lideri yok. 2 sene önce Denktaş'ı kim kabul
ediyordu? Söyleyin bakalım Kıbrıs'tan hangi uçak kalkıp da başka
bir ülkeye gitti, Kıbrıs'a ne zaman yabancı heyetler geldi?
Amerikan Kongre üyeleri ne zaman ziyaret etti. Bakanlar, elçiler
sıraya giriyor. Bu gelişmeler olurken bir tane asker mi çekilmiş ?
Bir metrekare toprak mı verilmiş?
Ek protokol Meclis'e gelecek mi?
İmzalanmış uluslararası anlaşmaların prosedürü ne ise, o prosedür
işleyecek.
Meclis'e gelecek yani?
Tabii bir şekilde prosedür işler.
Haber: Erhan Karadağ
Kaynak: