Gül’den Arap ülkelerine uyarılar
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, ’Arap Uyanışı’ ile birlikte başlayan süreçte demokrasi konusunda bazı iyileşmelerin yaşandığını belirterek, “Bur...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ’Arap Uyanışı’ ile birlikte başlayan
süreçte demokrasi konusunda bazı iyileşmelerin yaşandığını
belirterek, “Burada hayati önem taşıyan nokta demokratik süreçlerin
kesintisiz sürmesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Uluslararası İşbirliği Platformu 4.
Boğaziçi Zirvesi Onursal açılışına katıldı. Zirvenin açılışında
konuşan Cumhurbaşkanı Gül, sürdürülebilir refah ve kalkınmanın 3
temel çarpanının barış, iyi yönetişim ve bilgi olduğunu
vurguladı.
Barış, istikrar ve kalkınma arasında ayrılmaz bir bağ bulunduğuna
dikkat çeken Gül, “Geride kalan 3 senede Akdeniz’in kuzeyinde
ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları her geçen gün daha fazla
hissedilen bir kriz etkisini tüm gücüyle göstermektedir. Güneyinde
ise asırlık statükonun temellerini sarsan halk hareketleri ortaya
çıkmıştır. Halk hareketleri, yönetim yapılarının halkın talepleri
doğrultusunda şekillendirilmesine yönelik bir süreci de
başlatmışlardır. Bizler savaşların, yoksullukların ve kıtlıkların
acılarını barış ve refahın ise kıymetini çok iyi bilen bir neslin
temsilcileriyiz. Yakın çevremizde yaşananları en iyi şekilde
anlamaya çalışma gayretinin sebebi, büyük fedakarlıklarla elde
ettiğimiz kazanımları koruma arzusudur” dedi.
ÇİN, HİNDİSTAN, RUSYA VE TÜRKİYE
Siyasi ve ekonomik güç merkezlerinin giderek şekillendiği bir dönem
yaşandığını belirten Gül, “Asya küresel ekonomide konumunu geri
kazanmaya başladı. Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler
sürecin ilgi odağıdırlar. Küresel ekonomik büyümenin yüzde 90’ından
fazlasını gelişmekte olan bu tür ülkeler kaydetmektedir. Zengin
kaynakları ile Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkeleri de değişen dünya
düzeninde kendilerine yeni bir yer arayışındadırlar” şeklinde
konuştu.
Uluslararası ticarette 30 yıl öncesine kıyasla büyük bir patlama
yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Ülkeler hiç olmadıkları
kadar birbirlerine bağımlı hale gelmişlerdir. Neticede refah
artmış, yoksulluk azalmıştır. Bununla birlikte ülkeler arasında
gelir dağılımında ciddi dengesizlikler ortaya çıkmıştır. Zengin ile
fakir uçurumu giderek artmaktadır. Toplumsal huzursuzlukları
körükleyen bu faktör bugünkü konferansın konusunu teşkil eden
Ortadoğu halk hareketlerini doğuran temel etkenlerden biridir.
Kendi kendini ateşe vererek büyük çaplı bir dönüşüm dalgasını
fitilini ateşleyen Tunuslu sokak satıcısı, gelecek umudu kalmadığı
için bu yola başvurmuştur. Kitleler onurları, gelecekleri için
ayağa kalkmışlardır. Sorunların bu tür eylemlere sebebiyet verecek
duruma ulaşmadan çözülmesi için çalışılması gerektiği açıktır.
Küreselleşmenin nimetlerinden faydalanmaya devam etmek, rekabeti
sürdürülebilir kılmak için gelir dağılımı adaletsizliği başta olmak
üzere tüm bu sorunların çözümünde ortak sorumluluk üstlenmeliyiz.
Hepimiz çevremizde yaşananlara kaşı duyarlı olmalı ve sorunların
çözümünde sorumluluk almalıyız” diye konuştu.
DEMOKRASİ UYARISI
Konuşmasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan halk hareketlerini
değerlendiren Gül, şunları söyledi;
“2002’de Arap entelektüelleri tarafından kaleme alınan bir raporda
belirtildiği gibi bölgenin geri kalmasına neden olan 3 temel açık
mevcuttur. Bunlar bilgi alanındaki açık, ekonomik ve siyasi hayata
katılımdaki açık ve özgürlükler alanındaki eksikliklerdir. Arap
uyanışı bu açıkların kapatılması bakımından tarihi bir fırsattır.
Bu süreç başladıktan sonra özgürlüler alanında nispi bir ilerleme
kat edilmiştir. Bilgi açığının giderilmesi ise ilk iki alandaki
ilerlemeye bağladır. Bölgedeki ülkelerin bu doğrultudaki ilerleme
hızları aynı değildir. Henüz yolun çok başındayız. Her ülke iç
dinamikleri ve kendine özgü koşulları çerçevesinde hızını
ayarlayacaktır. Batının demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ile
ilgili bilgi ve teknoloji çağına geçişinin yüzyıllara yayılan süreç
olduğunu biliyoruz. Hiçbir zaman demokrasi bir gecede gelmemiştir.
Bu uzun bir süreçtir. Pekişe pekişe gelişen giderek kendisini
iyileştiren bir süreçtir. Bugün demokrasi ile idare edilen
ülkelerde bile halen sürecin geliştiğini görmek, iyileşmenin ve
mükemmelleşmenin sonunun olmadığını görmek, herhalde Arap
ülkelerinde olup bitenlerin ne kadar hala zamana ihtiyacı olduğunu
çok daha iyi anlatacaktır. Burada hayati önem taşıyan nokta
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki demokratik süreçlerin kesintisiz
sürmesidir. Bölgedeki kanaat önderlerine düşen sorumluluk
ülkelerindeki değişim sürecini akıl ve sağduyu ile yönetmektir”
UYARILAR YAPTI
Bölgede etnik ve mezhepsel aidiyetlere dayanan kimliklerin güç
kazandığının altını çizen Gül, “Etnik, dini veya mezhebi aidiyeti
ne olursa olsun herkesin kendini ve geleceğini güvende hissedeceği
bir dönemi başlatmak için ne yapılması gerektiğine yine bölge
ülkeleri karar vermelidir. Etnik ve mezhebi aidiyet ile ilgili
meselede önümüzdeki seçenekler bellidir. Ya kazananı olmayacak bir
mezhepsel çatışma senaryosu sergilenecek. Ya da tüm farklılıklara
karşı bölgesel bir işbirliği modeli hayata geçirilecektir.
Bölünmenin çatışmanın da sonu yoktur aslında. Küçük bir köyde bile
bölünme için bir sürü gerekçeler bulabilirsiniz. Hele Ortadoğu gibi
çok çeşitliliği olan ülkelerde bölünme parçalanma ve iç mücadele
için sebep aranırsa bir çok sebep bulunabilir. Bu tip çatışmaları
Avrupa ülkeleri ortaçağda yaşamışlar ve büyük maliyetler
ödemişlerdir. Halen Suriye’de yaşanmakta olan ve 110 binden fazla
insanın hayatına mal olan iç savaşta ilk senaryoyu hakim kılma
arzusun payı büyüktür.
2. ise bölgesel sahiplenme ve işbirliği ruhunun pekiştirilmesi.
Bölgedeki sorunlara yine bölge ülkeleri çözüm aramazsa başkaları
kendi çözüm formüllerini dayatacaklardır. Yakın geçmişte
örneklerini yaşadık. Öncelikle yapılması gereken uluslararası barış
ve güvenliği en büyük tehdidi oluşturan iç çatışmaları sona
erdirecek yerel çözümler üretilmesi için çalışılmalıdır. Kendi iç
barışını tahkim eden her ülke bölgesel barışın en güçlü savunucusu
olacaktır. Bu bağlamda atılacak adılar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın
küresel düzeyde hak ettiği yeri elde etme açısından da önem
taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
"KİTLE İMHA SİLAHLARINDAN ARINDIRILMALI"
Gül, Ortadoğu’nun kitle imha silahlarında arınmasını sağlayacak
yeni bir güvenlik mimarisinin oluşturulması gerektiğini ifade
ederek, “Yeni bir bölgesel güvenlik mimarisi oluşturulurken
özgürlük-güvenlik dengesinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Bu
denge bölgede uzun süreli istikrarın anahtarıdır. Bu noktada farazi
güvenlik risklerini öne sürerek özgürlükleri kısıtlayan
politikaların Ortadoğu’ya istikrar ve güvenlik getirmeyeceğini bir
kez daha vurgulamakta yarar görüyorum. Güvenlik için özgürlüklerden
taviz vermek, insanların demokrasiye olan inançlarını kaybetme
riskini de beraberinde getirmektedir. Bu alanlarda titiz çalışmalar
yürütüldüğü takdirde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin hızlı bir
yükseliş sürecine girmemeleri için bir neden yoktur” şeklinde
konuştu.
(İHA)