Gülden ABDye ince mesaj
Abone olGül, yarın yayımlanacak "Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung" gazetesine son gelişmeleri değerlendirdi...
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Almanya'da
yarın yayımlanacak "Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung"
gazetesine demeç vererek çeşitli konulara ilişkin soruları
cevaplandırdı.
Bakan Gül, Berlin'de düzenlenen AB'nin 50. kuruluş yıl dönümü
kutlamalarına Türkiye'nin davet edilmemesinden üzüntü duyup
duymadığına yönelik soru üzerine şunları söyledi:
"Tabii ki orada olmak isterdik. Avrupa anayasası sözleşmesinin
imzalanması törenine katılmak üzere Başbakan (Recep Tayyip) Erdoğan
ve ben Roma'ya davet edilmiştik. O zamanlar üyelik müzakereleri
başlamamıştı. Biz yine de aday ülke olarak belgeye imza attık.
Berlin için de böyle bir şeyi isterdik. Türkiye hiçbir zaman AB'ye
ilişkin talepkar olmamıştır. Tabii ki AB de Türkiye'nin değerini
bilmeli."
Almanya'nın AB dönem başkanlığını da değerlendiren Gül, Almanya'nın
diğer AB dönem başkanlıklarına göre çok daha faal olduğunu
memnuniyetle müşahede ettiklerini belirtti ve şunları kaydetti:
"Üyelik müzakerelerinde geçen Perşembe günü yeni bir başlık daha
açıldı. Almanya'nın dönem başkanlığı sırasında, ön hazırlıkları
tamamlanan 3 başlığın daha açılmasını ümit ediyorum. Almanya, bugün
bu noktaya ulaşmamıza katkı sağlamıştır. Bunun için hem eski, hem
de şimdiki hükümete teşekkür ederim."
AB üyesi ülkeler tarafından izlendiklerini ve Türkiye'deki yasaları
AB'ye uyumlu hale getirdiklerini ifade eden Gül, "Üyelik
müzakereleri böylece Türkiye'nin transformasyon geçirmesini
sağlıyor. Bu süreç başarılı ve hızlı bir şekilde gerçekleşirse, bu
Türkiye'nin ve diğer ülkelerin çıkarına olacaktır. Bu nedenle bu
sürecin önünü kapatmamak lazım. Bu süreç ne kadar sürer bilemem. Bu
sürecin ne zaman tamamlanacağını biz değil, AB Komisyonu
söyleyecek. Bu bile yeterli olmayacak. Bazı ülkelerde referandumlar
yapılacak" diye konuştu.
-"İLK YURTLARI ALMANYA, İKİNCİ YURTLARI TÜRKİYE"-
Almanya'yla ilişkilerin sorulması üzerine Gül, ikili ilişkilerin
çok iyi olduğunu kaydederek, "Almanya'da yaklaşık 3 milyon Türk
yaşıyor. Bu Türklerin bir kısmı Alman vatandaşı oldu. İlk yurtları
Almanya, ikinci yurtları da Türkiye'dir. Bu tür özel ilişkiler az
sayıda ülkeyle mevcuttur. Türkiye'de sürekli olarak yaşayan 70 bin
Alman var. Türkiye'yi geçen yıl 4 milyon Alman turist ziyaret etti.
Türkiye'de 2000 Alman şirketi yatırım yaptı" dedi.
Bakan Gül, Türkiye'de bir Alman Üniversitesi kurulması projesinin
hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine, Türkiye'de çok sayıda
Almanca eğitim veren okulun bulunduğuna dikkat çekerek, "Hala bir
Alman Üniversitesi'nin olmaması büyük bir eksiklik. Bunu çok
istiyoruz. Bu konuyu Bay Steinmeier (Almanya Dışişleri Bakanı) ile
de görüşeceğim. Şimdi üniversite için bir yer aramakla meşgulüz"
diye konuştu.
Almanya'ya 3 ve 4 Nisan günlerinde yapacağı ziyaret sırasında neden
Köln kentini de ziyaret edeceği şeklindeki bir soruya karşılık Gül,
burada Dışişleri Bakanlığının "E-Konsolosluk" hizmetini
tanıtacağını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Yurt dışında 5 milyon Türk vatandaşı yaşıyor. Hepsinin de
halletmeleri gereken formaliteler var. Bunun için bizzat bir
konsolosluğa gitmeleri gerekiyor. Frankfurt, Köln ve Münih
kentlerinde de yüz binlerce Türk yaşıyor. Formaliteleri bilgisayar
ve internet üzerinden halletmek için bu teknolojinin kullanılması
yönünde 2 yıl önce talimat verdim. Bu yeni program tüm
konsoloslukları internet üzerinden birbirine bağlıyor. Böylece yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımız formalitelerin yüzde 85'ini
internet üzerinden yapabilecekler. Bu sistem 2 ay içinde Avrupa
çapında işleyecek. Bugüne kadar hiçbir ülke böyle bir proje
geliştirmedi."
İstanbul'da düzenlenecek Irak Konferansı'nın hangi aşamada
olduğunun sorulması üzerine Gül, konferansın Nisan ayının ilk
yarısında yapılacağını belirterek, "Bağdat'taki ilk konferans,
büyükelçiler düzeyindeydi. İstanbul'da Irak'a nasıl yardım
edebileceğimizi görüşeceğiz. Komşu ülkeleri daha önce 10 kez bir
araya getirdik. Bu toplantılarda ortak bir Irak politikası
geliştirdik. Komşu ülkelerin ortak bir politikası olmadığını
düşünün. O zaman Irak'taki durum istikrarsız olurdu. İstanbul'a
komşu ülkelerin yanı sıra BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ya
da G-8 ülkeleri davet edilecek" diye konuştu.
-"TEHLİKE HALA VAR"-
Irak'taki iç savaşın komşu ülkelere sıçramasından endişe duyup
duymadığının sorulması üzerine Gül, "Bu tehlike hala var. Hala
endişeliyiz. İyi olan şey, Irak'ın bölünmesinin doğuracağı
tehlikenin bilincinde olunması. Bu ülkenin bölünmesi artık
düşünülemez. Bu, sonsuz savaşlara neden olur. Böyle bir şeyin komşu
ülkelere de etkisi olacaktır. Bu çok tehlikeli olur, Iraklılar da
bunu anladı" dedi.
ABD'nin terör örgütü PKK'ya karşı Irak'ın kuzeyinde önlemler almaya
başlayıp başlamadığı şeklindeki bir soruya karşılık da Gül, tüm
tarafların PKK'nın bir terör örgütü olduğunu kabul ettiklerini
belirterek, şunları söyledi:
"Teröristlerin bazıları İnterpol tarafından aranıyor, ancak
televizyonda konuşabiliyorlar. Amerikalılara şunu söylemek
istiyorum: Meksika sınırında, ABD'de terör eylemleri düzenleyen bir
terör örgütü olsa, silah ve patlayıcı madde getirse, ne yaparlardı?
Bu nedenle Amerikalılar PKK'ya karşı mücadele etmeliler ve etmek
zorundalar."
Bakan Gül, İran'la yaşanan krizin çözülebileceğine inanıp
inanmadığının sorulması üzerine de buna inandığını ifade ederek,
"Bu konuda çok çaba harcadık, harcamaya da devam ediyoruz. Tüm
diğer seçenekler herkese zarar verecektir. İran da bunun
bilincinde" dedi.
Türkiye'nin, İran'da tutulan 15 İngiliz askerinin serbest
bırakılması konusunda ne şekilde katkıda bulunduğu şeklindeki bir
soru üzerine de Gül, İran'la iyi komşuluk ilişkilerine sahip
olduklarını, İngiltere'nin de iyi bir müttefik ülke olduğunu
belirterek, şunları kaydetti:
"Kriz ortaya çıktığında, bunu barışçı ve sakin bir şekilde
gidermeye çalıştık. İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett
geçen Salı günü Ankara'daydı. Birlikte İran Dışişleri Bakanıyla
görüştük. İranlılarla konuştuk ve kadın İngiliz askerinin serbest
bırakılmasını önerdik. İranlılar bunu şimdilik olumlu karşıladı.
Sorun kronik hale gelmediği sürece çabalarımızı sürdüreceğiz. Hala
krizin birkaç güne kadar çözüleceğine ve büyümeyeceğine
inanıyorum."
Türkiye'nin, Doğu Avrupa'da kurulması planlandığı gibi bir füze
savunma sistemine ihtiyacı olup olmadığı şeklindeki bir soruyu da
Gül, "Türkiye, NATO'nun en önemli ve faal üyelerinden biri olarak
kendini tehdit altında görmüyor. Ancak Türkiye, Orta Doğu
bölgesinde de nükleer silah görmek istemiyor. Burada bir nükleer
silahlanma başlarsa, bunun kimseye faydası olmaz. İnsanların refahı
için harcanabilecek paranın nükleer silahlanmaya harcanması büyük
bir hata olur" diye yanıtladı.
Bakan Gül, Türkiye'nin Orta Doğu'daki rolünün sorulması üzerine de
şunları söyledi:
"Herkes günümüzde Türkiye'nin bu bölgedeki öneminin bilincinde.
Bunun tarihi nedenleri var. Sonuçta biz bu bölgeyi yüzyıllarca
barış içinde yönettik, dini ve kültürel açıdan da. Geçen 4 yıl
içinde bölgede güçlü bir 'soft power' haline geldik. Siyasi
reformlar ve demokratikleşme, güçlü ordu ve ekonomide yaptığımız
yapısal reformlarla. Türkiye günümüzde Avrupa'nın en büyük 6.
ekonomik gücü. Orta Doğu ülkeleri bunu görüyor. İslam dünyasındaki
tüm ülkeler Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerini destekliyor. Bu
süreci büyük hayranlıkla izliyorlar. Türkiye çevresinde örnek hale
geliyor."