Gül'den 29 Ekim mesajı
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhuriyetin kuruluşunun 89. yıl dönümü sebebiyle bir mesaj yayımladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Bugün milletimizin en
büyük bayramını coşkuyla kutlarken, Cumhuriyetimizi nitelikleri ve
kazanımlarıyla her geçen gün daha da ileri taşımanın kıvancını
duyuyoruz'' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada
Cumhurbaşkanı Gül'ün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla mesaj
yayımladığı bildirildi.
''Aziz Vatandaşlarım, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 89. yıl
dönümünde sizleri sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum'' ifadesini
kullanan Gül, mesajında şunları belirtti:
''Bugün milletimizin en büyük bayramını coşkuyla kutlarken,
Cumhuriyetimizi nitelikleri ve kazanımlarıyla her geçen gün daha da
ileri taşımanın kıvancını duyuyoruz.
Atatürk'ün önderliğinde yürütülen istiklal mücadelesinin emsalsiz
bir zaferle neticelenmesi ve ardından milletimizin kendi iradesi
doğrultusunda yönetimde söz sahibi olmasını sağlayan Cumhuriyet'in
kurulması, Türkiye'nin istikametini belirleyen bir adım
olmuştur.
Bu başarı ve büyük eser, milletimizin özgüveninin, birlik ve
beraberliğinin, bağımsızlık aşkının, müreffeh ve güçlü yarınları
hep birlikte kurma anlayışının tabii yansımasından başka bir şey
değildir.
Şüphesiz Cumhuriyet'in ilan edilmesi, Türk milletini muasır
medeniyet seviyesine ulaştıracak adımların en önemli aşamasını
oluşturmaktadır.
Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte, Atatürk'ün öncülüğünde
Türkiye'nin dünya sahnesinde hak ettiği yeri alabilmesi ve ilelebet
payidar kalabilmesi yolunda güçlü bir irade ortaya konulmuştur. Bu
irade ve azmin, yöneticisinden vatandaşlarına kadar toplumun bütün
kesimlerini kuşatmış olması, memnuniyet vericidir.
Son yıllarda adeta bir sıçrama dönemi yaşayan Türkiye, sorunlarına
rağmen istikrarlı bir şekilde ilerlemekte, gelişmeye devam
etmektedir. Ülkemizin ekonomi, demokrasi, hukuk, kültür, siyaset
alanlarında gerçekleştirdiği dönüşümler büyük bir zihniyet
değişikliğini de beraberinde getirmiştir. Bu, takdire şayan bir
ilerlemeye işaret etmektedir.
Bugün ülkemiz, ilerleyen demokrasisi, gelişen ekonomisi, güçlü
ordusu, zengin insan kaynağı ve müteşebbisleriyle, uluslararası
alanda giderek yükselen bir profil sergilemektedir. Türkiye bugüne
kadarki başarılarıyla ümit veren, halkının özgüvenini yükselten bir
ülkedir.
Ciddi risk ve tehditlerin bulunduğu bir coğrafyada Türkiye,
Atatürk'ün 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' anlayışının perspektifinde,
yakın bölgesine ve ötesine barış, adalet ve refahı yaymaya
çalışmaktadır.
Türkiye'nin, demokratik ve laik bir ülke olarak, farkındalık
yaratan nitelikleriyle, bölgemizde ilham kaynağı olması, vizyoner
bir bakış açısının tezahürüdür. Esasen bu durum, sahip olduğumuz
yumuşak güç unsurlarının sağladığı somut bir kazanımdır.
Ülkemizin uluslararası alandaki bu konumunu pekiştirecek,
kazanımlarımızı sağlamlaştıracak adımların kararlı bir şekilde
devam ettirilmesinin önemini vurgulamak istiyorum.
Bu umut ve güvenle Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru ilerlerken,
geçmişle geleceğin muhasebesini yapmamız, yeni hamleler için
bizlere cesaret verecektir.
Gerek dünyanın içinden geçtiği süreçte gerek bölgemizdeki
çalkantılı dönemde ülke olarak daima güçlü durumdayız.
Türkiye'nin öncelikleri ve hedefleri bellidir. Yeni dünya düzeninin
muktedir bir ülkesi olma iddiamızı gerçekleştirebilmemiz için,
büyük bir itina gösterilmesi gereken önceliklerimizi bir kez daha
hatırlatmakta fayda görüyorum.
Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz hiç şüphe yoktur ki en önemli
değerimizdir. Vatandaşlarımız demokratik rejimin erdemlerinin
kıymetini bilmekte, bunun bilinci içinde yarınlara güvenle
bakmaktadır.
Ortak hedefimiz, herkesin demokrasi ve hürriyet içinde yaşadığı,
hak ve özgürlüklerini evrensel standartlarda kullandığı bir
Türkiye'dir. Türkiye'nin gelişmiş bir demokrasi haline gelmesi
için, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesinin, hukukun
üstünlüğünün güçlendirilmesinin taşıdığı önem aşikardır. Bir
ülkedeki özgürlük ortamı, esasen demokrasiye hayat veren bir
güçtür.
Şüphesiz, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik yeni bir anayasanın
hazırlanması, demokratikleşme sürecinin en önemli adımını
oluşturacaktır.
Demokrasimizin kalitesinin yükseltilmesi, ülkemizde gerçek barış ve
huzurun yakalanmasının yanı sıra istikrar, refah ve güvenliğin de
teminatı olacaktır. Bu vesileyle, temel hak ve özgürlükler
konusundaki eksikliklerimizin tamamlanması amacıyla da
hassasiyetlerimizi korumamız gerektiği kanaatindeyim.
Demokrasinin vasıfları kadar, güçlü bir ekonomi de gelecekte dünya
üzerindeki konumumuzu belirleyecek kıstaslardan biridir.
-''AB üyeliği, Cumhuriyetimizin temel öncelikleriyle örtüşen
stratejik bir hedeftir''-
Son yıllardaki performansıyla fark yaratan ekonomimizin, istikrar
içinde, sürdürülebilir bir hızla büyümesinin önemini vurgulamak
istiyorum. Türk ekonomisinin dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer
almasını sağlayacak politikalarımızı kararlılıkla uygularken bu
doğrultuda yapısal reformların sürdürülmesi de elzemdir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği, Cumhuriyetimizin temel
öncelikleriyle örtüşen stratejik bir hedeftir. Katılım
müzakerelerinin başarıyla sonuçlanması için, bir taraftan AB'nin
önümüze çıkardığı suni engelleri kaldırması yönündeki siyasi
baskılarımızı yükseltirken, diğer taraftan da reformların devam
etmesini sağlamak zorundayız.
Sadece demokrasi, ekonomi, savunma ve dış politika alanlarında
değil, eğitimden bilim ve teknolojiye, kamu yönetiminden sosyal
politikalara ve vatandaşların en yüksek hayat standartlarına
ulaştırılmasına kadar pek çok alanda güçlü bir ülke olmak için
gayretlerimizi sürdürmeliyiz.''
-''Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmayalım''-
Mesajında, her alanda gelişmiş, üretken, zengin, demokrat ve modern
bir Türkiye'nin en büyük ideal olmaya devam edeceğini vurgulayan
Gül, şunları kaydetti:
''Yeter ki gücümüzün, potansiyelimizin, kapasitemizin farkına
varalım, birlik ve beraberliğimizi koruyalım. Hiçbir zaman
karamsarlığa kapılmayalım.
Enerjimizi boşa harcamanın, kısır çekişmelerle günü geçirmenin
getirdiği ağır yükü yakın tarihimizden biliyoruz. Yıllarımızı heba
etmenin acısını hep birlikte çektik. Dolayısıyla başta siyaset
alanı olmak üzere uzlaşma kültürünün benimsenmesi, diyaloğun
sürdürülmesi, sağduyulu ve akılcı yaklaşımlar sergilenmesi,
önümüzdeki yıllarda çok daha güçlü bir Türkiye görmemizi mümkün
kılacaktır.
Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki terör başta olmak üzere, ülke
gündemini işgal eden sorunları kararlılıkla ama aynı zamanda da
itidalle, kalıcı bir şekilde çözecek gücümüz ve tecrübemiz
mevcuttur. Hiçbir sorunun geleceğimizi ipotek altına almasına
müsaade etmeyeceğiz. Karanlık emeller peşinde koşanlar, her zaman
olduğu gibi tüm Türkiye'yi karşılarında tek yürek olarak
bulacaklardır.
Bu duygularla, yurt içindeki ve dışındaki bütün vatandaşlarımızın,
parlak geleceğimizin umut veren ışıkları sevgili çocuklarımızın ve
gençlerimizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve
bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle,
gazilerimizi minnetle anıyorum. Bütün vatandaşlarımıza bu büyük
bayram gününde selam ve sevgilerimi sunuyorum.''