Güldemir Birand'a bu yüzden saldırdı
Abone olMehmet Ali Birand Haftalık dergisine konuştu. İlginç konulara değinen Birand, Ufuk Güldemir'in kendisine karşı neden karalama kampanyası başlattığını açıkladı.
Kanal D Haber Genel Yönetmeni ve anchormanı Mehmet Ali Birand,
''Ne kadar eleştirilirsem eleştirileyim gündeme oturmaktan çok
memnunum'' dedi. Haftalık dergisinin sorularını cevaplayan
Birand'dan önemli başlıklar, "Gamze Özçelik söyleşisi ve mahkum
olduğum TRT davası benim için küçük bir yol kazalarıydı. Kanal
D'nin olanaklarıyla kendime belgesel çektiğim iddiası tümüyle
yalan. Reyting savaşında olsam Semra hanımın oğlunun ölümünü sadece
yedi dakika verir miydim?.Başlangıçta Fatih Altaylı ile aramızda
'Patron kim olacak' diye bir sorun yoktu.Reha Muhtar'ı da, Emin
Çölaşan'ı da okur, ciddiye alırım."
Son günlerde televizyon dünyasında en çok konuşulan isimlerden biri
Mehmet Ali Birand.. Ama onun ilk sunuculuk yaptığı günler biraz
eskilere gidiyor..
Biraz mı? Çok eski..
Aslında daha da eski. Milliyet gazetesinin düzenlediği Liseler
Arası Müzik Yarışmasının bir dizi Anadolu konserinde sunucu olarak
sahneye çıktınız. Siz rahmetli Necdet Günkut'un yardımcısıydınız,
ben de çömeziniz..
Sizli bizli konuşmak zorunda mıyız?
N'apalım? Formatımız bu.. Tüm liseli fırlamalarla İzmir Efes
otelinde konakladığımızı hatırlıyorum. Konser sonrasında, sabah
otelden ayrılırken turne otobüsünü otel yetkilileri aramıştı.
Çocukların bavulları açıldığında otelden araklanmış ne kadar
bornoz, havlu varsa ortaya döküldü. Ne bulmuşlarsa doldurmuşlar
bavullara.. Kaç senesiydi?
67-68 Liseler Arası Müzik Yarışması.. Benim sahneye çıkmam da şöyle
oldu. Halit abi (Kıvanç) son anda gelmedi. Necdet Günkut: "madem
car car konuşuyorsun, çık bakalım sahneye de görelim" dedi.. Son
anda mecburen çıktım..
O zaman Milliyet'te dış haberler muhabiri
miydiniz?
Evet ama o zaman dış haberler minicik bir köşeydi. Aynı zamanda
gazetenin böyle büyük organizasyonlarında Necdet Günkut'a yardım
ediyordum. Sunuculuk benim hiç aklımda olmayan bir şeydi. Ne
olduğunu bile bilmiyordum. Olduğum gibi sahneye çıktım, ben neysem
öyle konuştum. Ama çok keyifliydi. Yıllar oradan buraya getirdi
beni.
Neler oluyor Birand? Türkiye'nin yakın tarihini belgelemiş,
21 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül hakkında belgeseller yapmış, sayısız
ünlüyle konuşmuş bir gazetecisiniz. Daha önce de pek çok eleştiri
oklarına hedef olmuştunuz. Ama Kanal D haber bülteninde anchorman
olarak görüneceğiniz duyulduğu andan itibaren medya dünyasında
ortalık karıştı. İlk günün reytingleri tökezleyince rakip kuruluşun
Sabah gazetesinde "Ali Kırca-Mehmet Ali Birand maçında Birand
nakavt oldu" diye gözünüz morartılmış bir resimle birinci sayfa
konusu oldunuz. Bazı internet sitelerinde hakaret içerikli
yazılarla karşı karşıya kaldınız? Neden oldu bütün
bunlar?
Ben de anlamadım. Herhalde insanlar başka bir şey bekliyorlardı.
Ama ben buyum.. Benim konuşmam böyle, habere yaklaşımım böyle.. Ben
kendimim kısaca ve böyle devam edeceğim.
Yoksa bir çekememezlik filan mı söz konusu?
Yoo.. Neden çekememezlik olsun? Çünkü ayrı ayrı işler yapıyoruz.
Benim başka bir kariyerim var, başka insanların başka
kariyerleri..
Peki ilk günkü reytingden yola çıkılarak yapılan bu "tek
gözü morarmış, nakavt olmuş Birand" portresi için ne
diyeceksiniz?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben yıllardır böyle şeylere alıştım.
"Eğer öyle görüyorsa, o şekilde hissediyorsa öyle yazması hakkıdır"
diye düşünüyorum..
Gazetenin birinci sayfasında kendinizi öyle görünce insan
olarak üzülmediniz mi?
Hayır üzülmedim. İlk reaksiyonum şu oldu. "Demek böyle görmüşler,
ben nerede hata yaptım? Yaptığım işte bir değişiklik gerekir mi?"
Her olaydan kendime mutlaka bir ders çıkartırım. En acı
eleştirmenim Cemre'dir (Birand'ın eşi) Yaptığım her işi "şurası
iyiydi, burası kötüydü" diye tak tak yüzüme vurur. Bu nedenle hiç
üzülmüyorum artık.
"GAMZE ÖZÇELİK SÖYLEŞİSİ KÜÇÜK BİR YOL KAZASI OLDU"
Peki Cemre hanım çok konuşulan, çok reyting alan ama çok
eleştirilen Gamze Özçelik röportajı için ne dedi?
O röportajda en doğru teşhisi Cemre yaptı. "Galiba bu kızla hangi
konuda konuşacağınızı daha önceden berlirlememişiniz. Sen başka bir
konu için ekrandaydın, o başka bir konu için" dedi.
Bu çok açıktı. Gamze Özçelik dizi setinden sizin canlı yayınınıza
bağlandı. Belli ki o gece başlayacak dizisi için sorular
sorulacağını sanıyordu.
Ben ise doğal olarak o konuyu konuşacak diye..
Gamze Özçelik'e "Birand size şunları soracak" diye baştan
söylenmemiş miydi?
Canlı yayın telaşı içinde o hata olmuş. Bugüne kadar yaklaşık binin
üzerinde söyleşi yaptım. Bu tip olaylar son derece basittir ve
herkesin başına gelebilir.
Açıkça söylemek gerekirse ilk sorunuz gerçekten tuhaf
kaçtı: "Her şeyin bir iyi bir de kötü yanı vardır, Türkiye'de
herkes senden bahsediyor. Peki sen neresinden bakıyorsun?
Kariyerine faydası yok mu bunun? Memnun musun?" gibi bir soru
karşısında Özçelik ne söyleyeceğini bilemedi. "Bu işi reklam için
mi yaptın?" dokundurması var sorunun altında. Kız ne desin şimdi:
"Evet çok memnunum tüm Türkiyeye rezil oldum" demesini mi
bekliyordunuz?
Öyle bir şey yaşanmış ki.. Kız mağdur olan bir insan, fakat bir
taraftan da konuşmaktan geri kalmıyor. Üstelik onu ekranda canlı
yayına çıkardığınız zaman, ortalık böylesine karışmışken, sadece
dizisinden söz etmek de olacak iş değil. Gamze söyleşisi benim için
küçük bir yol kazası..
"Bu işi reklam için mi yaptınız" anlamına gelen ilk soru
göze batmıştı. Bir de "Aileniz zaten fakir, kardeşinizi
okutuyorsun. Çalışmak zorundasın" dediniz. Bunda bir ima var mıydı.
Yani "her şey reklam için mübahtır" ya da başka bir konuda bir
ima?
Kesinlikle yoktu. Bunu yanlış anladı. Bu kız aslında çalışan bir
kız, yani profesyonel bir kız. Ailesinden paralar alıp yan gelip
yatan bir insan değil. Kazandığı paralarla kardeşini okutan bir
insan.
Yani siz onu onore etmek isterken..
Evet.. O yanlış anladı.. Ama olur böyle şeyler. Ben Saddam Hüseyin
ile söyleşi yaptım, yanlış anladı küplere bindi, birşey olmadı,
Margret Tahtcher ile konuşurken sorumu unuttum bir şey olmadı. Bu
tip olaylarla her zaman karşılaşırız.
- Belki de bir açığınızı arıyorlardı, ondan bu kadar çok
yüklendiler o röportaja...
Böyle işlere soyunduğun zaman bunları normal karşılaman lazım. Bir
açık mutlaka arayacaklar. İlk defa bir anchorman için bu kadar çok
konuşuldu, bu kadar çok yazı yazıldı. Hakaretlerin dışında ılımlı
eleştireler de vardı. Aslında medya bana haksızlık etmedi, yol
gösterdi.
UFUK GÜLDEMİR'İN BİRAND KAMPANYASI...
- Habertürk'teki Birand analizi gerçekten hakaret
içeriyordu. Bu neden oldu?
Ufuk Güldemir'in o yazısı benim için büyük soru işaretidir. Çok
ayrıntısına giremem, çünkü adliyeye düşmüş bir olaydır.
- Güldemir'i mahkemeye mi verdiniz bu yazı
nedeniyle?
Evet. Ufuk yıllarca bana ağabey demiş olan ve çok sevdiğim bir
insandı. Evleneceği kızın CNN Türk'te işten çıkarılmasını benden
bildi. Oysa hiç ilgim yoktu. Kendisine hiç yakışmayan o korkunç
kampanyaya başladı.
- Nedenin bu olduğunu size kendisi mi
söylemişti?
Evet, sonra da o yazılara başladı. Ben Ufuk açısından üzüldüm. Bu
kalitede bir insan değildi bana göre.
- O yazıda bir de Kanal D ve CNN'in ekipmanlarını
kullanarak kendi şirketinize belgeseller çektiğiniz suçlaması
vardı. Bu doğru mu?
Tümüyle yalan. Oğlum, Umur Prodüksiyon şirketinin başında. CNN
Türk'te "Yaşam Sevinci" programını yapıyor. CNN Türk'ün stüdyosunu
kullanıyor. Başka nerede yapacak? Sokakta mı yapacak? Onun kendi
kameraları, montaj seti var. Ayrıca böyle bir sorun varsa, o Kanal
D ve CNN Türk'ün sorunudur. Ufuk Güldemir'in değil...
- Kanal D'de haberlere başlarken "reyting savaşına
girmeyeceğim" dediniz. Gerçekten yok musunuz bu
savaşta?
Bu savaşa girseydim Ata Türk'ün ölümünü sadece yedi dakika verir
miydim? Diğer kanallar yarım saate yakın işlediler bu konuyu. Hem
reyting rekorları kırıp hem ilkeli program yapamazsınız.
- Gamze Özçelik olayı ile Ata Türk'ün ölümü arasında ne
fark var ki? Bir açıdan ikisi de magazin malzemesi...
Bizim tutumumuz belli. 40 dakikalık bültenin içinde dünyadan ve
Türkiye'den insan haberleri veriyoruz. Bunu isteyen bize gelsin,
yoksa başka kanala gitsinler.
- Ya size kimse gelmezse?
Gelmezse ben giderim. Ben kendimi değiştiremem. Mehmet Ali Birand'ı
bu saatten sonra başka bir kılığa sokamazsınız.
"ALTAYLI ÖNCELERİ BANA DESTEK VERDİ AMA SONRA NE OLDUĞUNU BEN DE
ANLAYAMADIM"
- Kanal D'ye geçişiniz, Fatih Altaylı'nın oradan ayrılıp
Sabah'a gitmesine neden oldu. Onunla yaptığım bir söyleşide
"Birand'ın gelmesini ben istedim" demişti. Geçen hafta da "Mehmet
Ali'nin başarılı olamayacağını ilk geldiği zaman söylemiştim ama
Arzuhan Yalçındağ ile Ertuğrul Özkök 'olur' demişlerdi" diye yazdı.
Hangisi doğru?
İşin başında Fatih bana yakınlık gösterdi, destek verdi. Sonra iş
döndü bu noktaya geldi. Ne olduğunu ben de çıkaramadım.
- Yani sizin Kanal D'ye gelmenize Fatih Altaylı mı ön ayak
olmuştu?
İşi Fatih'le birlikte götürecektik. Haberi bilen bir insan, benim
ondan yararlanmam doğal. "Patron kim olacak" diye bir sorun yoktu
aramızda.
- Peki sonra neden böyle oldu?
Bunu Fatih'e sormak lazım. Bir şeye kızdı ya da kırıldı. Ben
bilmiyorum.
- Emin Çölaşan da aleyhinize yazan yazarlardan
biri...
Onun görüşü öyle, onu yazıyor. Yıllar bana çok şey öğretti.
Aleyhime de olsa başkalarının yazılarını okumayı, ders çıkartmayı
öğrendim. Hepsini mutlaka okurum. Haklı bir yönü varsa defterime
kaydederim.
- Çölaşan'ı da okuyor musunuz?
Tabii..
- Yıllar önce, TRT döneminde devleti maddi olarak zarara
uğratmaktan yargılanmış ve mahkum olmuştunuz. Çölaşan da bunu
defalarca yazmıştı. Neydi o olay?
1980'lerde yaşanmış bir bürokratik vizyon kazasından başka bir şey
değildi. Benim dışımda tamamen prodüksiyonla ilgili bir olaydı.
90'ların başında o günün şartlarında bir problem olarak karşıma
çıktı. Böyle uzun bir yolda böyle yol kazalarına göğüs
gereceksiniz. Başka çareniz yok.
- Mehmet Ali Birand'ı Ali Kırca ile kıyaslıyorlar. Böyle
bir kıyaslamayı kabul ediyor musunuz?
Ali Kırca ile kıyaslanmaktan onur duyarım. Kendini ispat etmiş,
birikimi olan ciddi bir insan. Ali, ana haber sunma devamlılığı ile
bir alışkanlık yaratmış bir isimdir. 32. Gün'ü de beraber
başlatmıştık zaten.
- Reha Muhtar "Bak Mehmet Ali" diye televizyon haberciliği
konusunda ders verircesine bir yazı yazmış. Okudunuz
mu?
Okudum. Reha'nın dediklerinin içinde doğru olanlar da var. Ama ben
başka bir tür haber bülteni yapmaya çalışıyorum. Reha'da başka
haber bülteninin tarifini veriyor. Kendine göre haklı ama benim
yapmak iestediğim o değil. Reha Muhtar'ı okur ve ciddiye
alarım.
- Bütün bu eleştirileri okuyorsunuz ve kızmıyor
musunuz?
Ona buna kızmakla vakit geçirdiğiniz zaman kendi işinizi
yapamazsınız. Ben kendi yaptığım işe bakıyorum ve gerçekten çok
işim var. Yazı yazıyorum, haber bülteninde yorum yapıyorum, haber
bülteni sunuyorum, radyoda program yapıyorum.
- Üstelik bunların hepsini bir gün içinde yapıyorsunuz. Kaç
yaşındasınız Mehmet Ali Birand?
63...
- Yorulmadınız mı? Neden bütün bu uğraş?
Son günlerde Türkiye'de en çok konuşulan konulardan biri Kanal D
haber ve Mehmet Ali Birand. Bu bana memnuniyet veriyor.
- Ama bunların bir kısmı eleştiri...
Ne kadarı eleştiri olursa olsun, konuşulmuş olmak çok önemli. Eğer
kimse konuşmayıp, kimse farkına varmasaydı asıl o zaman üzülürdüm.
Demek bir farklılık getirdim ki insanlar konuşuyor. Gündeme
oturmaktan, gündem olmaktan çok memnunum. Eleştirilerden de
memnunum. Çünkü ders alıyorum