Gül ve Erdoğan İktisat Kongresi’nde konuştu
Abone ol5. İzmir İktisat Kongresi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevde...
5. İzmir İktisat Kongresi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binali
Yıldırım ve Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim’in katılımıyla
başladı.
Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin temellerinin atıldığı ve küresel
ekonomide Türkiye’nin yerinin tartışılacağı ana teması "Küresel
Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi" olan 5. İzmir
İktisat Kongresi, İzmir Swiss Otel’de devletin zirvesinin katılımı
ile gerçekleşti. Kongrede İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Ordu Komutanı
Orgeneral Abdullah Atay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir
Milletvekili Nükhet Hotar, MHP Grup Başkanvekili ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile siyasi parti temsilcileri, yabancı
kuruluşların delegasyonları hazır bulundu.
Kongrede konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk ekonomisini 1
trilyon dolara yaklaşan geliri ile dünyanın 16., Avrupa’nın 6.
Ülkesi olduğunu belirtti. Küreselleşme sürecinin ülkelerin ve
kıtaların tarihini derinden etkilediğini aktaran Gül; şöyle
konuştu:“Tarihin akışının gerisinde kalması telafisi güç sonuçları
olacaktır. Bütün risklere rağmen küreselleşme büyük fırsatları
beraberinde getirdi. Küreselleşmenin hızlandığı son 20-30 yılda
ağırlık Asya’ya kaymıştır”
“TÜRKİYE KRİTİK BİR NOKTADA”
Türkiye’nin iddialı hedefler koyan ve hedeflerine ulaşan bir ülke
olduğunu belirten Gül; şunları söyledi:“Türkiye gerek dünyanın
ekonomik ağırlık merkezinin asyaya doğru kayması, gerek demokratik
değerlerinin Asya ve Kuzey Afrika’ya yayılması nedeni ile kritik
bir noktadır. Eşsiz bir tarihi fırsat ile karşı karşıyadır. Çok
şükür Türkiye bugün kendisine iddialı hedefler koyan ve bu
hedefleri bir bir gerçekleştiren bir ülke haline gelmiştir. Yol
haritasını bugünden çizmemiz zarurettir. Bu bağlamda 2014-2018
yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı 20203 için son derece
önemlidir."
“EĞİTİMDE HEDEF YÜZDE 6”
Türkiye’nin son 10 yılda uygulanan politikalarla siyasi istikrarını
sağlayan bir ülke olduğunu ifade eden Gül; sözlerini şöyle
sürdürdü: “Türkiye son 10 yılda uygulamaya koyduğu politikalarla
siyasi istikrarı sağlamıştır. Büyüme potansiyelini
gerçekleştirirken, artık Türkiye’yi dünyada üst lige taşıyacak
ikinci nesil reformlara ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Mevcut eğitim
kalitesini yükseltmek olmalıdır. Orta gelir tuzağını aşabilmiş
ülkelerin eğitime ayırdıkları pay yüzde 6 civarındadır. Aşamayanlar
da eğitime yüzde 3 ve altında pay ayırmıştır. Ülkemizde yüzde 4- 5
civarında olduğunu memnuniyetle görüyorum, şüphesiz yüzde 6
hedefimiz vardır ve bunu gerçekleştireceğiz."
BİLGİYE DAYALI EKONOMİ ÇAĞRISI
Demokratik standartların yükseltilmesinin birlik ve bütünlüğü güçlü
kılacağını ifade eden Gül, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Demokrasi primi olmalıdır. Demokrasi hukuk demektir. Kanun ve
kuralların herkese şeffaf şekilde eşit uygulanması demektir.
Demokratik standartlarımızın yükseltilmesi ülkemizin birlik ve
beraberliğini güçlü hale getirir. Halkımızın mutluluğunu artırır.
Yerli ve yabancı sermaye sahiplerinin ülkemize güvenli gelip
yatırıma yönelmesine yol açar. Türkiye’de ekonomik reformlar ve
demokratik reformlar el ele gitmiştir. Üçüncü getiri bilginin primi
olmalıdır. Günümüzde teknolojik değişim giderek hızlanıyor. Bugün
düşük katma değerli ihracattan orta katma değerli ihracata geçtik.
Bu oranın yükseltilmesi cari açık sorununun çözümünde hayati önem.
Bunu yapabilmek için bilgiye dayalı ekonomiye geçmeliyiz.”
“BARIŞ PRİMİNDEN YARARLANMAMIZI ENGELLEYENLER VAR”
Bölgede siyasal, ekonomik ve askeri istikrarsızlığın, dünyayı
etkilediğine dikkat çeken Gül, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bulunduğumuz bölgenin ve dünyanın genel sorunlarından bağışık
olamayız. Karşılıklı bağımlılığını bu kadar yükseldiği bir dönemde,
bölgede ve ülkede veya bölgede meydana gelen ekonomik, siyasi,
askeri ve insani başta olmak üzere tüm sorunlar dünyayı
etkileyebilmektedir. Birdenbire komşumuzda olan olaylardan dolayı
olan bir savaş nedeniyle insanlığın gereği önemli bir maliyetle
karşı karşıya kalmak durumunda kaldık. Çok yakın ticaret yaptığımız
ülkelerle birdenbire ticaret kesildi. Bunlar bizim elimizde değil.
Dolayısı ile bölgede olup bitenler sizleri yakından ilgilendiriyor.
Sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel şartlarından
bir tanesi bölgesel huzur ve istikrardır. Kısaca barış primi olarak
adlandırılan bu durum, Batı Avrupa’dan sonra Doğu Avrupa’da tecrübe
ettiğimiz bir durum. Türkiye olarak soğuk savaşın bitiminin
ardından ortaya çıkan barış priminden yararlanmamızı engelleyen
uzun yıllardır olumsuz gelişmeler olmuştur ve maalesef bölgemizde
de devam ediyor. Komşularımızda ne kadar barış, istikrar varsa
bölgesindeki o kadar çok ticari potansiyel de vardır. Bölgesinde
barış, huzur ve istikrar açısından ekonomik istifade edebilecek
ülke Türkiye’dir.”
HEDEF İLK 10 ÜLKE ARASINA GİRMEK
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da kongrede yaptığı konuşmada, 2008
yılında başlayan küresel krizin üzerinden 5 yıl geçtiğini ancak
halen daha dengeli ve sürdürülebilir bir toparlanmanın olduğunu
söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Pek çok ülkede halkın
yönetime olan güveni ile ilgili yapılan araştırmada göstergelerin
düşük olduğunu açıklayan Babacan, şöyle konuştu: “Son 10 yılda
gelişmekte olana ülkelerin önümüzdeki 10 yıllık dönemden geçmişteki
10 yıllık sürece göre bir miktar daha büyük. Gelişmekte olan
ülkelerin, büyüme hızı yine gelişmiş olan ülkelere oranla daha
hızlı olacak. Ekonomi, güç dengelerindeki değişiklikler siyasi
dengelerde de etkili olacak”
Türkiye olarak ekonomi politikalarının merkezine güveni
yerleştirdiklerini ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomide verdiğimiz sözleri tuttuk. Hedef koyduk bu hedefleri
gerçekleştirdik, samimi olduk. Onlarca vize muafiyeti, serbest
ticaret anlaşması imzaladık. Bunları hep ‘kazan-kazan’ modeliyle
yaptık. Son 11 yılda milli gelirimiz 3 kat, ihracatımız 4 kattan
fazla arttı.”
Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında, Türkiye’yi dünyanın ilk 10
finans merkezi haline getirmenin bulunduğunu söyleyen Babacan;
şunları söyledi: “Demokrasi ve ekonomi paralel olarak büyümeli,
yükselmeli. 2023 hedeflerine ulaşmamız için yargı reformlarının
devamı önemlidir. Hukukun üstünlüğü tam anlamıyla uygulanmadığı
sürece gelişmiş bir ekonomi olmak zor olur. 2023 hedeflerimizden
biri de Türkiye’yi dünyanın ilk 10 finans merkezlerinden biri
yapmak. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşma yolunda kararlılıkla
yürüdüğü ortamda düzenlenen kongre hem dünya hem Türkiye
ekonomisinin tartışılacağı önemli bir kongre olacak.”
“TÜRKİYE İLERLEME KAYDEDİYOR”
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, dünya ekonomi sisteminin
değişim dönüşüm sürecinde Türkiye’nin başarılı adımlarla
ilerlediğini söyledi. Jim Yong Kim, Dünya Bankası olarak gerekli
katkıları sağladıklarını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya ekonomik sistemi değişirken Türkiye takdire şayan olarak bir
ilerleme kaydediyor. Kurucu Mustafa Kemal Atatürk’ün daha refah ve
bağımsız olarak yaşamanın ve Başbakan Erdoğan’ın koyduğu önemli
hedeflere, Dünya Bankası olarak biz bu iddialara hedeflere
elimizden gelen katkıları yapıyoruz”
Küresel kalkınmada Türkiye’nin önemli bir rol üstlendiğini aktaran
Jim Yong Kim, konuşmasına şöyle devam etti: "Ciddi kalkınma
içerisinde gelişme hamleleri içerisinde Türkiye’nin önemli rolleri
vardı. Türk hükümetinin kaydettiği başarılar önem kazanmaktadır.
Irak, Malezya gibi ülkeler Türkiye deneyimini paylaşma
çalışmalarına başladık.”
Türkiye’nin sağlık politikalarında önemli gelişmeler katettiğini
aktaran Jim Yong, Türk hükümetinin başlattığı ‘Sağlıkta Dönüşüm’
politikalarına bağlı olarak bebek ölümlerinin üçte iki oranda
azaldığı, anne ölümlerinin yüzde 80 azaldığını söyledi. Türkiye’nin
mali olarak oldukça yüksek verimleri olan ve doğru yönlendirme
yapan bir ülke olduğunu dile getiren Jim Yong Kim, şu bilgileri
verdi: “Türkiye mali olarak oldukça yüksek verimleri olan bütün
yatırımları çok doğru şekilde yönlendirmiştir. Türkiye enerji
fiyatlarını piyasa fiyatları ile düzgün şekilde dengelemiştir.”
Hızla değişen dünya vizyonunda Türkiye’nin ekonomik alanda önemli
rol üstlendiğini belirten Jim Yong Kim; sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya süratle değişiyor. Gelişmekte olan sektörlerin payı üçte bir
olmuştur. Dolayısı ile ekonomik yakınlaşma tarihte görülenin son
derece ötesinden daha ileridedir. Türkiye bu başarıda büyük rol
oynamıştır. Dünya ekonomisinde Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkeler, krizden çabuk toparlandılar ama iddiaları ve hedefleri
dünya krizinden etkilendi. Hayalet kriz, halihazırda, bu iddiaları
ve hedefleri aşağıya çekiyor”
“TÜRKİYE DONÖR BİR ÜLKE”
Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkelerinden kaçan
sığınmacıların Türkiye’de sayısının 500 bini geçtiğini açıklayan
Jim Yong Kim, Türkiye’nin söz konusu durumda donör bir ülke
olduğunu söyledi. Jim Yong Kim, “Türkiye, 500 bin civarında
Suriyeliye kucak açtı. Dünya Bankası olarak bu açıdan yeni bir
programın işlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye gibi yeni
ortaya çıkan dönor bir ülke gibi ortaya yeni çıkan ülkeler için
küresel sorunlara karşı yapı oluşturmalıyız. Türkiye bu yeniliklere
uyabilecek bir ülke.”
TARİH TEŞEKKÜRÜ
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim konuşmasında Koreli olduğunu ve
ülkesindeki savaş nedeniyle Türkiye’nin BM’nin çağrısına cevap
veren ülkeler arasında ilk olduğunu hatırlatarak Türk birliklerinin
sağladığı başarıdan dolayı teşekkürlerini sundu. Dünya Bankası
Başkanı Kim; Türkiye Cumhuriyeti hükümetine teşekkür ederek şunları
anlattı:"Kore kökenliyim. Kore ile Türkiye’nin yakın bağları var.
Kore savaşında Türkiye BM’nin çağrısına cevap veren ilk ülkeler
arasında yer alıyor. Türkler ‘kahramanların kahramanıdır’
dedirtecek bir başarı sağlanmıştır. Türk tugayının 721 askerini
kaybettiği bir dönemdir. Türk askerlerine çok şey borçlu olarak
doğduğumu biliyorum. Ayrıca 2001 yılında Türkiye - Kore maçında
Türkiye 3-2 Koreyi mağlup etmiştir. Maç bitiminde Türkler Koreli
arkadaşlarını gidip teselli etti. Seyircilere baktığınızda herkes
Türk -Koreli seyirciler bayraklarını birlikte salladı. Türk
halkına, Kore halkı adına teşekkür ederim”
Kongrede konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da kongrenin tarihi
süreci hakkında kısa bir bilgi aktarımında bulundu. Bakan Yılmaz,
konuşmasında askeri ve siyasi başarıların ekonomik başarılarla
taçlandırılmadan herhangi bir başarı getirmeyeceğine değindi.
Küresel krizin dünyayı etkisi altına aldığını aktaran Bakan Yılmaz;
“Küresel kriz tüm dünyalı etkiliyor. Dünyada çok önemli dönüşüm
sürecinden geçiyoruz. Gelişmekte olan ülkelerden çok daha fazla söz
sahibi olduğu zamanlardan geçiyoruz. Türkiye çok önemli mesafe
almış durumda. 90 yılda çok önemli kazanımlar almış durumda”
EXPO İÇİN HÜKÜMETE TEŞEKKÜR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da bir konuşma
yaptı. Başkan Kocaoğlu, İzmir’in EXPO 2020 adaylık sürecindeki
destekleri için devlete ve hükümete teşekkür etti. Hep birlikte bu
projeyi başaracaklarını belirten Kocaoğlu, şunları söyledi:
"Hedefimiz, dünyadaki en önemli organizasyonlardan biri olan
EXPO’nun ev sahipliğini üstelenebilmek ve kentimizi, yüzlerce
ülkenin buluştuğu bir dünya sahnesine dönüştürebilmektir." Kongre
zamanlamasına dikkat çeken Kocaoğlu, şöyle konuştu: "Bugün dünya ve
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu koşullar dikkatle
incelendiğinde, bir dönüşüm zorunluluğu kendisini fazlasıyla
hissettirmektedir. Aksi taktirde bu durağan ekonomik iklim
2020’lere kadar sürebilecektir. Türkiye’de, ülke potansiyellerini
harekete geçirerek gelişmeyi hedefleyen, insanı ve üretimi referans
alan, sürdürülebilir çevre anlayışına sahip yeni bir büyüme
stratejisi ya da yeni bir kalkınma modeline ihtiyacımız
vardır."
KONGREDEN DETAYLAR
Basın mensupları ve davetlilerin yoğun güvenlik önlemleri altında
alındığı kongre üç gün devam edecek ve kongrede 34 oturumda 21’i
yurt dışından 241 panelist konuşma yapacak. Paneli izlemek için
151’i yabancı 3 bine yakın davetlinin katılım teyidi verdiği
belirtildi. Açılış oturumu sonrası düzenlenecek özel oturumda
Başbakan Yardımcısı Babacan ve Dünya Bankası Başkanı Kim Yong,
Ekonomist Deniz Gökçe’nin moderatörlüğünde "Küresel Ekonomik
Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye Ekonomisi" başlıklı oturumda
konuşacak.
Kongre, 1 Kasım Cuma günü düzenlenecek kapanış oturumuyla sona
erecek.
(İHA)