Gül ve Arınç'ın Erdoğan'la yollarını ayrıldığı gün!
Abone ol11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın parti yönetiminin dışında kalmasının nedeni Gezi olayları!
Star gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Abdullah Gül ile
Bülent Arınç'ın neden AK Parti yönetiminin dışında kaldığını
bugünkü köşesinden yazdı.
"AK Parti'de ne oluyor?" başlıklı bugünkü
yazısında Gülerce, "Gezi olaylarında hem Sayın Gül, hem de
Sayın Arınç, Sayın Erdoğan’a bekledikleri desteği vermedi"
diye yazdı.
Hüseyin Gülerce bugünkü yazısında şunları kaleme aldı:
"AK Parti 5. Olağan Kongresi’nde, Sayın Davutoğlu, geçerli oy
kullanan 1353 delegenin tamamının desteğiyle yeniden genel başkan
seçilirken, iki değişim oldu. Birincisi, 50 kişilik MKYK’da, 19
isim yerini korurken, 31 yeni isim görev aldı. Partinin en üst
yönetim organı MYK’da da köklü değişiklik oldu.
Ortak kanaat bu değişime, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın
damgasını vurduğu yönünde.
Bunun ne gibi bir anlamı var?
Sayın Erdoğan, kimilerince beğenilmese de gerçek bir siyasî liderdir. Herkes lider olamaz. Parti genel başkanı olunabilir ama lider, öncelikle Allah vergisidir. Geldiği siyasi çizginin partilerinde gençlik kollarından başlayarak, il başkanlığına, sonra İstanbul Belediye Başkanlığına, oradan AK Parti’nin kuruluşu ve iktidar oluşunda ve 12 yıllık başbakanlığı döneminde bu liderlik pekişmiş, kuvvetlenmiştir. Halkın ilk turda seçtiği cumhurbaşkanı olarak tartışmasız hale gelmiştir.
Bu lider artık otoriterleşmeye, tek adamlığa mı gitmektedir? “Tarafsız Cumhurbaşkanı” olması gerekirken, hala AK Parti’nin yönetimi ile neden bu kadar yakından ilgilenmektedir? ( Hemen söyleyeyim, bugüne kadar tarafsız Cumhurbaşkanı hiç olmamıştır)
Cumhurbaşkanını 10 Ağustos 2014’te ilk defa halkın seçmiş
olmasının, statükoyu nasıl ırgaladığını, yönetimde anayasal
değişikliği nasıl zaruret haline getirdiğini kabullenmek
zorundayız. Cumhurbaşkanını halkın seçtiği gerçeği, yeni anayasada
devlet yönetimini ve kurumlar arası dengeleri/ilişkileri yeniden
tanzimi zorunlu kılıyor.
ABDULLAH GÜL İLE YOLLARI...
Sayın Erdoğan, bunun başkanlık sistemi ile mümkün olabileceğini söylüyor. AK Parti’nin bu yönde Meclis’te sayısal bir çoğunluğa erişmesini arzu ediyor.
Sayın Abdullah Gül ile yolları, bu konuda farklı düşünmelerinden dolayı ayrıldı. Çankaya’da görevde iken Sayın Gül, başkanlık sistemine karşı çıktı. En yakın dava arkadaşı da olsa artık birlikte yürüyemezlerdi.
Sayın Bülent Arınç da, temel meselelerde Sayın
Erdoğan ile ciddi görüş ayrılıkları sergiledi. Gezi olaylarında hem
Sayın Gül, hem de Sayın Arınç, Sayın Erdoğan’a bekledikleri desteği
vermedi.
EĞER MELİK GÖKÇEK OLMASAYDI...
Eğer Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek,
Başbakan Erdoğan’ı Esenboğa havaalanından Ankara’ya kadar heyecan
dolu bir mobil mitingle karşılamasaydı, Erdoğan’a yönelik darbenin
ağır atmosferi dağıtılamayacaktı...
Başkanlık yolunda kendisine gönülden destek verecek bir AK Parti yönetimi, Erdoğan için hayatî değer taşıyordu ve bu gerçekleşti. Meseleye parti açısından değil Türkiye’nin geleceği ve istikrar açısından bakmak gerekir. Ben de inanıyorum ki; Türkiye’nin istikrarı, AK Parti’nin istikrarına bağlıdır.
İkinci bir nokta, Sayın Erdoğan, Turgut Özal ve Süleyman Demirel örneklerini hiç unutmuyor. Her iki siyasi de Çankaya’ya çıktıklarında, partileri dağıldı gitti. Artık birer tabela partileridir. Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, AK Parti’de bütünlüğün korunması adına yapılması gerekeni yaptı. Yalpalanmaya, partinin içine nifak sokulmasına fırsat vermedi.
Hariçten gazel okunması bu gerçeği değiştirmez...