Gül türban için son noktayı koydu
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, resepsiyon kriziyle hat sahaya ulaşan 'türban' tartışmasına son noktayı koydu:Başörtü sorunu fiilen çözüldü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başörtüsü konusunda gelinen
noktayı özel televizyonların kuruluş aşamasına benzeterek, "Fiilen
çözüldü" açıklamasında bulundu.
Chatham House Yılın Devlet Adamı Ödülü için Londra’ya uçan
Cumhurbaşkanı Gül, terör ve Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye
gündemine ilişkin uçakta bulunan gazetecilerin soruları yanıtladı.
Gül'ün sözlerinden satır başları şöyle:
BAŞÖRTÜSÜ SORUNU NASIL AŞILACAK?
Bu konunun çözülmesi gerektiği konusunda kamuoyunda bir mutabakat
oluştu sanıyorum. Fiili yanlış fiili olarak da çözülmüş durumda.
Özel televizyon yayınında da böyle olmuştu. Fiili uygulama hukuki
düzenlemeden önce gelmişti. Bu konuda ilgili hukuki düzenlemenin,
ileride bir problem çıkmaması için sakin bir şekilde yapılması
doğru olur.
TERÖR KONUSUNDA İYİMSERİM
Baştan beri iyimserim. İyi şeyler olacak demiştim, başka şeyler
söyledim. Ama bu işler kısa sürede hallolacak işler değil. Taşla,
silahla, terörle bir yere varılamayacağını herkes gördü.
Görmeyenler de görür. Dünya da, Avrupa da gördü bunu. Bu sürece
katkı sağladıkları için suçluluk hissediyorlar. Avrupa kendisine
çeki düzen veriyor. Halk da gördü. Türkiye büyük olgunluk
içerisinde. Tabi bu durum, terörün içinde olanları hayal
kırıklığına sevk ediyor. Türkiye'de standartlar yükseliyor.
Düşünün, 10 yıl önce birtakım tabular varken bunlar şimdi
hayatımızın bir parçası oldu. Yeni bir dönem kaçınılmaz. Yeni bir
dönem kuruluyor. Bütün bu değişiklikler ve dış dünyanın yeni
bakışı, terörü ve terör örgütünü izole ediyor. Onların da bunu
değerlendirmesi gerekiyor.
TAKSİM'DE PATLAYAN BOMBA
Taksim'deki bomba bir şeyi deşifre etti. Ne olursa olsun, hiç
kimse, içeride veya dışarıda bu işleri tolere etmeyecek. Allaha çok
şükür ki, orada herhangi bir insan kaybı olmadı. Bunun da nereyle
irtibatlı olduğu ortaya çıktı işte... Terörü ortadan kaldırmak için
birtakım imkânları kullanmak gerek, bu muhakkak ki, kararlı biçimde
devam edecek. Teröre bir gerekçe yok ki Türkiye'de. Beceri
önemli... Bu reform sürecine bağlı olarak yapılacak çok şey
var.
SEÇİM BARAJI
Barajın indirilmemesi terör gerekçesi değildir.
TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNDEN ÜMİTLİ MİSİNİZ?
Ben çok ümitliyim. Yahu adamlar bana söylüyorlar BM Genel
Kurulu'nda 'eskiden Avrupa'nın hasta adamıydınız, şimdi en sağlıklı
adamısınız' diye. Daha ben niye ümitli olmayayım?
NATO ZİRVESİ YENİ BİR SIKINTIYA SEBEP OLABİLİR
Mİ?
Hayır, öyle bir ilişkileri torpilleme olayı olmaz. Bu füze kalkanı
meselesinde dışarıdan Türkiye'ye baskılar yapmaya çalışanlar oldu.
Türkiye 1952'den beri NATO üyesi. Bundan dolayı Türkiye NATO'yu
ciddiye alır ve AB ve NATO toplantılarına ayrı bakar. Geçtiğimiz
NATO genel sekreter seçiminde hatırlattım da bunu. Bize AB üye aday
ülkesi gibi bakılamaz NATO'da. Bazen bu ikisini karıştırıyorlar.
Biz NATO'daki konumumuz için fedakârlıklar yapmış bir ülkeyiz.
BAŞKA DİL BİLMİYORSA KÜRTÇE OLUR
Anadili dışında başka bir dil bilmiyorsa tabii ki
olur. Fakat mahkeme safahatı bir mücadele aşamasına
dönüştürülüyorsa ona da kimse müsaade etmez. İçlerinde Türkçe
bilmeyen varsa tabii ki dilinde yapacak. Ama mahkeme, mücadelenin
bin parçası haline getirilmemeli. Hakimler, kendi vicdan ve
kanaatleri ile bakacak.
ATAMALARDA ÇOK DİKKATLİYİZ
Tek yanlı bakıyorlar. Görüyorum onları. Yeteri kadar da
bilgilenmeden değerlendirme yapıyorlar. Bu konuda bana haksızlık
yapılıyor. Ben Anayasa Mahkemesine iki asıl üye atadım. Biri asker,
biri sivil. Kalifikasyonları, tahsilleri, onlara bakalım.. Oraya
koyduğumuz iki üye, yurtdışında doktora yapmış, her bakımdan
katkısı olacak uyeler... Önemli olan; atadığınız kişi partizanlık
mı yapacak, bağımsız, dürüst, objektif kararlara mı hükmedecek. Tüm
atadığım adaylara çok dikkat ediyorum. Ben hiçkimsenin eşini,
hanımını takip etmiyorum. Siyasete bulaşıp bulaşmadıklarına
bakıyorum. Herhangi bir partiden aday olanları çok değerli bile
olsalar atamıyorum. HSYK'da Ali Suat Ertosun'u ben atadım mesela.
Bunun değerlendirmesi yapılmadı. Suna Hanım vardı onu da ben
atadım. (Pişman mısınız diye soruldu. Girmek istemedi) Ama ben
atadıklarımı sonra çağırıp 'şöyle hareket edin, böyle yapın' demem.
Alevi kesimden rektörler atadım. CHP'nin bilim kurulundan rektör
atadım.
GOOGLE'DA BAKIYORUZ
HSYK'ya atadıklarımın tek tek özgeçmişlerine bakın lütfen. Ben bu
HSYK'ya bir avukat bir baro başkanı atadım. Avukatlara da atarken
bakın bürolarınızı kapatacaksınız, ortaklık şeklinde dahi olsa bu
işe devam etmeyeceksiniz dedim. Bu büyük bir fedâkarlık. Bir
avukatlık bürosunun müşteri bağlantılarını kaybetmesi ne demek?
Atamalarda bazen çok zorlandığımız oluyor. Hangi avukatla alakalı
internette bir şey yoktur. Google'a girersen her avukat hakkında
bir şeyler çıkar. Tam işin ehli bir ismi atamak istiyoruz ama
bakıyoruz google'da zamanın birinde hakkında bir haber çıkmış.
Araştırıyoruz haber iftira. Ama orada duruyor. Bu kullanılabilir
diye atamayı yapamıyoruz.
YARGI MENSUPLARIMIZ DIŞARIYA KAPALI
Türkiye'de yargı çevresi dışa çok kapalı.
Valilerimiz, askerlerimiz, akademisyenlerimiz hep yurtdışına
gidiyorlar. Bazıları doktora yapıyor oralarda. Dil biliyorlar. Ama
yargı mensupları dışarıya çok kapalı. Ben Anayasa Mahkemesi'ne
Avrupa'da doktora yapmış, Avrupa hukukunu tanıyan birini atıyorum
bunu anlamıyorlar. Ben yargının da dışarı açılması gerektiğini
söylüyorum. Üst yargı başkanlarıyla konuşurken de söyledim.
Bütçelerinizi buna göre şekillendirin, yargı mensupları yurtdışı
görsün orada akademik çalışma yapsınlar dedim.
Atamalarda bazen adam bulamıyoruz. İsimler geliyor, google'da
bakılıyor, araştırılıyor, güvenlik soruşturması yapılıyor, en layık
insanlar bazen haklarında çıkan haber ve yazılardan dolayı
eleniyor.
Bakın iki sene önce Obama Amerika'da Yüksek Mahkeme'ye bir bayan
üye atamıştı. Ortalık ayağa kalkmıştı. Ben o olayı takip etmiştim.
Tabi ki Obama demokrat görüşten birini atayacak. Orada Cumhuriyetçi
biri olsa o da Cumhuriyetçi bir adayı atardı. Ama asıl olan orada
partizanlık yapacak mı yoksa kararlarını bağımsız, objektif bir
şekilde verecek mi? Önemli olan o.
ÜNİVERSİTE SİSTEMİ DEĞİŞMELİ
Bizdeki üniversite sistemi kesinlikle değişmesi lazım. Kadro kapmak
için değil başarı için yarışmalı üniversiteler. Bir üniversitenin
kadrosu verilmemiş filan olmamalı. İlk oluşturulduğunda YÖK yapısı
üniversiteleri kontrol etmeye yönelikti. Rektörlerin böyle seçim ve
sonra atama şeklinde belirlenmesi sistemi gibi bir şey olmamalı
artık.