Gül nasıl bir Anayasa istedi?
Abone olCumhurbaşkanı Gül Meclis'te konuştu.. Anayasa tartışmalarına katıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yasama yılının açılışında yeni
Anayasa tartışmalarına değindi. Gül, tüm kesimlerin katılımıyla en
mükemmel anayasa yapılacağını söyledi.
Korkuların ve endişelerin her iki tarafın da çabasıyla giderilmesi
çağrısında bulundu.
Kamuoyunda, Anayasanın tadilatı veya yeni bir Anayasa
hazırlanması
konusunda, son derece canlı ve kapsamlı bir tartışma yaşandığını
anımsatan Gül, bu tartışmanın sonucunda, TBMM'nin, başta siyasi
partiler olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin katkılarından
yararlanarak en mükemmel anayasal düzenlemelere ulaşılacağına emin
olduğunu belirtti.
Gül, ''Esasen, Hükümetten sivil topluma kadar herkesin bir
konsensüs
arayışında olduğunu, hiç kimsenin bir başkasını anayasa
tartışmalarından
dışlayıcı bir niyet veya tutumunun bulunmadığını memnuniyetle
görmekteyim'' dedi.
TEMSİL KABİLİYETİ YÜKSEK OLMALI
Abdullah Gül, millet olarak, Anayasa tartışmalarının sağlıklı bir
sonuca
ulaşmasını sağlayacak tarihsel birikim, tecrübe ve olgunluğa sahip
olduklarını
ifade etti. Gül, Meclisin yüksek temsil kabiliyeti, Türkiye'deki
ileri demokratik ortam ve siyasi partiler arasındaki diyalog ve
istişare geleneğinin de böyle bir sonuca ulaşılmasına yardımcı
olacağını vurguladı.
Yeni Anayasa tartışmalarının ve düzenlemelerinin, geçmiştekilerden
ders ve
ilham alarak yapılmasının doğal olduğunu dile getiren Gül, ancak
yeni
düzenlemelerin, öncekilerden çok daha ileride olması ve çağa uygun
bir anlayış ve uzak görüşlülükle hazırlanmasının halkın beklentisi
olduğunu belirtti.
Gül, ''Yeni anayasal düzenlemelerin, milli birlik ve toplumsal
dayanışmamızı
güçlendirecek kapsayıcı bir yaklaşıma sahip olması, temel hak ve
hürriyetleri
güvence altına alan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti
anlayışını teyit
eden bir nitelikte olması, yeni düzenlemelerin gücünü ve
sürdürülebilirliğini
arttıracaktır'' diye konuştu.
KORKULARI AŞMALIYIZ
''Buna rağmen, kimi zaman tarihimizde veya yakın geçmişimizde
yaşanmış olan çalkantıların ve travmaların tortusu niteliğindeki
bazı kaygı ve korkular
günümüzde de gündeme gelebilmektedir. Benzer duygular, en ileri
toplumlarda dahi çeşitli şekillerde görülebilmektedir. Bunların
anlaşılabilir tarihi, sosyal ve psikolojik sebepleri olabilir.
Ancak, önemli olan, millet olarak bunları gidermeyi, aşmayı ve
bunlardan
sıyrılmayı başarabilmemizdir. Milletimizin bunun için gerekli
dayanışma ve güven duygusuna, diyalog anlayışına, iyi niyete ve
olgunluğa sahip olduğuna kuvvetle inanıyorum.''
GÜNEYDOĞU GEZİSİ
Gül, yeni yasama yılının açılışı dolayısıyla TBMM Genel
Kurulunda yaptığı
konuşmada, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurtiçi gezisini,
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'ya yaptığını anımsattı.
Gezi boyunca, devlet-millet bütünleşmesini yoğun hislerle
yaşadığını,
kendisine gösterilen muhabbet ve sevginin aslında, şahsında
devlete
gösterildiğini anlatan Gül, bunun, milletin devlete, birlik ve
bütünlüğe
bağlılığının da bir göstergesi olduğunu söyledi. Gül, şöyle
konuştu:
''Tüm temaslarımda, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak
algıladığımızı,
aramızdaki güçlü bağların ve ortak aidiyetin milletçe bir arada
yaşamamızı
sağladığını anlattım. Türkiye Cumhuriyeti'nde herkesin eşit
vatandaş olduğunu, devletimize, milletimize, değerlerimize sahip
çıkılması gerektiğini güçlü bir şekilde dile getirdim. Devlet
olarak toplumsal barışın sürekli kılınmasına özel önem verdiğimizi
vurguladım.
REFORMLARDAN BÖLGE HALKI YARARLANDI
Son yıllarda uygulanan siyasi ve ekonomik reformlardan bölge
halkının da
yararlanmış olduğunu tespit ettim. Özellikle, artan su, yol,
eğitim, sağlık ve
kültür hizmetleri ve sosyal yardım faaliyetleri, terörizmden çok
mağdur olan
halkımızca takdirle karşılanmaktadır. Böylelikle, terörizmin bir
ölçüde izole
edilmesi sağlanmış ve terörle mücadele nispeten kolaylaşmıştır.
Özellikle,
istihdam ve üretimi arttıracak projelerin uygulanması ve altyapı
çalışmalarının
hızla tamamlanması bu sürece ivme kazandıracaktır.
Bölgedeki vatandaşlarımızın özlemi, barış ve huzur ortamına bir an
önce
kavuşmaktır. İnsanımız yılların ihmalinin artık ortadan
kaldırılmasını, yapılmış
olan hataların tekrarlanmamasını, eksiklerin giderilmesini ve
kendilerine daha
çok hizmet getirilmesini beklemektedir.
HAKLI TALEPLERE MECLİS KAYITSIZ KALMAZ
Meclisimizin, insanlarımızın haklı ve meşru olan taleplerine her
zaman
olduğu gibi duyarlılıkla yaklaşacağına inanıyorum. Terörle
mücadelede, kararlılığın yanı sıra, topyekun bir sosyo-ekonomik
kalkınma anlayışı, demokrasiye inanç ve bağlılık esas olmalıdır.
Böylece sağlanacak başarı, diğerlerine şiddetle bir yere
varılamayacağını en iyi şekilde anlatacaktır.''
ÜSTÜME DÜŞENİ YAPACAĞIM
''Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da
sorunlu bir bölgenin dışarıya çözüm, güvenlik ve refah ihraç eden,
bu yönde inisiyatif alan sorumlu bir aktörü olacağına inanıyorum.
Türk dış politikasının bu doğrultuda güvenilir, yapıcı, istikrarlı
ve proaktif bir şekilde yürütülmesine Cumhurbaşkanı olarak katkıda
bulunmaya çalışacağım.
Türk dış politikasının temel eksenlerini teşkil eden AB'ye tam
üyelik sürecimiz, ABD'yle stratejik ortaklığımız ve Avrasya
coğrafyası ve İslam dünyası içindeki merkezi konumumuz güçlü
biçimde sürmektedir. Birçok konuda pozitif etkisi hissedilen ve
yapıcı katkıları aranan bir ülke haline gelmiş bulunuyoruz.
Cumhurbaşkanı olarak bu unsurları pekiştirmek konusunda üstüme
düşeni yapacağım.''
''TÜRKİYE İÇİN MİLLİ DAVA''
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs meselesinin, Türkiye için milli
bir dava
niteliği taşıdığına işaret ederek, ilk resmi yurtdışı ziyaretini
KKTC'ye yaparak, devletin, KKTC'ye olan desteğini ve Kıbrıs Türk
halkının hakları, güvenliği ve refahıyla ilgili taahhütlerini,
kuvvetli biçimde teyit ettiğini anlattı.
Yapıcı ve barıştan yana tutumlarını, bundan böyle de korumaya
kararlı
olduklarını duyurduğunu ifade eden Gül, ''Kalıcı ve adil çözüm
arayışlarına
paralel olarak, KKTC'nin karşı karşıya bulunduğu izolasyonların
giderilmesi ve KKTC'nin her bakımdan güçlendirilmesi yönündeki
gayretlerimizin devam edeceğini de vurguladım'' diye konuştu.
Gül, Kıbrıs Türk halkının, maruz kaldığı haksız ambargolara
rağmen,
ekonomisini geliştirdiğini, milli gelirini artırdığını ve dış
dünyayla yeni
ilişkiler kurmakta olduğunu, memnuniyetle tespit ettiğini
söyledi.