Grip ve soğuk algınlığı için antibiyotik kullanılır mı?
Abone olGrip ve soğuk algınlığının arttığı mevsime girdik. Peki grip ve soğuk algınlığı için antibiyotik almak doğru mu? Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Nurten Elkin, "antibiyotiklerin grip ve soğuk algınlığı tedavisinde yeri yoktur" dedi.
HALK Sağlığı Uzmanı Nurten Elkin, grip virüsünün 8 saate kadar
canlı kaldığını söyledi. Dr. Elkin, "Bulaşma hastaların öksürme,
hapşırma ve konuşmaları esnasında yaydıkları damlacıkları sağlıklı
kişilerin solunum yolu ile almalarıyla gerçekleşir. Doktora
başvurmak gerekir. Ayrıca, antibiyotiklerin grip ve soğuk algınlığı
tedavisinde yeri yoktur" dedi.
Ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, kas ve eklem ağrılarının gribin en sık görülen belirtileri olduğunu dile getiren İstanbul Gelişim Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Nurten Elkin, “Şikâyetler genellikle 7 gün sürer, iyileşme süresi 1-2 haftaya kadar uzayabilir. Bulaşma hasta bireylerin öksürme, hapşırma ve konuşmaları esnasında yaydıkları damlacıkları sağlıklı kişilerin solunum yolu ile almalarıyla gerçekleşir. Öpüşme, tokalaşma, bir metreden fazla yakın temas yine önemli bulaşma yollarından. Virüs; kapı kolu, masa, bardak gibi yüzeylerde 2-8 saat canlı kalabiliyor" diye konuştu.
"GRİP VE SOĞUK ALGINLIĞININ BELİRTİLERİ
FARKLIDIR"
Gribin ani başladığını belirten Elkin, "Gripte, öksürük, halsizlik,
ateş sık olarak görülür ve ateş 38 derecenin üzerindedir, baş
ağrısı belirgindir, burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı daha
azdır. Soğuk algınlığında ise hastalık yavaş başlar, burun
akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı sıklıkla görülen; halsizlik, baş
ağrısı ve öksürük daha az görülen belirtilerdendir" ifadelerini
kullandı.
HASTALIĞIN RİSK GRUPLARI VAR
Hastalığın bebeklikten yaşlılığa kadar tüm yaş gruplarını
etkilediğini dile getiren Elkin, "Fakat risk grubu dediğimiz
bireylerde diğer kişilere göre daha ağır seyirli olabiliyor. Bu
risk grupları;65 yaş ve üzeri ve 2 yaş altı kişiler, 6 ay- 18
yaş arasında olup uzun süre aspirin kullanması
gerekenler, şeker hastalığı dâhil herhangi bir metabolik
hastalığı olanlar, astım dâhil kronik solunum yolu hastalığı
olanlar, kronik böbrek hastalığı olanlar, kronik kalp ve damar
sistemi hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler
(kronik kan hastalığı olanlar, kanser hastaları, immunsupresif ilaç
kullananlar, HIV/AIDS hastaları, huzurevi, bakımevi vb. ortamlarda
yaşayanlarla, aşırı kilolu olanlar olarak sıralanabilir" dedi.
"RİSK GRUBUNDAKİLER GRİBİ AĞIR GEÇİRİR"
Hastaların çoğunun herhangi bir tıbbi tedavi almadan bol sıvı ve
yatak istirahatı ile iyileştiğini fakat risk grubundaki kişilerde
hastalığın ağır seyredebileceğini hatta ölümle bile
sonuçlanabileceğine vurgu yapan Elkin, “Bu nedenle bu gruptaki
hastalar mutlaka bir hekime başvurmalı ve tedavilerine
uymalıdırlar. Antibiyotiklerin grip ve soğuk algınlığı tedavisinde
yeri yoktur" diye konuştu.
"BOL SIVI ALARAK DİNLENMEK ŞART"
Hastaların hekim önerisi dışında ilaç kullanmamaları konusunda
uyarılarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Elkin, “Risk grubundaki kişiler
mutlaka hekime başvurmalı, hapşırma ve öksürmeleri esnasında
mutlaka tek kullanımlık kâğıt mendilleri kullanmalı ve kullandıktan
sonra etrafa temas ettirmeden çöpe atmalılar. Hastaların kalabalık
ortamlara girmemesi ve bol sıvı alarak yatak istirahatı yapmaları
gerekir" ifadelerini kullandı.
"GRİP AŞILARI GÜVENİLİRDİR"
Hastalıktan korunmanın en etkin yolunun her yıl aşı olmaktan
geçtiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi
Nurten Elkin, “Grip aşıları etkin ve güvenilir olup tüm dünyada 60
yıldan daha uzun süredir kullanılıyor. Dünya Sağlık Örgütü her yıl
virüsteki değişiklikleri takip ederek, aşı içeriği için önerilerde
bulunuyor. Dolayısıyla her yıl grip aşısının içeriği Dünya Sağlık
Örgütü’nün önerileri dikkate alınarak hazırlanıyor. Grip aşısı grip
mevsimi boyunca (ekim-mart aylarında) yapılabilir" dedi.
Hastalıktan korunmanın en önemli yollarından birinin kişisel hijyen kurallarına uymak, ellerin bol su ve sabun ile yıkanması olduğunu söyleyen Elkin, "Çok kalabalık ortamlarda bulunmamak ya da uzun süre kalmamak, hasta kişilerle temastan kaçınmak, masa, kapı kolu ve oyuncaklar gibi teması olabilecek yüzeylerin deterjan ve çamaşır suyu ile silinmesi önemli” diye konuştu.
RİSK GRUPLARINA DİKKAT
Aşının en sık görülen yan etkisinin aşı yerinde ağrı ve hassasiyet
olduğunu vurgulayan Elkin, "Tüm vücudu etkileyen yan etkiler ise
son derece nadirdir. Her biyolojik üründe olduğu gibi grip aşısı
uygulanmasından sonra da alerjik reaksiyon görülebilir. Bu
nedenle de aşıların her zaman tam teşekküllü sağlık merkezlerinde
veya hekim kontrolünde uygulanması önerilir. Aşının 6 aylıktan
küçük çocuklara, ciddi yumurta alerjisi ya da aşı içeriğinde
bulunan herhangi bir maddeye karşı ciddi alerji öyküsü olanlara,
daha önce herhangi bir mevsimsel influenza aşısı ile ciddi (hayatı
tehdit eden) alerji öyküsü olanlara uygulanmaması gerekir. 65 yaş
üstü kişiler, kronik hastalar ve bütün risk grupları için ise grip
aşısı ücretsiz olarak uygulanır" dedi.