Grip aşısı H1N1 de içerecek!
Abone olŞu anda domuz gribi aşısı ayrıca yapılıyor ama bundan sonra mevsimsel grip aşısı da domuz gribi aşısını içerecek!
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr.Mehmet Ceyhan,
"İlerleyen yıllarda da ’mevsimsel grip’ olan H3N2 yerine H1N1
virüsü kendini gösterecek. Bundan sonra mevsimsel grip aşılarının
içeriğinde H1N1 de olacak" dedi.
Tüm dünyada görülen ve halk arasında "domuz gribi" olarak bilinen
Pandemik Girip H1N1 ile ilgili, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK)
çalışan personel için bilgilendirme konferansı düzenlendi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi’nde de Öğretim Üyesi olan
Prof.
Dr. Mehmet Ceyhan, konferansta domuz gribinin bulaşma yolları,
belirtileri ve korunma şekli konusunda açıklamalarda bulundu.
H1N1 virüsünün ilk olarak Meksika’da görüldüğünü, virüsün hem kuş,
hem insan hem de domuz genleri taşığı ve yıllar önce domuzlarda
görüldüğü için bu adı aldığını anlatan Ceyhan, "Domuz eti yemekle
virüsün bulaşmasının söz konusu olmadığını" söyledi.
Ceyhan, dünyada her 30-40 yılda bir grip pandemisi görüldüğünü ve
salgınlara o zamana kadar görülmemiş olan yeni bir virüsün neden
olduğunu anlattı. Söz konusu virüsün, henüz insanların bağışıklık
sistemince tanınmadığı için ağır seyredebilen hastalığa ve binde
bir sıklıkta ölüme yol açtığını ifade eden Ceyhan, virüsün
insanlarda bağışıklık sistemince kabul edilmesiyle birlikte her yıl
görülen mevsimsel grip şekline dönüşeceğini bildirdi.
Ceyhan, 1889’da "Rus gribi", 1900’da "Eski Hong Kong gribi" ve
1918’de "İspanyol gribi" adıyla büyük grip salgınlarının
görüldüğünü dile getirerek, İspanyol gribinde 5 ay içerisinde
dünyada yaklaşık 100 milyon kişinin yaşamını yitirdiğini
kaydetti.
Atatürk’ün de İspanyol gribine yakalandığını anımsatan Ceyhan,
salgının mart ayındaki ilk dalgasında küçük çocuklar ile yaşlıların
etkilendiğini ve ölüm oranının yüksek olmadığını, ancak eylüldeki
ikinci dalgayla birlikte ölüm oranlarının yüzde 50’leri geçtiğine
dikkati çekti.
-"H1N1 MEVSİMSEL GRİBİN YERİNE GEÇTİ"-
Ceyhan, şimdi görülen H1N1 virüsünün çok öldürücü olmadığını ancak
hızlı yayılma özelliği taşıdığı için riskli olduğunu vurgulayarak,
30 Ekim 2009 tarihli Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre hastalığın
artık kuzey yarım kürede görüldüğünü söyledi.
"H1N1 virüsünün, bu mevsimde görülen ve ’mevsimsel grip’ olarak
adlandırılan gribin yerine geçtiğini" belirten Ceyhan, "Bu nedenle
artık hastanelerde domuz gribi testi yapılmıyor, tüm grip tanısı
için H1N1 geçerli kabul ediliyor. İlerleyen yıllarda da artık
mevsimsel grip olan H3N2 yerine H1N1 virüsü kendini gösterecektir.
Onun için bundan sonraki yıllarda mevsimsel grip aşılarının
içeriğinde H1N1 de olacaktır. Yetişseydi, bu yıl içine konulurdu,
yetişmediği için ayrı aşı uygulaması yapıldı" diye konuştu.
Ceyhan, H1N1 virüsüne karşı özellikle çocuklar ile genç
yetişkinlerin risk altında bulunduğuna dikkati çekerek, 65 yaş
üstündekilerin çoğunun daha önceki büyük grip salgınlarındaki
virüslerle ya da benzerleriyle karşılaştıkları, hastalığın ağır
seyretmediğini bildirdi.
Salgının, Türkiye’de beklenenden daha erken başladığını, bunun da
endişe verici olabileceğini belirten Ceyhan, "ABD’de gribe bağlı
çocuk ölümlerinde artış bildirildi. Bunların çoğunun nedeni de
zatürre bağlı gösterildi. Son verilere göre, Ukrayna’da 1 hafta
içinde 70 ölüm, 70 bin hasta bildirimi yapıldı.
Bu endişe verici" dedi.
Ceyhan, Türkiye’de son rakamlara göre, 8’i çocuk toplam 30 kişinin
pandemik grip nedeniyle yaşamını yitirdiğini ifade ederek, 7
kişinin yoğun bakımda, 89 kişinin de hastanede yatarak tedavi
edildiğini söyledi.
-"RİSK ALTINDAKİLER ZATÜRRE AŞISI YAPTIRMALI"-
Gribin ağır seyrettiğinde zatürreye bağlı ölüme yol açtığını ifade
eden Ceyhan, "2 yaş altındaki çocuklara ücretsiz olarak bu aşının
yapıldığı, risk altındaki yetişkinlerin de tedbiren zatürre aşını
yaptırmasını önerdiklerini" kaydetti.
Ceyhan, "gribin nezle ile karıştırılmaması gerektiğini" belirterek,
yüksek ateş, belirgin vücut ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, burun
akıntısı ve özellikle çocuklarda kusma ve ishal gibi belirtilerin
pandemik gribin bulguları olduğunu ifade etti. Hekim tanısı
konmadan hastalıktan korunmak için ilaç kullanılmasını
önermediklerini dile getiren Ceyhan, ilacın etkili olabilmesi için
48 içinde alınması gerektiğini bildirdi.
Mehmet Ceyhan, hapşırma ile çıkan partiküllerin maksimum 48 saat
boyunca ortamda canlı kalabildiğini belirterek, hastalıktan
korunmak için hijyen kuralarının ihmal edilmemesi gerektiğini
vurguladı.
Hapşırırken tek seferlik kağıt mendil kullanılması ve kullandıktan
sonra atılması, el temizliğine özen gösterilmesi, hastalık
belirtisi gösteren kişilerin bulguların kendini göstermesinden
itibaren 7 gün boyunca evden dışarı çıkmaması, kapalı mekanlarının
sık sık havalandırılması gerektiğini anlatan Ceyhan, el
hijyenlerinde alkol bazlı olmayanların bir işe yaramayacağını,
diğerlerinde de alkol oranının mutlaka yüzde 60’dan fazla olması
gerektiğini kaydetti.
Ceyhan, bulaşma riskinin önlenmesi için okulların kapatılmasının
bir koruma sağlamayacağını, yapılan temizliklerin de uzun süreli
bir etkilik yapmayacağını savunarak, kişisel önlemlerin önemsenmesi
gerektiğini söyledi.
-"ADJUVANLI AŞIDAN BİR ÖLÜM SAPTANMADI"-
Türkiye’ye getirilen aşıların Avrupa’da kullanılan aşılarla aynı
olduğunu, bu konuda yapılan spekilasyonların halkı yanlış
yönlendirmekten öteye gitmediğini ifade eden Ceyhan, şunları
kaydetti: "3 büyük firma aşı geliştirdi. Bunlar Belçika, Fransa ve
İtalya’da üretiliyor. ABD’ye de aşıları bu firmalar veriyor. Ancak,
ABD, çok önceden ciddi paralar vererek vatandaşlarına adjuvansız
aşı sipariş etti. Fransa dahi adjuvansız aşıyı kendi üretmesine
rağmen kendi ülkesinde adjuvanlı aşı kullanılıyor. Son yapılan
araştırma sonucuna göre de adjuvanlı aşıdan bir ölüm saptanmadığı
yönündedir." Adjuvansız aşılarda antijen oranın daha fazla
olduğunu, adjuvanlı aşılarda ise bu oran az olduğu için aşının
etkinliğini artırmak için bunların konulduğunu anlatan Ceyhan, söz
konusu adjuvan, skuaren ve civanın aşılarda bulunmasına bağlı ciddi
bir yan etki kaydedilmediğini söyledi.
-"(UCUZ AŞIYI ALDILAR) İDDİASI DOĞRU DEĞİL"-
"Türkiye’nin birçok ülke gibi adjuvansız aşı talebinde bulunduğu,
basında yer alan ’ucuz aşıyı aldılar’ ifadesinin doğru olmadığını"
belirten Ceyhan, Sağlık Bakanlığının bir tercih hakkı olmadığını,
çünkü mevcut üretimin sadece ABD’ye verildiğini, bunun üzerine de
diğer Avrupa ülkeli gibi Türkiye’nin adjuvanlı aşı siparişi
verdiğini anlattı. Cehan, iki aşı arasında ciddi para farkı da
olmadığını, adjuvansız aşının 70 sent daha pahallı olduğunu
bildirdi.
Ceyhan, aşılarda esas yan etkiyi antijenin oluşturduğunu
belirterek, "H1N1’e bağlı ölüm riskinin şu an için binde 1,
tartışılan skuarene bağlı yan etki olasılığının ise yüz binde 0,3
olduğunu" ifade etti. Yan etki ihtimaline karşı H1N1 dolayısıyla
ölüm riskinin daha fazla olduğunu vurgulayan Ceyhan, risk grubunda
belirtilen kişilerin aşı olması gerektiğin, aşıların yüzde 92-93
oranında koruma sağladığını vurguladı.
Mehmet Ceyhan, "aşıların test edilmediği için insanların kobay
olarak kullanıldığına" yönelik iddiaların da gerçek dışı olduğunu
ifade ederek, "Salgınlarda tüm testlerin yapılması ve klinik
araştırmaların sonuçları beklenemez" dedi.
Ceyhan, aşıya bağlı tespit edilen yan etkilerin, aşı uygulanan
kolda kızarıklık, hassasiyet, şişlik, baş, kas ve eklem ağrısı,
ateş, mide bulantısı, terleme, titreme ve beze büyümesi ile
karşılaşıldığını sözlerine ekledi.