Gribe karşı bilinçli aşılan
Abone olUzmanlara göre herkesin aşı yaptırması çok anlamlı değil, ancak risk grubunda olanların aşı olmaları şart
Burun akıyor, boğaz ağrıyor, ateş yükseliyor, eklemler sızlıyor,
insanın ayağa kalkacak hali kalmıyor. Her mevsim grip olmak mümkün,
ancak genellikle sonbahar ve soğuk kış aylarında yakalıyor insanı
influenza, yani grip virüsü. Her ne kadar küçümsense de oldukça
sıkıntı verici, hatta her yıl ciddi iş gücü kaybına yol açarak ülke
ekonomisine bile zarar veren bir hastalık. Genellikle nezle ya da
soğuk algınlığıyla karıştırılıyor, ancak grip, influenza virüsünün
yol açtığı, her yıl kış aylarında salgınlarla ortaya çıkan, çok
yüksek ateş, baş ağrıları, kas ağrıları ve üst solunum yolu
sıkıntıları ile seyreden; astım, diyabet, kalp hastaları gibi risk
grubunda olan kişilerde ise ölüme dahi yol açabilen bir hastalık.
Nezle ise 200'den fazla virüsün yol açtığı, daha çok burunda
yerleşen, hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, genizde
yanma gibi belirtileri olan, gribin aksine yüksek ateşle
seyretmeyen, tedavi edilmese de kendiliğinden geçen, grip gibi
salgınlara, ölümlere yol açmayan, selim bir hastalık. Hem nezleyle
karıştırılıyor hem de hâlâ ülkemizde yanlış tedavi ediliyor grip.
Hiçbir işe yaramadıkları bilindiği hâlde, gereksiz yere hastaya
ağır antibiyotikler veriliyor, grip aşıları ise ihtiyacı
olan-olmayan herkese yapılıyor. Oysa uzmanlara göre risk grubunda
olmayan, sağlıklı insanların grip aşısı olmaları şart değil...
Virüs şekil değiştiriyor Soğuk kış aylarının yaklaştığı bugünlerde,
yine birçok kişi grip aşısı olmaya başladı. Oysa uzmanlar,
sağlıklı-sağlıksız herkesin bu aşıyı yaptırmasının anlamsız
olduğunu belirtiyor. Me&Di Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Merkezi’nden Prof. Dr. Mehmet Ömür, "Grip aşısını herkesin olması
çok anlamsız ve gereksiz. Çok sağlıklı, hemen hemen hiç grip
olmayan bir insanın aşı yaptırmasını gereksiz buluyorum, çünkü bu
aşının koruyuculuğu zaten sınırlı. Bu insanların kış aylarında
kendilerini korumaları, kapalı yerlerde fazla durmamaları ve
insanlarla şapur şupur öpüşmemeleri yeterli. Gereksiz yapılan
aşılar, ayrıca ülke için de ekonomik bir yük. Türkiye’nin bütçesi
bunu kaldırmaz" diyor. Her yıl şekil değiştiren bir virüs
influenza. Dolayısıyla her yıl yeni aşı üretiliyor ve her yıl
yeniden aşı olmak gerekiyor. Yani aşı olup, 10 yıl korunmak mümkün
değil. Peki grip aşısının yan etkileri var mı? Ciddi bir yan
etkinin söz konusu olmadığını belirten Ömür, "Her yıl değişik
virüslere karşı hazırlanan aşının yan etkileri sınırlıdır. Yumurta
alerjisi olanlarda alerjik reaksiyon ortaya çıkabilir. Aşı yapılan
noktada şişme ve kızarıklık görülebilir, ancak bu durum 24-48 saat
içinde kaybolur. O bölgeye ıslak kompres yapmak faydalı olabilir.
Nadiren aşı 6-12 saat sonra ateş, kas ağrısı ve yorgunluk
yaratabilir ve 1-2 gün sürebilir. Bu durumda bol su içilmeli ve bir
ateş düşürücü alınmalı. Aşı sırasında yan etkiyle karşılaşmış
kişinin bir sonraki aşı sırasında bundan mutlaka aşı yapan kimseye
bahsetmesi gerekir" diyor. Risk grubundakiler aşılanmalı Uzmanlar
özellikle astım, kalp, diyabet ve tansiyon hastalarının grip
aşısını yaptırmaları gerektiğini vurguluyor. Çünkü bu kişilerde
grip, ciddi komplikasyonlara, hatta ölüme dahi yol açabiliyor. Aşı
olmak için de en uygun ay ekim. Aşının, etkisini 15 gün içinde
gösterdiğini belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim
Küçükusta, "Grip aşısını yumurtaya karşı ciddi alerjisi olan
insanlara yapmamak lazım. Çünkü grip aşısı, tavuk yumurtasından
üretiliyor. Bir de hamile kalmadan önce aşı yaptırmakta yarar var.
Grip virüsü genellikle Türkiye'ye kasım ayından önce pek gelmiyor.
Dolayısıyla ekim ayında aşı yaptırmak en uygun zaman. Risk grupları
mutlaka yaptırmalılar. Sağlığı yerinde olan insanların grip aşısı
yaptırıp-yaptırmayacakları ise tamamen kendi tercihlerine kalmış
bir şey" diyor. Grip tedavisinde sıklıkla ağır antibiyotiklere de
başvuruluyor. Oysa bu çok yanlış. Küçükusta, "Türkiye'de
antibiyotikler çok yanlış kullanılıyor. İnsanlar doktorlara
danışmadan, eczanelerden rahatlıkla istedikleri antibiyotiği
alabiliyorlar. Doktorların da maalesef gereksiz yere, hatta yanlış
antibiyotikler yazdıklarını çok sık görüyoruz. Grip ve nezle,
virüslerin yol açtıkları hastalıklar. Bu virüslere etki edebilecek
bir antibiyotik de henüz bulunamadı. Antibiyotikler virüslere
değil, bakterilere etki eden ilaçlar. Dolayısıyla grip hastalığı
için alınması hiçbir işe yaramıyor. Ayrıca bu, çok büyük bir
ekonomik kayıp. Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler, vücudun
kendi içindeki mikrop dengesini bozarak, bağışıklık sistemini de
zayıflatıyor. O mikropların yerine, hastalık yapıcı mikroplar
yerleşmeye, mantarlar üremeye başlıyor. Bazı mikroplar bu
antibiyotiklere karşı direnç kazanmış oluyorlar. Dolayısıyla bir
antibiyotikle tedavi edilebilen bir hastalık, gereksiz kullanılan
antibiyotikler yüzünden çok daha pahalı, daha ağır antibiyotiklerle
tedavi edilmek zorunda kalınıyor" diyor. Uzmanlar gripten
korunmanın, risk grubu içinde olan insanların da zamanında grip
aşısı olmalarının çok önemli olduğunu vurguluyorlar.
Antibiyotiklerden ise kesinlikle uzak durmak lazım; çünkü
antibiyotik alınsa da alınmasa da hastalık yaklaşık bir haftalık
kendi seyrini takip ediyor, kişi daha çabuk iyileşemiyor. En iyi
grip tedavisi ise birkaç gün dinlenmek, bol sıvı almak, dengeli
beslenmek. Ateşe karşı da ateş düşürücü kullanmak...