Gözleri yok kimyasal reseptörleri var! Türkiye'de yeni canlı türü keşfedildi
Abone olTürkiye'nin en derin üçüncü mağarasında yeni bir canlı türü keşfedildi. Mersin’in Anamur ilçesinde bulunan Morca Mağarası'nın derinliklerinde yeni bir tür olan yangıcın çift ayaklılar grubuna ait karideslerin akrabası olduğu anlaşıldı. Yeni keşfedilen türde gözler bulunmadığını belirten Prof. Dr. Özbek, "Işık olmayan bir ortamda yaşayan canlılar gözlerinin yerine kimyasal reseptörler ve uzamış ekstremiteler geliştiriyor" dedi.
Türk bilim insanları Mersin’in Anamur ilçesinde bulunan
Türkiye’nin üçüncü en derin mağarası olarak bilinen ve 1276 metre
derinlikte rahatsızlanıp, getirildiği 1040 metredeki tedavisinin
ardından 11’inci günde kurtarılan ABD'li araştırmacı Mark Dickey'in
mahsur kaldığı Morca Mağarası'nın derinliklerinde yeni bir tür olan
yangıç (amphıpoda: gammarıdae) türünü keşfetti.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel
Bilimleri Bölümü İç Sular Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Murat Özbek ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Aydın, çift ayaklılar grubuna ait
karideslerin akrabası olan ve halk arasında “yangıç” ismiyle anılan
canlı türünü bilim dünyası literatürüne kazandırdı.
Prof. Dr. Özbek, “Ülkemiz mağaralar bakımından oldukça
zengin bir coğrafyada yer alıyor ve 200’den fazla mağaraya ev
sahipliği yapıyor. Bu mağaralardan bazıları dikey mağaralar olup,
oldukça derin olabilir. Dikey ve yatay olabilen mağaraların
özellikle içinde su bulunanlarında bu ortamlara uyum sağlamış
ilginç sucul canlılar bulunabilir. Bu canlılar arasında böcek
türleri olabildiği gibi, yangıçlar, sucul top böcekleri ve hatta
balıklar bile olabilir. Derin ve uzun mağaralardaki bu habitatlar
genellikle de bilim camiası tarafından henüz tanımlanmamış
canlılara ev sahipliği yapıyor. Morca Mağarası Anamur
sınırları içinde 2 bin 100 metre rakımda yer alan bir dikey
mağaradır. Son yıllarda yapılan çalışmalarla keşfedilen mağara,
kendine özel bir yapıya sahip olup, yaklaşık bin 260 metre derinde
küçük gölcükler barındırır. Bu özelliğiyle Morca Mağarası
Türkiye’nin 3’üncü en derin mağarası olup, dünyada da sayılı derin
mağaralardan biridir” dedi.
Keşfin buluş sürecini anlatan Prof. Dr. Özbek, “Yerli ve yabancı
profesyonel mağara araştırıcıları tarafından incelenen mağaranın en
derin yerinde yer alan gölcüklerde yaşayan yangıç bireyleri olduğu
görülmüştür. Bireylerden alınan örnekler, kendisi de profesyonel
bir mağaracı olan Prof. Dr. Gökhan Aydın tarafından bana iletildi.
Yaptığımız mikroskobik ve taksonomik incelemeler sonucunda, bu
örneklerin yeni bir yangıç türüne ait olduğunu tespit ettik ve bu
yeni canlıya yaşadığı mağaraya ithafen ‘Gammarus morcae’ ismi
verdik. Dünyada sadece Morca Mağarası’nda yaşayan bu canlı türünün
tespit edilmesiyle birlikte ülkemize özgü endemik canlıların sayısı
bir tane daha artırılmış oldu. İki araştırıcının ortak çalışması
şeklindeki makale ülkemizin saygın bilimsel dergilerinden biri olan
Turkish Journal of Zoology dergisinde yayınlandı” diye konuştu.
Tespit edilen canlının göl ve akarsularda yaşayan akrabalarında
gelişmiş gözleri bulunduğu halde, yeni keşfedilen türde gözler
bulunmadığını belirten Prof. Dr. M. Özbek, “Bu durum derin yeraltı
sularında yaşamaya uyum sağlamış canlılarda sıklıkla görülen bir
özellik. Bir canlının gözlerinin adaptasyon sonucu kaybolması için
ortalama yüz bin yıl geçmesi gerekiyor. Işık olmayan bir ortamda
yaşayan canlılar gözlerinin yerine kimyasal reseptörler ve uzamış
ekstremiteler geliştiriyor. Bu yaptığımız keşif yeni bir tür
tanımlamanın yanında, yeraltı sularında yaşayan canlılar arasında
en derinden raporlanmış çalışmalardan biri olması bakımından da
önemlidir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Özbek, “Dünyada biyolojik çeşitlilik açısından bazı
önemli alanlar vardır. Bunlar sıcak noktalar olarak
tanımlanmışlardır. Ülkemiz biyolojik çeşitlilik açısından bu önemli
alanlardan üç tanesinin ortasında yer alır ve bu yüzden de
biyolojik çeşitlilik açısından çok önemlidir. Son yıllarda
özellikle akarsu ve göllerimizde çok büyük kirlilik sorunları var.
Canlıların yaşamı için çevre bilincinin önemine dikkat etmeliyiz”
dedi.
Bazı mağaraların turizme açılması nedeniyle, içeride aydınlatma yapılmasının orada yaşayan canlıların yaşam ortamlarında suni bir değişime sebep olduğunu, bu nedenle de orada yaşayan ve karanlıkta yaşamaya uyum sağlamış canlıların oradan kaçtığını veya tamamıyla ortamdan yok olduğunu belirten Prof. Dr. M. Özbek, “Bu durum ülkemiz biyoçeşitliliği açısından olumsuzluklara neden olmaktadır çünkü bir mağaraya endemik olan bir canlı türü başka bir mağarada genellikle bulunmaz. Mağara ekosisteminde meydana gelen bu değişimler genellikle türün tamamen yok olmasıyla sonuçlanabilir ki bu hiç istemediğimiz bir durumdur” şeklinde konuştu.