Görmez'in dizlerini titreten Kabe anısı
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Müslümanlar, Kabe'yi görünce bütün kardeşlerini unutuyor dedi...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Müslümanlar,
Kabe'yi görünce bütün kardeşlerini unutuyor. Bilakis biz Kabe'ye
kardeşlerimizle buluşmaya geldik ama herkes 'nefis nefis' diyor"
değerlendirmesinde bulundu.
Görmez, Suudi Arabistan'ın Mekke kentinde konakladıkları otelde basın mensuplarıyla bir araya gelerek, sohbet etti.
Hac ibadetinin "maksat" olduğunu ve kelime itibarıyla "en yüksek gaye" anlamına geldiğini ifade eden Görmez, bu yüksek gayeyi hiçbir zaman kaybetmemek gerektiğini söyledi.
- "Kabe İbrahim'in, kalp Allah'ın binasıdır"
"Kabe, Azer oğlu İbrahim'in yaptığı ama kalp, celil ve
ekber Allah’ın binasıdır” sözünü aktaran Görmez, bütün tasavvuf
mekteplerinin bu konu üzerinde durduğuna dikkati çekti.
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Görmez, Kabe'nin çevresindeki çok katlı binalarla ilgili konuyu Suudi Arabistanlı yetkililerle zaman zaman konuştuklarını ancak bunun Mekke'nin yapısıyla izah edildiğini aktardı.
Mehmet Görmez, bir anısını şöyle anlattı:
"İlk ziyaretlerimizden birinde sarayda kaldık. 20. katta bize bir oda ayırdılar. Ben de bilmiyorum, pencereyi bir açtım, dizlerim titremeye başladı. Kabe orada duruyordu, aşağı indim yer katında bir yer buldum. Sonra da bunu hac bakanına anlattım. 'Bizim kültürümüzde mümkün olduğu kadar böyle Kabetullah'ı tepeden izlemek yok' dedim. O da 'o zaman uçakla nasıl geçiyorsunuz' dedi. Bu, işte bakış açısından da kaynaklanıyor."
- "Hac ibadeti kibri yok eder"
Görmez, hac ibadetinin en önemli özelliğinin kibri yok edip, tevazuyu öğretmesi olduğunu dile getirdi.
Bu senenin "Hacc-ı Ekber" olduğuna işaret eden Görmez, şu bilgiyi paylaştı:
"Peygamberimiz, hayatında bir defa hac yaptı. O, bir defa arife günü cuma gününe denk geldi, iki bayram birleşmiş oldu. O yüzden Kur'an-ı Kerim bu tabiri kullanır, 'en büyük hac' diye. Bunun bir yönü şudur, hepimiz dünyadaki bütün Müslümünların temsilcisi olarak Arafat'ta iken dünyanın her tarafında cuma namazı kılan Müslümanların topluca bir dua, yakarış, ibadet halinde olduğu anlamına geliyor ama bütün bunlar çelişkilerimizi ortadan kaldırmıyorsa iki şey üzerinde yoğunlaşmak lazım. Aslında biz ibadetleri değiştirmeye kalkınca çelişkiler çoğalmaya başlıyor, ibadetler sadece bir gaye olmaya başladığında çelişkiler çoğalıyor ve Müslümanlar oturdukları ve yaşadıkları yerde çelişkiler yaşıyorlar ama yine de bizi bu çelişkilerden kurtaracak olan ibadetlerde ısrar etmektir."
- "Duanın kahir ekseriyeti bireysel"
Kabe'de tavaf yaparken zaman zaman başka duaları da dinlediğini aktaran Görmez, "Müslümanlar, Kabe'yi görünce bütün kardeşlerini unutuyor. Bilakis biz Kabe'ye kardeşlerimizle buluşmaya geldik ama herkes 'nefis nefis' diyor. Duanın kahir ekseriyeti bireysel, yani kendine dualar. Halbuki dualar, bütün varlık, insanlık, Müslümanlar için olmalı ama bireyselleştiğimizin bir göstergesi, daha fazla hatırlaması gerekirken kardeşlerin unutulmasıdır" şeklinde konuştu.
Konuşmasının son bölümünde dinin algılanış biçimine değinen Görmez, şu tespitlerde bulundu:
"Müslümanların bugün yaşadığı en büyük sorun, dini bütün olarak anlamak ve algılamak. Bu, çok önemli, dinin metinlerini öğrenmek yetmiyor, dinin metinleriyle hayat arasındaki ilişkiyi doğru kurmak gerekiyor. Dinin gönderiliş gayesini çok iyi kavramak... Benim her zaman söylediğim, yanlış anlaşılan bir din, insanın bütün potansiyellerini yok eder, doğru anlaşılan bir din, su ve hava kadar tabiidir. Dini, sadece bedensel hareketler içeren ibadetlere indirgediğinizde o zaman Kabe'yi gördüğünüzde kardeşlerinizi unutursunuz. İşte gaye bizi her türlü kötülükten kurtarmak ve iyiliğe, adalete, merhamete, şefkate ulaştırmak... Bu olmadığı zaman bütün olarak anlaşılıp algılanmadığında dinle hayat arasındaki ilişki doğru kurulamadığı zaman Müslümanlar arasında ayrışma devam eder."
Görmez, sohbetin ardından gazetecilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.