Görmez: Çözüm daha fazla özgürlükte!
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e son günlerle yaşanan Alevi-Sünni tartışmalarına değindi...
Yargıtay'ın, "Cemevi ibadet yeri değildir" kararı ve
ardından TBMM'de cemevi açılması talebine başkanlığın verdiği ret
kararı.
Alevilikle ilgili tartışmalarda söz sırası Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez'de:
Diyanet'in kilise gibi dini kutsal bir otoritesi yoktur. Hiçbir
kişiyi ve toplumu dinin dışına itme hakkı da yoktur. Kendisini
İslam'ın içinde görerek inancını yaşamak isteyen herkes
muhteremdir.
Görmez, Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde basın mensuplarıyla iftarda
bir araya geldi.
Alevilikle ilgili tartışmalara da değinen Görmez, ''Haklar
ve özgürlükler her insana doğuştan verilir ve toplum düzenini
bozmamak kaydıyla bireylerin ve toplulukların bu hakları sonuna
kadar kullanmaları esastır. Kanunların ve yasaların bu hakları
kısıtlaması söz konusu olmayacağı gibi bu hakların verilmesi için
bir referandum da söz konusu olmamalıdır'' dedi.
İNSAN HAK VE HÜRRİYETİ
Görmez, bu hakların başında inanma ve inancını istediği gibi
yaşama hürriyeti geldiğini vurgulayarak, inançlar arasında tercih
yapılmaksızın inanç gruplarına, inançlarının gereği hukuk düzeni
içerisinde yaşama ve örgütlenme hakkının verilmesinin de temel
insan hak ve hürriyetlerinin kapsamı içinde görülmesi gerektiğini
kaydetti.
''Bugün Alevilik konusuyla gündeme gelen bütün meseleler, aslında
din-devlet ilişkilerinde bu evrensel prensiplere göre konuyu
başından beri ele alıp almadığımızla ilgilidir'' diyen Görmez,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugün, Alevi sorunu olarak gündeme gelen konular, aslında
Sünnilerle Alevilerin aralarında yaşadıkları ya da yaşamakta
oldukları toplumsal bir sorun olarak tartışılan bir konu değildir.
Tarih boyunca bir ve birlikte yaşamış olan ve gündelik hayatlarında
herhangi bir çatışmanın yaşanmadığı toplum kesimleri,
modernleşmeyle birlikte toplumun bir forma göre düzenlenmesinden
kaynaklı uygulamalar sonucunda tepeden inmeci bir yaklaşımla tüm
inanç gruplarını yok sayarak hareket etmesinden kaynaklı olduğu bir
durum tespiti olarak ortaya konulmalıdır. Bu konuyu ele alırken bu
geniş perspektifle bakarak ele alınması gerekmektedir. Yoksa, bir
tarafta Sünniler ve Diyanet, diğer tarafta da Alevilik olup, bunlar
birbirine karşıymış gibi takdim edilerek zihinleri, toplumsal
kesimleri karşı karşıya getirerek teolojik bir münakaşanın,
teolojik cedelin içine sürüklemek doğru değildir.''
"HEPİMİZİN SORUNU"
Görmez, bu sorunun sadece Alevileri ilgilendiren bir sorun
olmadığını belirterek, ''Türkiye'de Alevilikle ilgili
tartıştığımız meseleler sadece Alevilerin değil, sadece Sünnilerin
değil, hepimizin ortak sorunlarıdır'' diye konuştu.
''Maalesef entelektüel zihinlerimiz, inanç özgürlüğü
açısından modern devlet düzenlemesinde geçmişe göre neden daha
kısıtlayıcı ve tekelci bir uygulamanın içine girerek inançlar
üzerinde bir baskının oluşmasına neden olduğumuzu
tartışmamaktadır'' diyen Görmez, konuşmasını şöyle
sürdürdü.
''Tarihsel koşullar gereği cumhuriyetimizin başında din
devlet ilişkileri bağlamında belki zorunlu olarak uygulama alanına
koyulan konular neden bir tabu haline gelerek bu kadar zaman geçmiş
olmasına rağmen bu konular sağlıklı bir zihinle tartışılmamaktadır.
Binlerce yıl bir ve beraber yaşamış olan sadece Alevi ve Sünni
olarak değil, Nusayrisiyle, Yezidisiyle, Keldanisiyle,
Süryanisiyle, Yahudisiyle, Melamisiyle ve daha nice din, mezhep ve
inanç gruplarıyla bu geleneksel beraberliğimiz neden modern bir
forma kavuşturulamamıştır. Neden bu topraklarda yaşadığı halde
kendi inancını öğrenmek isteyen bir inanç mensubu zorunlu olarak
başkaca bir ülkeye gider. Bütün bu sorunlar üzerine herkes
kafa yormalı ve bu soruları çoğaltarak her birine modern hukuk
açısından çözümler üretmelidir. Ancak bu çözümler üretilirken
hiçbir inanç mensubu başkaca inanç mensubuyla karşı karşıya
getirilmemeli ve birbirinin alternatifi olarak
görülmemelidir.''